logo

SİZ de ÖFKENİZİ KONTROL EDEMEYENLERDEN MİSİNİZ !?…

ÖFKE KONTROL BOZUKLUĞU NEDİR?

 

Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, çok değerli hemşehrimiz doğduğu yerlerle ödeşmeyi kendine görev bilen, yoğun işlerinin arasında siz değerli okurlarımızı yazılarıyla bilgi birikimleri ile yalnız bırakmayan değerli hocamızdan yeni yazı…

ÖFKE KONTROL BOZUKLUĞU NEDİR?

ÖFKENİN ALTINDAKİ FAKTÖRLER TOPLUMLARDA BİR RUH SAĞLIĞI SORUNUNA YOL AÇABİLİR Mİ?

adlı yazısını siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz…

Prof. Dr. Ömer Oğuztürk
Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri A.B.D. Öğretim Üyesi

Giriş       

İçinde bulunduğumuz çağımızda teknolojik açıdan son derece ileri düzeyde olduğumuzdan söz etmek için büyük bir teknik bilgi ve birikime sahip olmamız gerekmez. Bu teknolojik gelişmenin bir bedeli olarak da insani değerlerin aynı miktarda değiştiğini ve hatta gerilediğini söylemenin bir sakıncası olmayacaktır. Çağımızın insanları artık birbirlerini daha az dinlemekte ve aynı derecede birbirlerine daha az önem vermekte, duygularını kontrol etmekte zorluk çekmekte ve zaman zaman daha büyük patlamalar ve karışıklıklar yaşamaktadır. Bu kaosun içerisinde belki de kontrol edilmekte en çok zorluk çekilen duygu ise, şüphesiz ki öfkedir.

  1. Öfke Nedir?

Öfke, bireyin bir tehlike ile ya da engellerle karşılaştığında yaşadığı çaresizliğin, güçsüzlüğün ve yetersizliğin yarattığı kaygıdan kaynaklanan ve hoşnutsuzluğu, kızgınlığı ve şiddeti bünyesinde barındıran bir olgudur. Başka bir deyişle öfke, engelleme, benlik saygısının zedelenmesi, gururun kırılması, haksızlığa neden olan kışkırtıcı davranışlar ve bunun gibi nedenlerle ortaya çıkan, duygusal bir tepkidir. Öfkenin kişinin doğuştan getirdiği yaşamın ilk yıllarında gelişen, çocuk ve gencin günlük hayatın içerisinde çok sık meydana gelen doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere karşı verilen son derece olağan ve evrensel, saldırganlık ve şiddet içermeyen ancak hayatın sürdürülmesi için gerekli olan duygusal bir tepkidir.

Öfke ve saldırganlık kavramları sık sık birlikte kullandığından dolayı, bu iki kavram sıklıkla birbiri yerine geçmekte, ya da karıştırılmaktadır. Öfke, engellenme, saldırıya uğrama, tehdit edilme, yoksun bırakılma gibi durumlarda hissedilen ve genellikle saldırgan olan davranışlarla sonuçlanabilen olumsuz bir duygu olarak tanımlanabilirken, saldırganlık ise bir nesneye ya da canlıya yönelik şiddet eğilimi ve rahatsız eden bir davranıştır.

Öfke, kişinin herhangi bir tehdit karşısında gösterdiği olağan bir tepkidir. Bu duygu, insanın vücudunda fizyolojik, psikolojik ve biyolojik değişimlere sebep olabilir. Kişi, öfkelendiği zaman nefes alıp vermesi sıklaşır, stres ve gerginlik baş gösterir. Kalp atışları yükselir, kan basıncı olağanüstü derecede artar ve kişi kendini kontrol etmekte güçlük çeker.  Günümüzde beşerî bilimler tarafından en çok araştırılan konulardan biri olan öfke ve daha ileri boyutta saldırganlık duygusunun şiddet biçimi kişiden kişiye değişmektedir. Birey günlük hayat içerisinde engellerle karşılaşınca veya karşılaştığı durumlarda açığa çıkmakla beraber, öfkenin kontrol edilemediği durumlarda saldırganlık davranışını açığa çıkartan bir duygudur. Saldırganlık ve öfke, kişinin yaşına, eğitim seviyesine göre ve içinde bulunduğu toplum ve ortama göre farklılaşabilmektedir. Öfke ve saldırganlık, bir bireyin farklı şekilde ortaya koyduğu bir duygudur. Öfkenin planlı bir şekilde ortaya çıkan bir duygu olmadığını, çoğunlukla engellenmeye, haksızlığa, eleştiriye ve küçümsemeye karşı ortaya çıktığını belirtmek gerekir.

İnsan, haz duygusuna eğilimli bir canlıdır. Çocukluktan itibaren, hayatta bütünüyle haz duygusunu yaşamaya yönelik hayata başlar. Haz dünyasını engelleyecek bir durum, olay ya da kişi, öfke duygusunun en başta gelen sebeplerinden biridir. Bebeklikten itibaren her evre, kendine has engellemeler bulundurur. Çocukluk döneminde eğitim, terbiye ve çocuğun istekleri karşısında dikilen yasaklar, çocuğu çoğunlukla öfkeye sürükler.

Ergenlik döneminde ise gençler iki temel istek arasında sıkışmaktadır. Bir taraftan aileden kopmak, büyümüş olmak isterlerken, diğer taraftan hissedilen güvensizlik ve yetişkinlerin desteğine muhtaç olmak, onları öfkeye sürükler. Yetişkinliğe eriştiklerinde ise, rekabetçi hayat ve sorumluluklarını getirdiği yorgunluklar bireyi engeller ve öfkeyi açığa çıkartır. Reddedilme duygusu, yetersizlik, güvensizlik ve belirsizlik, orta ve ileri yaşlarda yaşlanmanın getirdiği sınırlamalar, yetişkin bireylerde öfkenin temel nedenleridir.

Günümüz tıbbında, psikosomatik hastalıklar ileri derecede artış göstermektedir. Psikosomatik hastalıklar fizyoloji ve psikoloji ile değişiklikler arasındaki ilişki ile fiziki ve çevredeki özel koşullar arasında bağlantı kurarak ortaya çıkmaya çalışır. Böyle bir durumdaki insan, yaşam stresini diğer insanlara göre daha yoğun bir şekilde yaşamaktadır. Bu durumda, genel fizyolojik belirtiler, kaşların çatılması, kas gerilmeleri, dişlerin gıcırdaması, yumrukların sıkılması, yüzün kızarması ve el ve ayakların titremesidir.

  1. Öfke Kontrol Bozukluğu Nedir? Öfkenin Altındaki Faktörler Nelerdir?

Öfke, hoşnut olmayan durumlara karşı verilen temel duygulardan biridir. Günlük hayatımızda ruhsal dengemizi bozan birçok olayla karşı karşıya kalabiliriz. Örneğin, trafikte yapılan bir hatalı sollama, sıkıştırma ve hatta argo kullanımı bazen büyük öfke patlamaları ve hatta ölümlerle sonuçlanırken, iş yerinde işini savsaklayanlar, anlayışsız iş arkadaşları, baskıcı bir aile ve kötü giden bir ilişki stabil olan ruhsal dengemizi bozan faktörlerden bazılarıdır. Öfke davranışı için çözüm arayan, kontrol edilmesini gerektiğini düşünen ve bunun için yardım arayan bireyler azınlıkta olmasına rağmen, öfke kontrol bozukluğu günlük yaşamımızda sanıldığından daha fazla yaygın ve tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır. Toplumların içinde bulunduğu zorlayıcı yaşam koşulları, ekonomik şartların toplumları zora sokması insanların daha gergin, sıkıntılı, çaresiz ve engellenmiş hale getirmektedir. Toplumdaki bireyler, bu engellemelerin neticesinde zorunlu olarak uyarılmış ve gerilmiş hale gelmektedir. Bu noktada, asıl sorun, günlük yaşamda birçok sorunla karşılaşmamızdan çok, kişilerin kendilerinde hissettikleri öfkenin şiddeti ve bireylerin bu öfke üzerindeki tahakkümlerinin derecesidir. Kontrolsüz öfke hem birey üzerinde hem de toplum üzerinde yıkıcı ve tahrip edici bir etkiye sahiptir. Öfke kontrol bozukluğu genellikle suça ve şiddete yönelik durumlarla ilgili olarak eş ve çocuklara uygulanan şiddet örneklerinde olduğu gibi, iş yerinde, sosyal yaşantıda ve trafikte de kendini göstermektedir. Öfke kontrol bozukluğu, kişiler arası ilişkilerin bozulmasına, evliliklerin sona ermesine kadar giden, mesleki başarısızlığa ve üretkenliğin azalmasına ve fiziksel ve ruhsal sağlığın zarar görmesine neden olabilen bir olgudur.

Günlük hayatta sıklıkla yaşanan bu duygu, temelde en az iki kişinin mutsuzluğuna sebep olmakla birlikle, her ne kadar bireysel gibi görünse de toplumsal açıdan da yıkıcı etkileri olan ve toplumsal ruh sağlığını tehdit eden bir duruma ulaşabilmektedir. Duygusal, fizyolojik ve bilişsel boyutlarda yaşanan öfkenin, yoğun ve istenmeyen etkileri göz önüne alındığında ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Öfke kontrol bozukluğunun temelinde öfkenin nasıl ifade edildiği yatmaktadır. Kişi duygularını ifade edemiyorsa, ifade edilemeyen duygular zamanla kontrol edilemeyen duygularını kontrol etmekte de güçlük çekmeye başlar. Bu durum da büyük öfke patlamalarına neden olabilir. Öfke ve öfke kontrol bozukluğunda da diğer duyguların neden olduğu gibi, fizyolojik, psikolojik ve biyolojik değişimlere neden olur. Öfke kontrol bozukluğunun meydana geldiği zamanlarda, kan basıncı yükselmekte, böbreküstü bezlerinden salgılanan stres hormonları yükselmektedir. Bu hormonlardaki olağandışı artış, çeşitli organlarda ve bu organların fonksiyonlarında ciddi sorunların gelişmesine yol açmaktadır.

  1. Neden Öfkeleniriz? 

Stres, korku, hayal kırıklığı ve çaresizlik gibi olumsuz duygular, güçsüz hissettiğimiz, strese girdiğimiz, ruhsal olarak zorlandığımız durumlar, öfke ve öfke kontrol bozukluğuna neden olabilir. İstediklerimize ulaşamama, engellenme, beklentilerin karşılanmaması, yetersizlik duygusu, yalnızlık bir takım saldırganlık ve haksızlıklara maruz kalma gibi durumlar öfkeyi ortaya çıkaran durumların başında gelir. Yine, bazı ruhsal hastalıklar da öfkeye ve öfke patlamalarına neden olabilir. Özellikle depresyon, kaygı bozuklukları, panik bozukluk, obsesif kompülsif bozukluklar, kişilik bozuklukları öfke bozukluklarına neden olabilir.

Öfke ve öfke patlamalarının nedenleri ile ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde bazı psikolojik problemlerin, kişilik bozukluklarının, ruhsal ve bedensel hastalıkların önemli derecede etkin olduğu saptanmıştır. Bunlardan epilepsi ve epilepsi nöbeti en sık rastlanan örneklerindendir. Bazı epilepsi türleri tipik bayılmalarla değil, öfke patlamalarıyla görünebilir. Anti sosyal davranış bozukluğunun da en belirgin özelliği çocukluk veya ergenlik döneminde başlayıp yetişkinlik döneminde devam eden, kural tanımayan başkalarına zarar vermekten haz alan ve bundan pişmanlık duymayan fiziksel ve sosyal saldırganlık davranışlarıyla kendini gösteren tepki, öfke ve öfke bozukluğudur. 

  1. Trafikte Öfke ve Öfke Kontrolsüzlüğü Bir Hak Arama Yöntemi Olabilir Mi?

Günümüzde trafikte yaşanan öfke ve öfke kontrolsüzlüğünün arkasında engellenme güdüleri yatmaktadır. Öfkeli araç kullanma eğiliminde olma ile saldırgan sürücülük davranışları arasında bir ilişki olduğu bilinmektedir. Araştırmalara göre öfkeli araç kullanma eğiliminde olma ile saldırgan sürücülük davranışları arasında bir ilişki olduğu bilinmektedir. Öfkeli sürücülük özelliği yüksek olan kişiler trafikte daha fazla öfkeli davranışlar yaşama deneyimine sahiptirler. Öfke duygusu ise kişinin güvenli sürücülük yetisini olumsuz olarak etkilemektedir ve sürücünün daha çok kural ihlali yapmasının önünü açmaktadır.

Neden Öfkenin En çok Ortaya Çıktığı Yer Çoğunlukla Trafiktir? Kavgalar, hatalı sollamalar, araçların birbirini sıkıştırması ve küfürleşmeler trafikte öfke bozukluğunun var olduğunun en temel göstergesidir. Genellikle trafikteki kişiler homojen bir grup değildir, aksine heterojen bir yapıdadır. Farklı duygu ve düşünce, sosyal ve ekonomik seviyeler gibi trafiğin yapısını belirleyen pek çok faktör vardır. Bunlardan başka, anti-sosyal kişilik bozukluğu, narsistik kişilik bozukluğu ve başka çeşitli ruhsal sıkıntısı olan insanlar trafikte aktif olarak rol alır. Bu tablodaki kişiler yukarıda bahsedilen durumlarla karşılaştığında haksızlığa uğradıklarını ve engellendiklerini düşünürler ve empati yapamazlar. Üstelik, siyasi ve maddi güç gibi, toplumsal olarak azınlıkların elinde bulunan bir güce sahip kişiler trafikte istediklerini yapma özgürlüğüne sahip olduklarını düşünebilirler ve öfkelerini açık bir şekilde ifade etmekten rahatsızlık duymazlar. Öfke kontrolsüzlüğü sorunu yaşayan kişiler toplum tarafından kabul edilmiş, onaylanmış ve normalleştirilmiş ise, bu tarz trafik kavgaları bu toplumlarda daha sık görülür. Eğer, bireyin çocukluk döneminde öfke ve öfke kontrolsüzlüğü aile tarafından onaylanmışsa, birey öfkeyi bir otorite aracı olarak ve bir güç ifadesi olarak kullanmaya başlamaya eğilimlidir. Bu tür ruhsal sıkıntıları olan kişiler mekanik bir araç içeresinde yola odaklanmakta zorluk çeker. Dolaysıya, sahip oldukları ve biriktirdikleri öfkeyi tanımadıkları kişiler üzerinde kullanabilirler ve ölüme kadar uzayan kavgalara neden olabilirler.

  1. Öfke ve Öfke Kontrol Bozukluğunun Nedenleri
  2. a) Çocukluk Dönemi Travmaları

Çocukluk döneminin yaşantıları ve travmaları tüm duygular gibi öfkenin de temelleri hayatın erken dönemlerinde atılmaya başlamaktadır. Yapılan araştırmalar, öfke kontrol bozukluğu söz konusu olduğunda aile tarafından yetiştirilme şeklinin önemini ortaya koymaktadır.

Aile tarafından sürekli olarak baskı, şiddet ve yargılayıcı bir dilde yetiştirilen bireyler, gelecekte duygusal tepkileri kontrol mekanizmalarını sekteye uğratarak öfke kontrol bozukluğu gibi rahatsızlıklara sebep olduğu bilinmektedir.

Kötü çocukluk deneyimlerimize ek olarak çocuk çağı travmalarının da erken dönemlerde kontrol mekanizmaları üzerinde büyük etkisi vardır ve bunlara zarar vererek öfke kontrol sorunlarına yol açtığı bilinmektedir. Yapılan araştırmalarda, özellikle boşanmış ebeveynlere sahip olma, sözlü veya fiziksel tacize maruz kalmanın, öfke kontrol bozukluğu üzerinde önemli etkileri olduğu saptanmıştır. Bunlara ek olarak, hayatlarında dışlanmışlık duygusu yaşayan insanların gergin ve sinirli bir ruh haline sahip olduğunu ve öfkelerini daha çok dışa vurduğunu göstermektedir. Bu durum sonucunda zamanla öfke kontrol mekanizması işlevini kaybetmekte ve öfke kontrol bozukluğu sorunu ortaya çıkmaktadır.

  1. b) Beyin Kaynaklı Faktörler

Epilepsi ve sara krizi gibi beyin kaynaklı bazı rahatsızlıklar bu davranışsal bozukluğun gelişimine katkıda bulunmaktadır. Özellikle epilepsi hastalarının nöbetleri, kimi zaman bayılma ile değil, öfke patlamalarıyla seyretmektedir. Bu patlamalarda diğer risk faktörleriyle birlikte giderek klinik anlamında bir davranış bozukluğunun oluşmasına neden olabilir.

  1. c) Ruhsal Sağlık Sorunları

Kaygı bozuklukları, duygu durum bozuklukları ve çeşitli türden kişilik bozukluklarının öfke kontrol mekanizmasına zarar vermektedir. Dolayısıyla öfkeye neden olmaktadır.

Öfke Kontrol Bozukluklarının Sebep Olduğu Hastalıklar

  • Kalp Hastalıkları
  • Hipertansiyon
  • Şeker Hastalığı
  • Ruhsal Bunalımlar

 

  1. Öfkeyi Yenmek ve Öfke ile Başa Çıkmak için Öneriler 
  • Ergenlerde öfke, saldırganlık boyutuna taşınmadan önce, ergenin enerjisi olumlu yönlere kanalize edilmeli ve vücut stresi azaltılmalıdır.
  • Öfkenin saldırganlığa dönüşmesini tetikleyen söz veya davranışların ortadan kaldırılması gereklidir.
  • Sosyal ve sportif faaliyetlerin dışında da öfke, saldırganlık duygularını şekillendirerek nesne ve objelere yönlendirilmesini sağlamaktadır. Bu yolla, birey biriken öfkesini atar.
  • Ergenin fizik ve ruhsal durumuna göre üretimde bulunmaları ve meşgul olmaları sağlanmalıdır.
  • Ergenlerin yaşları arttıkça öfke ve saldırganlıklarının artmasının nedeni taşıdıkları gelecek kaygısından kaynaklanabilir. Bu nedenle gelecek kaygılarını azaltma yolunda çalışmalar yapılmalıdır.
  • Öfkenin kaynağı saptanmalı ve bu kaynak ortadan kaldırılmalıdır.
  1. Öfke Kontrol Bozukluğu Tedavi Yöntemleri 
  • Öfke kontrolünü sağlamak ile ilgili yaklaşımların arasında, psikoterapi en çok kullanılan yöntemlerin başında gelir. Bu yaklaşımlarda kişinin var olan öfkesini kontrol etmeyi amaçlar.
  • Ancak, psikoterapilerde nihai hedef kişinin durumuna uygun olarak makul bir sinirlilik galini yaşamasını sağlamak olmalıdır. Başka bir deyişle kontrol etmesine gerek olacak düzeyde öfke patlamasını yaşama aşamasına gelmemesini sağlamak esas hedef olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak ancak öfkenin kontrol edilemeyecek düzeye gelmesine sebep olan stres fazlalığı sorununu çözmekle mümkündür. İlaç tedavisine ek olarak, doğru travmaların üzerine çalışıldığında sonuç aleyhte olacaktır.

Share
1105 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

9+9 = ?