Son Dakika
Muharrem ayı milletimizin gönlünde yer etmiş ve hangi ulustan, hangi inanıştan gelirse gelsin, haksızlığa, zulme uğramış insanların acısını, insanlığın acısı durumuna getirmenin ortak anısı olmuştur.
Ayrıca milletimizin içindeki Hüseyin sevgisi, özgürlük aşkımızın çok uzaklardan yansıyan bir ışığı da olmuştur. Halkımızdaki Peygamber sevgisi, ehlibeyt sevgisi sadece dinsel kimliği ile değil toplumsal ve sosyal kimliği ile de Türk milleti tarafından kabul edilmiştir. Milletimiz, Muharrem ayının onuncu günü meydana gelen bu katliamda şehit olanlara saygılarını sunmak için Muharrem Orucu tutmaktadırlar. Hz. Ali ve soyunu dost sayanlara bir başka ifadeyle Ehl-i Beyte sevgi duyanlara yakınlık anlamına gelen muharrem orucu kişiyi Hz.Peygamber ve Ehl-i Beyt’e yakınlaştırır oradan da mutlak birliğe eriştirir. İnsanın erişebileceği manevi mertebelerin en yükseğini ifade eder. İnsanın gerek nefsinde gerekse içinde yaşadığı toplumda yaşamı boyunca yıkıcılıktan, zulümden ve kendini kendi tehlikesinden arındırmış olduğunu ifade eder.
Onun için Alevilikte insan gönlü Ehl-i Beyt için lütuf evidir. İnsanda tanrı ışığı Hz. Peygamber ve ehl-i beyt sevgisi ile tezahür eder. Çünkü bu sevgiyi Hz. Peygamber vefat etmeden kısa zaman önce söylemiştir: “Gerçekten de ben, sizin içinizde iki emanet bırakmaktayım; Gökle yer arasında uzatılmış bir ip olan Allah’ın kitabı ve soyum, yani Ehlibeyt’im; bu ikisi, havuz kıyısında bana ulaşıncaya dek birbirinden ayrılmaz”(Hadis, Cami’,I,s.87). Bu hadis İlahi vahiylerin görünür anlamından başka bir de iç(öz) anlamı olduğunu ifade eder. Bu da ancak Ehl-i Beyt’i sevmek ve onların yolunda gitmektir. Gönül ancak bu sevgi ile huzur ve sükûn bulur. Alevilikte insan bu sevgide yüksele yüksele kutsal amaca yani aşkın aşkına erişebilir. Onun için Ehl-i Beyt’e yakın olanlar Allah katında çok daha değer sahibidir. Buna tevella denir.
Bu yol, egemen sınıfın çıkarına göre İlahi vahyi kullananlara karşı çıkma yoludur. Ayrıca zalimlerle mazlumların aynı Allah inancını paylaşmak zorunda olmadıklarının bir ifadesidir. Buna da Teberra denir. Hz.Ali’ye biat etmeyenlerden yüz çevirme uzaklaşma, uzak durma, çekilme, sevmeyip yüz çevirme anlamına geldiği gibi temizlenme, arınma, duruluk, neşe, sevinç anlamlarına da gelir. Daha açık bir ifade ile Emevi halifesi Muaviye’nin oğlu Yezid’le onun soyundan gelenleri sevmemeyi dile getirir. Çünkü Muaviye ve oğlu Yezid Ehl-i Beyt’e zulmetmiştir. Bununla da kalmamış Hz. Peygamberin torunu ve Hz.Ali’nin oğlu İmam Hüseyn, hicretin 61 inci yılının ilk ayı olan muharrem ayının ikinci günü Kerbela’da Hz. Hüseyn’in ailesi, küçük çocukları ve taraftarları yaklaşık yüz kişi binlerce askerden oluşan bir ordu ile kırk gün muhasara altında tutulmuştur.
Kerbelada çölün ortasında Fıratın suyu kesilerek hepsi aç ve susuz bırakılmıştır. Daha sonra da Peygamber nesli ve sevenleri Yezid’e biat etmediği için hunharca kılıçtan geçirilmiştir. Bununla da kalmamış Hz. Hüseyn’in mübarek bedeni onlarca kılıç ve ok yarası ile işkence edilerek başı kesilmiş ve Şam’da bulunan Yezid’e getirilmiş, günlerce Şam sokaklarında asılı tutulmuştur. Tarihte örneği görülmemiş başka hiçbir peygambere yapılmayan bir zulüm son Peygamber Hz Muhammed(s.a.v)’in nesline Emevi hanedanınca yapılmıştır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
09 Nisan 2021 Köşe Yazarları
09 Nisan 2021 Köşe Yazarları
09 Nisan 2021 Köşe Yazarları
01 Nisan 2021 Köşe Yazarları