logo

İSTANBUL’DA DEVELİLER (1)

Hani dilimizde bir deyim vardır: Gidip de dönmemek veya dönmemesine gitmek !.Bir başka anlatımla ekmek derdine düşüp tercihini diyar-ı gurbette aramak.Hangi sebeple olursa olsun insanın doğup büyüdüğü yerden kopması, bir başka yerde yaşaması “gurbete düşmektir.”Gurbete düşmekte, genelde doğup büyüdüğün toprağın coğrafyasına, insanına ve mutfağına belli bir yaştan, bazı zevklere ulaştıktan sonra bir hasret başlıyor.Buna “toprak çekmesi” deniyor.Hani içli şairimiz Kemalettin Kamu’nun  dediği gibi:
“Gurbet o kadar acı ki / Ne varsa içimde /Hepsi bana yabancı / Hepsi başka biçimde “ Hoş ! Şaire göre:Hepsi yabancı ve başka biçimde de insana göre farklı mı?Hayır !Gurbette bir dostu görmek size ayrıldığınız bölgeyle ilgili ne acı ve tatlı hatıraları canlandırır.Nice değişikliklere uğrasa da …Develi’nin renkli adamlarından Kozan’ın Kazım bir vesile ile demiş ki:Ulan ! Şu Yavaş’ı geçince hoşaf “kompostu”, ağ bakla “kuru”, o zorlu bulgur çorbası “Ezo gelin” olmuş, hayret doğrusu ! Gurbette değil, kendi doğup büyüdüğümüz Develi’de de bazı değişimlerin olması kadar normal bir şey yoktur, amma kursak da kavurgasını ister.


Bu konuda “ Develi’yi Dışarıda Temsil Edenler” yazımızda da temas etmiş ve bazı duygularımızı aktarmış, Develi’ye hizmet aşkıyla dolu olanlarımızı ele alarak bir vefa örneği göstermeye çalışmıştık.
Bizim gibi İstanbul’a maksatlı gidenler mutlaka daha önceden İstanbul’daki bazı dost ve ahbapları arayarak bir plan düzenlerler. Düzenlemek de zorundalar. Çünkü İstanbul çok hareketli ve ulaşım meselesi sabır çatlatan bir şehir. İnsanlar bazen saniyelerle çalışıyor.Vakit çok kıymetli.
Geçen hafta İstanbul’daki Develi’li Ermeniler ile “Türk-Ermeni İlişkilerinde Komşuluk ” konusunu ele almak üzere Nezir Ötegen ile birlikte İstanbul’da iki gün kaldık. Bu arada Av.Ahmet Özçay ağabeyin de yardımlarını istemiştik. Sağ olsun, o da elinden geleni esirgemedi. Bu konuyu ve gelişmeleri nasip olursa ikinci bir yazımızda ele almayı düşündüğümüz için biz İstanbul’daki Develi’lerden, aralarındaki dayanışmadan, güzel duyguları paylaşımlarından ve Develi sevgisi üzerinde durmaya çalışacağız.
Yıllar önce Develi’den ayrılıp İstanbul’a gelerek kendini her konuda geliştirmiş, zevkli ve şerefiyle hizmet vermiş, varlık sahibi olmuş, başı dik nice insanlarımız vardır. İnanıyorum Prof. Dr. Cavit Avcı Ağabey’in hazırlamaya çalıştığı ve büyük bir merakla beklediğimiz  “ İstanbul’daki Develiler ” albümü bize ne güzel hatırlatmalarda bulunacaktır! Daha önce çıkarılan “Develi Dışındaki Develiler” albümü gibi.
Gidişimiz maksatlı idi.Bu konuda temaslarımızı sürdürürken Av.Ahmet Özçay ağabeyin her Cuma akşamı bir araya getirdiği,sınırlı da olsa  “Develiler Gecesi” ne biz de katıldık.Yukardaki fotoğraflar bu geceden bazı hatıralar.Adlarını belirttiğim tüm ağabeyler Develi’nin seçkin ailelerinden.Hepsi yüksek tahsilli.Hepsi iş sahalarının en temizleri.Hepsinin yüreği Develi sevgisi ile atıyor.Develi’den gelen bir gazete,bir broşür, bir kitap,bir haber onları çok mutlu ediyor.Yürekleri hep Develi’ye faydalı olmak için çarpıyor.Bu toplantının iki sürpriz misafiri Ankara’dan kızı ile birlikte gelen Meral Teker(Kuday) ve kızı ile ben.Sofrada bizden önceki ağabeyler yanında yıllar önce Ankara’da  “Develi Yüksek Tahsil Öğrenci Yurdu”nda beraber olduğumuz ağabeyleri de yıllar sonra  bir arada görmek insanı duygusallaştırıyor.Av.Mustafa Ada gibi,Hasan ağabey gibi.O turta kimler yoktu ki :Yaşar Okur,Göksel Suyolcu,Kadir Kabadayı,Fahri Soykan,Ülkü Celayiroğlu ağabeylerin yanında gençlerden Cicibeyin Ali, Şadi Ayhan, Suat Köylüoğlu, İsmet Köseoğlu, Ercan Şişli, Ahmet Ganioğlu, Ahmet Etyemez vs.….Ne hoş anılarımız vardı.Tadı hemen hepimizin damağında.Bunlardan önce Ülkü Celayiroğlu, arkasından Göksel Suyolcu, arkasından da Yaşar Okur ağabey Hakk’a yürüdüler.Yakın zamanda da Yüksel Suyolcu da Develi’ye hizmet duygusuyla dolu olarak  bu limandan yelken açanlardan.
Bu toplantıda  bütün hatıralar latif bir biçimde tazelenirken sessizce içeriye bir müzisyen gurup geldi.Doğrusu Dr.Turhan Karatan ağabeyin söylediği o güzel şarkılar,İsmet Aras ağbeyin çakırkeyf iştirakleri geceye neşe kattı.Eh.Develili olur da Develili türküleri söylenmez mi?.Kardeşim Hamdi’nin annemden derlediğimiz:”Pörtlek duvar uçuyor” türküsü ile beraber söylediğimiz:”Çubuğum yok yol üstüne uzatam” türküleri de doğrusu iştirakçilerle bir başka okundu.
Eh !…Meral Teker olur da şiir okunmaz mı?Ne güzel bir şiir okudu.Duygu yüklü bir şiir ve tonlaması çok güzel bir yorum.Hepimiz mestiz.Bu arada Bizim Hamdi ayağa kalkarak N.Hikmet’ten nefis bir Anadolu şiiri okumaz mı?.Herkes hayran.
Musıki bir taraftan devam ederken sohbetler de koyulaşıyor.Kimi Kozan’ın Kazım’dan bir fıkra anlatıyor, Hasan Ağabey Seyrânî’den bir koşma okuyor ve kendince yorumlarda bulunuyor,  kimi de bir  büyüğünden ezberlediği özlü sözlerle sohbete bir güzellik katıyor..İşte size birkaç örnek:
Gönlün ile öpersen gül dalına bülbül kondu derim
Gönülsüz öpersen it yaladı derim
Bir tane de Meral ablamızdan:

Kızım oldu sızım oldu
Büyüdü nazım oldu
Evlendi bizim oldu

Oğlum oldu şanım oldu
Büyüdü zalim oldu
Evlendi elin oldu.

Bunlar sohbetin koyuluğu içerisinden derleyebildiğim sadece bir kaçı.
Ünlü bestekarlarımızdan ve klarnet üstadı Şükrü Tunar’ın meşhur bir şarkısı var:
“Gurbet elde her akşam battı bağrımda güneş”

Vallahi güneş battı mı bilmem ama gecenin güzelliği unutulacak gibi değildi. Bize gurbette böyle anlamlı bir gece yaşattığı için Av.Ahmet Özçay ağabey’e çok teşekkür ediyorum.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
1.371 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

10+5 = ?