Son Dakika
Geçen yazımızda Selçuklu döneminin bir numaralı kaynağı olan Selçuk-name’den yararlanarak 2.Gıyaseddin Keyhüsrev’in üç oğlundan ikisi olan: Sultan İzzettin Keykavus ile Rükneddin Kılıçaslan arasındaki mücadeleyi ele almış ve bu olayın bazı ayrıntılarını vermiştik.
Burada Rükneddin Kılıçaslan’ın ağabeyine karşı savaşı kaybettiğini, Develi kalesine hapsedildiğini (1254) daha sonra da kardeşi tarafından af edilerek Tokat taraflarına çekildiğini belitmiştik.
2.İzzet Keykavus 1243’te Moğol ordusunun Selçuklu ordusunu yenmesini ve Moğol Hanlarının bir valisi durumuna düşmesini ve Anadolu’nun her türlü nimetinin Moğollara taşınmasını bir türlü kabullenemiyordu. Değer verdiği komutanlar etrafına Türkmenlerden teşekkül eden bir ordu topladı.Fakat morali bozulmuş ordu 1256 yılında bozguna uğradı.Keykavus bu acı haberi alınca önce Antalya’ya gitti.Keykavus’tan istediği gibi faydalanmak için Baycu Noyan Keykavus’u tahtına yeniden geçmesini istedi ise de Keykavus bu davete iltifat etmedi. Ancak yerine 1256 yılında Rükneddin ‘i Uluborlu kalesi hapishanesinden çıkartarak Türkiye Selçukluları Sultanı ilan etti. Keykavus ise daha sonra Baycu’dan özür diledi ve Anadolu Keykavus ve Kılıçaslan arasında ikiye bölündü.1262 yılında Keykavus Moğol baskısından kurtulmak için Memluk Sultanı Baybars ile temasa geçerek yardım istedi.Keykavus’tan kurtulmak isteyen Rükneddin ağabeyini Moğol hakanına bildirdi.Büyük bir ordu göndererek Keykavus’un öldürülmesini istedi.Keykavus bunu haber alınca önce Antalya’ya oradan da 1262’de Bizans’a sığındı.
Her ne kadar hükümdar Rükneddin ise de devlete tamamen egemen olan İran asıllı olan Muineddin Pervane ve etrafı idi. Devlete tamamen egemen olmak için bu sefer Rükneddin’i Baybars’ı Anadolu’ya çağırıyor iftirasını Abaka Han’a bildirdi.Sonuçta bir oldu bitti ile yay kirişi ile boğularak öldürttü.Tahta Rükneddin’in oğlu3.Gıyaseddin Keyhüsrev’i tahta çıkardı ve kendisi de 2.Gıyaseddin’in karısı dünya güzeli Gürcü Hatun ile evlenerek iktidarını güçlendirdi.
AĞAÇERİLERİ
Moğol Hakanı Baycu Noyan ikinci defa Anadolu’ya yürüdü.Çünkü önüne gelen Moğol elçi ve komutanları Anadolu’ya geliyor ve Anadolu insanlarını soyuyorlardı.İnsanlar bundan bizardı.Fakat bu ara Baycu’ya gelip giden elçiler Maraş istikametinden geçerken insanları soymaya başlamışlardı.Develi’yi ilgilendiren tarafı Havadan Köyü’nde medfun ve bektaşi babası olan Şeyh İbrahim’in de Ağaçerili olmasıdır. Ağaçeriler hakkında Selçuk-name’de ki 248 no’lu notta şu bilgi vardır:Oğuzların (Selçukluların ) bu memleketlere göçlerinde orman hudutlarında yurt tutanları Ağaçeri yani ağaçadamı adını aldı….Bugünkü tahtacıların atası olan Ağaçeri Türkmenlerine Anadolu’da XIV.asırda da rastlanmakta Arap ve yerli kaynaklar bunlardan bahsetmektedir.Fakat onlar herhalde Moğolların tenkilinden sonra eski güç ve sayılarını kaybetmişlerdir.(2/144)
HATIROĞLU İSYANI
Muineddin Pervane Anadolu’yu avucunun içine almıştı. İkili oynayarak bir taraftan Moğol Kaan’ı Abaka Han ile daha yakın olmak için Selçuklu prensesi Selçuk Hatun ile evlendirdi.Diğer taraftan da Sultan Baybars’ı Anadolu’ya davet ediyordu. Niğde subaşısı Hatıroğlu adlı bir Türkmendi. Pervane ile arası önceleri iyi idi. Fakat Pervane’nin ikili oynaması ve Moğolların zulmünden kurtulmak için İsyan etti.1276’da Hatıroğlu Şerafettin Mesut,Pervane Abaka Han’ın yanına gidince önce Kayseri’ye gelip sultanı saraya yerleştirdi.İsyan bayrağını açtı.
Bu arada Hatıroğlu’nun isyanını duyan Pervane “o işten şaşırıp kaldılar,perişan olup serseme döndüler…Geri dönüp Abaka’ya arz ettiler.”Abaka Han adamlarıyla birlikte İsyanı bastırmak için onları Anadolu’ya geri gönderdi.”(2/183)
Hatıroğlu yanındaki Türkmen emirlerle önce Pınarbaşı’ya geldi.Baybars’ı yardıma çağırdı.Cevabı bazen Develi kalesinde bazen de Niğde’de telaşla beklemeye başladı. “Hatıroğlu her zaman yaptığı gibi cinnet ve sapıklık yolundan giderek kötülüklerini sürdürmesi,bölgeyi alçaklara ve sefillere dağıtması,haya örtüsünü ve vefa perdesini yüzünden atması, kendisini yetiştiren velinimetinin haklarına nankörlük etmesi yüzünden dergahın kulluğunda bulunan devlet erkanı ve saltanat büyüklerinden sakınıp çekinmeye başladı.Bı yüzden bazen Niğde’de bazen de Develi’de kendisine sığınak aradı.”
Hatıroğlu beyleri tarafından aldatılmıştı.Baybars’ın geleceği yoktu.Bu arada kaçış yollarının da Pervane ve adamları tarafından tutulduğunu öğrendi, adamlarına:”Ben yanlış davranışlarımın ve kötü işlerimin tedbiri olarak zor günler için yaptırdığım kalelerin kapısına sığınmaktan başka çare ve çıkış yolu göremiyorum.Siz de saltanat alayıyla birlikte Pervane’nin yanına gidiniz”( 2/184) dedi.Luluva kalesi’nin yolunu tuttu.Oraya yaklaşınca adamlarına izin verip veda etti.Bir kölesiyle kaleye çıktı ve kale komutanına teslim oldu.
“Şerafeddin kaleye geldiği sırada saltanat erkanı ,akşam namazı vaktinde Sultan’ı ata bindirip hızla yol almaya başladılar.Gece yarısı Develi’ye vardılar…Sabah olup bütün ışıkların kaynağı gök yüzünde yanmaya başlayınca Pervane,Sultanın elini öptü.Birlikte Moğol emirlerinin huzuruna çıktılar.O görüşme sırasında Pervane bütün yolları deneyerek Sultan’ı isyandan ayrı tutmaya ve onu aklamaya çalıştı.Sözleri kabul gördü”( 2/184)
Bu olaylar olurken Moğol ve Müslüman askerler esir olan Hatıroğlu Şerafeddin’i getirmek için Luluva/Ulukışla kalesine geldiler. Komutan Seyfeddin Çalış b.İshak ”Hatıroğlunu tutsaklık zincirine vurarak Moğol Emirlerinin yanına(Develi’ye) getirdi.Onu mahkeme ve sorguya çektiler.(2/185)Önce Kayıaba’yı, sonrada diğer komutanları öldürdüler.Daha sonra da ” Hizmetinde bulundukları kimselere ihanet edenlerin ve nankörlerin ders almaları için elini,ayağını ve organını birbirinden ayırarak her birini bir yere gönderdiler.(2/185)
Böylece bir Türkmen Bey’i olan Hatıroğlu başarısız isyanının cezasını çekti..Şu Farsça rubai ölüme yaklaştığında kendisi tarafından söylenmiştir:
Aşk geldi, hayatın fitne tozu koptu.
Gönül kanla doldu, can gitti, aklım benden kaçtı
Bu hal içinde gözünden başka hiç bir dostum elimi tutmadı
Ancak gözüm içinde sakladığım bütün yaşları ayağımda boşalttı.
Not:Değerli dostum Ec.Haluk Yalçın’ın değerli annesi HAMİDİYE Hanım’ın Hakk’a yürüyüşünü büyük bir üzüntü ile öğrenmiş oluyorum.Merhume’ye Yüce Mevla’dan rahmet,değerli dostuma ve sevenlerine de sabırlar diliyorum.
Bu arada “Dünya Kadınlar Günü “dolayısıyla tüm kadınlarımıza da sağlıklı, sıhhatli ve onurlu bir hayat diliyorum.
BENZER HABERLER