Son Dakika
YOĞUN SİYASİ GÜNDEME MARUZ KALAN BİREYLERDE RUHSAL YÖNDEN
ÖFKE, ENDİŞE, DEPRESYON VE STRES BOZUKLUĞU GÖRÜLMESİ
PROF. DR. ÖMER OĞUZTÜRK
KARABÜK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİATRİ A.B.D. ÖĞRETİM ÜYESİ
GİRİŞ
Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de seçimleridir. Seçimler, halkın siyasal tercihinin yasama ve yürütme organlarında temsil edilebilmesi için kullanılan en temel mekanizmalardan biridir. Seçmenin tercihlerinin yasama ve yürütme organlarını nasıl belirleyeceği ise, kullanılan seçim sisteminin türüne göre değişiklik gösterebilmektedir. Öte yandan en genel ifadeyle halkın kendi kendini yönetimi olarak tanımlanan demokrasinin en önemli katılımcısı olan halkın bu yönetim şekliyle kurduğu ilişki üzerinden psikolojik olarak etkilenip etkilenmediği tartışılacaktır. Bilindiği gibi, 2023 yılının 14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihlerinde Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmıştır. Yine takip eden 2024 yılında 31 Mart Yerel Seçimlerin de yapılacağı ülkemizde, seçim dönemleri toplumsal olarak büyük bir dikkatle takip edilmekte ve toplumsal reaksiyon gösterilmesine neden olmaktadır. Bu makalede seçim sistemlerinin siyasal sonuçlarının takip eden ve siyasi haberlere maruz kalan bireylerin öfke, endişe, depresyon, ve stres seviyelerinin artabileceğine dair sonuçlara denilecektir. Başka bir deyişle bu çalışmanın amacı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde parti ve aday tercihlerinin seçmen davranışlarına ve seçmen psikolojisine nasıl yansıdığını ifade etmek ve bu durumdan meydana gelen ruhsal sıkıntıların tedavisine ve iyileştirilmesine yönelik tavsiyeler ortaya koymaktır.
Seçimler, toplumların demokratik bir şekilde liderliğini belirlemesi için önemli bir süreçtir ancak bu sürecin insan psikolojisi üzerindeki etkisi sadece politik arenayla sınırlı değildir. Siyasi kampanyalar, medya ve sosyal medya tarafından yaratılan kaos, insanların zihinsel ve duygusal sağlığı üzerinde de derin etkiler bırakabilir. Bu görüşten hareketle siyasi hareketlerin kişiler üzerindeki psikolojik baskı ve medya ile sosyal medyanın oluşturduğu kaotik ortamın nasıl birleştiği ve insan psikolojisi üzerinde ruhsal etkilerini belirleyeceğiz.
Siyasi seçimler, birçok insan için heyecan ve umut verici bir durum olabilir. Ancak aynı zamanda yoğun bir rekabet ortamı da yaratır. Seçim dönemleri insanların kendi görüşlerini sormak bir diğerlerini ikna etmek ve çoğunluğun desteğini kazanmak için büyük bir baskı oluşturulan zamanlardır. Bu süreç insanların kendi değerlerini ve inançlarını sorgulamalarına neden olabilir. Bu sürekli baskı altında olma hali öfke, kaygı ve stres hatta depresyon gibi psikolojik ve ruhsal sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.
Siyasi hareketlerin psikolojik baskısı medya tarafından da kuvvetlendirir. medya organları genellikle siyasi kampanyaları takip eder ve hareketlerini sunarken belirli bir bakış açısıyla yer verirler. Bu da kampanyalar arasında keskin bir rekabet ortamı yaratır. Medya politikacıların ve partilerin görüşlerini geçmiş hatalarını ve tartışmalı söylemleri sürekli olarak gündeme getirerek insanların algısını etkiler. Bu durumda insanlar endişe, öfke, depresyon ve stres gibi tepkilere yönelebilirler. Benzer şekilde uyku bozukluğu konsantrasyon zorlukları ve diğer ruhsal bozukluklar sık karşılaşılan seçim baskısının neden olduğu ruhsal sıkıntılardan başlıca olanlarıdır.
Son yıllarda sosyal medya, siyasi seçimlerin etkisini daha da derinleştiren bir hale gelmiştir. Sosyal medya platformları, insanların siyasi görüşlerini ifade edebilmeleri tartışmalara katılmaları ve bilgilerini paylaşmaları için geniş bir alan sunar. Ancak bu özgürlük ve erişilebilirlik aynı zamanda hoşgörüsüzlüğü, kutuplaşmayı ve yanlış bilginin yayılmasını da beraberinde getirir.
Seçim öncesi dönemi heyecan ve umutsuzluk duygularının ağır bastığı bir dönemdir. Bu dönem umut ve umutsuzluk yükselme potansiyeline sahip olduğu kadar aynı zamanda kaygı ve endişenin de tetiklenebileceği bir dönemdir. Sosyal medya ise bu kaygı ve mutsuzlukların bir çığ etkisi haline gelerek insanların birbirlerini etkilemesine neden olabilir. Böylece insanlar sosyal medya içindeki yankı odalarında zaten sahip oldukları düşüncelere maruz kalarak daha umutsuz ve daha kaygılı bir hale gelebilirler.
Seçim dönemlerinin stresli bir zaman dilimi olabileceğini düşündüğümüzde, insanlar ülkenin geleceği ve kendi gelecekleri hakkında ve seçim sonuçlarının hayatlarını nasıl etkileyeceği konusunda endişe duyabilirler. Ayrıca seçimlerde adaylarının ve partinin kullandığı dil bazen kutuplaştırıcı ve agresif olabilir. Bu da stres, öfke, kaygı hissi ve depresyon yaratabilir. Bununla birlikte umutsuz olan seçmen gelecek kaygısı içerisine girdiği zaman ise yoğun anksiyete yaşayabilir. Adayların ve partilerin beklentilerinin altında performans göstermesi veya seçim sonuçlarının seçmenlerin istedikleri hedeflerden uzak kalması seçmenlerde ruhsal bozukluklara neden olabilir. Benzer bir şekilde bazı bireyler siyasi seçim süresince adaylar veya partiler arasında kararsız kalabilirler bu kararsızlık bireylerin oy kullanmaktan kaçınmasına veya bazı, kaygı endişe ve stres bozukluklarına neden olabilir.
Seçim sonrası dönemlerde ise kutuplaşmaya neden olabilecek bir ortam oluşabileceğine dikkat çeken araştırmalar, farklı siyasi görüşlere sahip oldukları için insanların ayrıştırır olabileceğine değinmiştir. Bu farklı görüş, insanların birbirlerine bağlanmasına karşı düşmanca duygular beslemelerini neden olabilir. Ayrıca kutuplaşma insanların bilgi kaynaklarının kendi görüşlerine yakın olanlardan oluşmasında dolayı, farklı bakış açıları göz ardı edilmesinden dolayı da kaynaklanabilir.
Özellikle haberleri ve medyayı takip etmek önemli olsa da sürekli olarak siyasi haberlere maruz kalmak öfke endişe ve stres seviyesini arttırabilir. Bilinçli medya kullanımı başka bir deyişle belli bir zaman aralığında haberleri seyretmek, gündem hakkında bilgi edinmek veya duygusal içeriklere maruz kalmaksızın medyayı objektif bir şekilde takip etmek seçim dönemlerinde de oldukça önemlidir. Medyada haberler hakkında bilgi sahibi olurken farklı görüşlere değerlendirmek analiz etmek ve eleştirel düşünmeyi kullanmak da bilişsel ve ruhsal sağlığımız açısından oldukça önemlidir. Oldukça hızlı ve geniş bir bilgi kaynağı olan sosyal medya aynı zamanda stres kaynağı da olabilir. Uzmanlar sürekli olarak karşı siyasi içeriklere maruz kalmanın kaygı ve öfkeye neden olabileceğini de vurgulamışlardır.
Kaygı ve stres düzeylerini kontrol etmek ve olumsuz etkilerden kaçınmak için yapılabilecek bazı patikler vardır. Bir seçmen olarak seçim stresiyle başa çıkabilmek için bilmemiz gerekenler şunlardır;
Seçim sürecinde kaygı, öfke, stres seviyenizi azaltmak için adaylar hakkında doğru bilgiye sahip olmak önemlidir. Bu nedenle, adayların politikalarını, geçmiş kayıtlarını ve kampanya vaatlerini araştırmak için güvenilir kaynaklardan bilgi toplayabilirsiniz.
Sosyal medya, seçim sürecinde seçmenler üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir. Bu nedenle sosyal medya kullanımını sınırlandırmak veya tamamen bırakmak kaygı ve öfke düzeyini azaltabilir. Bunun yerine güvenilir kaynaklardan doğru bilgi toplayabilmek için haber sitelerine ya da geleneksel medya kanallarına başvurabilirsiniz.
Siyasi seçimler belirsizliğin arttığı zamanlardır. Bu belirsizlik durumu, insanların endişelerini arttırabilmektedir. Seçim sonuçları hakkındaki belirsizlik, bireylerde kaygı hissine neden olabilir. Bu kaygı, uyku bozuklukları ve diğer psikolojik sorunları da beraberinde getirmektedir. Seçim sonucu hakkında net bir fikir edinmenin zor olduğu zamanlarda belirsizliği kabul etmek önemlidir. Belirsizlikle başa çıkabilmek için hayatınızın kontrollerini elinizde tutabilirsiniz. Bu dönemlerde endişelerinizi yatıştırmak için yoga, meditasyon veya diğer egzersizleri uygulayabilirsiniz.
Siyasi seçim süresince kendinize zaman ayırarak stres düzeyinizi azaltabilirsiniz. Kendinize zaman ayırmak için spor yapmak, meditasyon, yoga, nefes egzersizleri gibi aktiviteler yapabilirsiniz. Yine bu dönemde hobilerinize zaman ayırmak ve kendinizle baş başa kalmak olabildiğince önemlidir.
Siyasi seçimlerde farklı görüşlere sahip olan insanlar arasında kutuplaşma yaşanabilir. Empati kurarak farklı düşünen insanlarla diyalog kurmak olumlu bir iletişim yöntemidir ve bu süreçte sizi daha iyi hissettirebilir. Öfkeyle başa çıkmak için, tartışmalara girip düşmanca davranmak yerine farklı görüşleri kabul etmek ve karşı tarafı anlamaya çalışmak oldukça önemlidir.
Siyasi seçimler öfke, üzüntü veya umutsuzluk gibi duygulara neden olabilir. Bu duygularla başa çıkmak için kendinize zaman ayırın ve duygularınızı tanıyın. Kendinizi rahatlatmak için sevdiğiniz bir şey yapabilirsiniz. Sevdiklerinizle zaman geçirmek kaygınızı azaltabilir.
Siyasi Seçimlerin İnsan Ruh Sağlığına Etkileri Nelerdir?
Seçim dönemlerinde insanların stres seviyelerinin arttığı ve kaygı, öfke ve karamsarlık gibi duygulara yol açan bir süreçtir. Bu stres beraberin uyku bozuklukları, baş ağrıları ve mide rahatsızlıkları gibi fiziksel rahatsızlıklara neden olabilir. Bu nedenle, seçim sürecinin yarattığı etkilerle baş etmek önemlidir.
Psikoterapist Jennifer Shannon’a göre, yaklaşan seçimler gibi belirsiz durumlarla karşı karşıya kaldığımızda zihnimiz olabilecek tüm sonuçlar arasında gezinir durur. Sinir sistemimiz herhangi bir nedenden dolayı yaşantımızın bir tehdit ile karşı karşıya kaldığında davrandığı gibi davranmaya başlayabilir ve bize zarar verebilecek her olasılığı değerlendirmek için harekete geçer. Bu durum bireylerde güvensizliğe yol açar v bireyler kendilerini güvende hissetmek isterler. Shannon, bu durumun seçim sonuçları belli olunca ortadan kaybolacağını ve dinlenip rahatlayabileceğimizi düşünürsek dingin neşe bilir ve zihnimizi endişelerinizden arındırın biliriz. Aylık ya bu endişelere ve güvensizliğe karşı koymak için kontrolümüzde olan durumları tamamladıktan sonra geriye kalan belirsizliğe izin vermeliyiz. Zihinsel olarak bu olasılıkların etrafında genişlemek ve onların hepsine yer açmak oldukça önemlidir.
Seçim hakkında kesin bilgiler edinmek ve endişelerimiz dizginlemek için düşüncesizce davranıyor olabilirsiniz. Oy verdiğiniz partinin kazanacağına dair işaretler bulabilmek için haber akışlarını sürekli kontrol etmek, başkaları ikna etmeye çalışmak ve siyasi tartışmaları zihninizde tekrar tekrar oynatmak son derece reaktif davranışlardır ve limbik sisteminize ve sinir sisteminize tehdit oluşturabilir. Bu düşünceler yalnızca endişe döngüsünü beslerler. Kesinliğe ulaşma dürtüsünü dizginlediğimizde belirsizliğe tahammül ederek ve limbik sistemimiz daha fazla “savaş ya da kaç” mesajına maruz bırakmadan zihninizi rahatlatın.
Belirsizliğe eşlik eden duygular dayanılmaz olabilir. Bu duygulara direnmek veya onlardan uzaklaşmaya çalışmak yalnızca geçici bir rahatlık sağlarlar. Bu duygular kaçınılmaz olarak tekrar ortaya çıkar ve içeri girebilmek için kapıya vururlar. Bu noktada olumlu veya olumsuz bütün duygulara bir misafir gibi davranmak gerekir, “Merhaba öfke içeri gel!” Bu duyguların kendilerini ifade edebilmelerine izin vermek, onların geri gitmesi için oldukça önemlidir.
Jennifer Shannon, bu üç stratejiyi uygulayarak kazanacağınız becerilerin, seçim gündeminin ortasında bizi rahatlatacağı ve öğrenmemize de yardımcı olacağını söylüyor. Üstelik daha sonra da hayattaki diğer becerilerimizin de gelişeceğini vurguluyor.
Yukarıda saydığımız tüm ruhsal ve psikolojik sıkıntılar, seçim dönemlerinden oldukça sık rastlanan ve özellikle seçimlerin büyük bir dikkatle takip edildiği ülkemiz gibi toplumlarda büyük bunalımlara neden olan problemlerdir. Bu problemlerin üstesinden gelmek hem toplumsal ruh sağlığının korunması hem de daha sağlıklı ve daha az çatışmacı bir seçim dönemi geçirilmesi açısından oldukça önemlidir.