Son Dakika
Develi’li münevverler, Haçın Savaşı sırasında hiç de küçümsenmeyecek derecede değişik rütbelerle görev almışlar ve başarılı hizmetler vermişlerdir. Ne yazık ki bu yürekli Develi’lerden,Yedek Subay Osman Çoşkun,Belediye Başkanı Kamberli Osman ve başöğretmen Yakup Kenan Arıkan ile A.Hazım Ulusoy”un hayat hikayelerini belgelere dayalı olarak çıkarmış ve bunları değişik gazete ve dergilerde yayınlamıştık.
Sivas’ta M.Kemal liderliğinde Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kurulduktan sonra Develi’li aydınlardan; özellikle Suriye’de İngilizlere karşı verilen savaşta yedek subay olarak büyük yararlıkları gözüken ve Mondros Antlaşması ile terhis olup, Develi’ye gelen Osman Çoşkun’un girişimi ile önce Cemiyet-i İslâmiye adıyla gizli bir teşkilat kurulmuştu.Bu teşkilât Kaymakam Atıf Bey, Belediye Başkanı Kamberli Osman Bey,Yedek Subay Osman Coşkun, Askerlik Şube Başkanı Nebih Tankut Bey, Jandarma Kumandanı Abdullah Bey ve Dr.Aydın Develioğlu’dan oluşmuştur. Bu cemiyetin başkanı Atıf Bey, sekreteri Osman Çoşkun Bey’dir.Kısa bir süre sonra bu cemiyet, Atatürk’ün emirleri üzere Develi Müdafa-yı Hukuk Cemiyeti’ne çevrilmiştir.
İşte bu cemiyetin faal üyelerinden biri de Op.Dr.Aydın Develioğlu’dur. Kendisi hakkındaki bilgiler oğlu Dr. Ali Rıza Develioğlu’nun kısa bir hatıratından derlenmiştir.
Aydın Develioğlu, Develioğlu ailesinin Paşaağa kolundandır.Babası Develi ulemasından ve Develi müftülerinden Hacı Mahmut Efendi (1816-1926) Develioğlu, annesi ise yine Develi’nin tanınmış ailelerinden Çekemoğlularından biridir.1295 / 1879 yılında Develi’de doğmuştur.Kardeşleri ise Abdullah (Müftü),Mehmet ve Ali’dir.
Önce Halasiye Medresesi’nde daha sonra da bir medresede okumuş,sonra medrese tahsilini bırakarak, İstanbul’da Askeri Tıbbiye’ye girmiş ve buradan mezun olmuştur.
Develi’de Fahriye Hanım ile evlenmiştir.İki kızı ve üç erkek evladı olmuştur. Bunlardan kızları öğretmen, erkek çocuklarından ikisi doktor, biri de avukat olmuştur.
Kendisi medresede okurken annesini kaybetmiştir. Babası ikinci evliliğini yapmıştır. Fakat oğlundaki okuma isteğini gören babası Osman’ı İstanbul’da bulunan kardeşi Ali Rıza Efendi’nin yanına göndermiştir. Amcası, Osman’ı önce bir medreseye yerleştirmiştir. Bir müddet medrese eğitimi gören Osman; genç tıbbiyelilere imrenerek medrese tahsilinden vazgeçip, Askeri Tıbbiye’ye kaydını yaptırmıştır. Sonradan bunu öğrenen amcası da Osman’ı desteklemiştir.Osman buradan mezun olduktan sonra uzun süre Gülhane Askeri Hastahanesi’nde çalışmıştır.Burada operatör ünvanını almıştır.Bu arada Dr.Refik Saydam ile de sağlam bir arkadaşlık kurmuştur.
Develi’nin göç vermediği ve kültürel aşınmaya uğramadığı yıllar.Aile Akrabaları Emin Develioğlu, Zileli Tevfik, Zileli Yusuf, Yakup Kenan ve A.Hazım Hocalar, Kamberli Osman, Caferin Abdullah (Aydın bir din adamı olduğunu zannediyorum.) Ebubekir Develioğlu, babası Müsellim Ağa, şair yazar Nevzat Üstün’ün babası Şadi Üstün, Hacı Ağanın Memmet Somer, Pancaroğulları, Sarıaliler, Talaslılar vs. gibi Develi’nin tanınmış aileleridir. Kamberli Osman enişteleri olmaktadır.
Aldığı terbiye gereği son derece dindar, eğitime,ailesine ve insanlara son derece önem veren bir şahsiyettir.Ne yazık ki bu hareket adamının savaşları ve Develi’yi tanıtacak nice fotoğraflardan oluşan albümü babasının isteği üzerine imha etmiştir.Tevekkeli nice aramalarıma rağmen hiçbir yerde resmine rastlayamamıştım.
Bu değerli şahsiyet, çocuklarının eğitimi için Kayseri’de ikamet ettiği sırada siroz hastalığına yakalanmış ve burada 1941 yılında vefat etmiştir.Cenazesi Develi’ye getirilmiş ve Yukarı Develi’deki Ağalar Mezarlığı’na defn edilmiştir.
***
Dr.Osman uzun ve yorucu bir hayatın adamıdır. Savaşlar ve esaret içerisinde geçen bir ömrü vardır. Önce genç bir doktor iken Balkan Savaşı’na katılmıştır. Bulgarların Edirne’yi işgallerinde Bulgarlara esir düşmüştür. Bulgaristan’da çalışırken iyileştirdiği bir hastasının yardımıyla beraberce, gizlice Edirne’ye yorucu bir yolculuktan sonra ulaşmışlardır.Burada daha önce tanıştığı bir Rum kadının yardımıyla saklanmıştır.Uzun süre bu evde kalan Dr.Osman bir Türk askerini görünce, onunla birliğine yeniden katılmıştır.
Buradan Çanakkale Savaşlarına geçmiştir.Sahra hastahanesinde çalışmıştır. Çalışmalarından dolayı madalya verilmiştir.Buradan sonra Musul’da İngilizlerle yapılan savaşlara katılmıştır.Daha sonra Diyarbakır Askeri Hastahanesi’ne tayin edilmiştir.Burada iki ayağını kaybeden bir askeri himayesine almıştır. Bir müddet çalıştıktan sonra, Gaziantep’de Amerikan Hastahanesi’nde çalışmış,Antep savunması’nda önemli hizmetler görmüştür.
Buradan Maraş’a gelmiş ve Alman Hastahanesi’nde çalışmıştır. Maraş’da çok iyi dostluklar kurduğunu ve çok sevildiğini yıllar sonra bile, Maraş’ta hatırlandığını gördüm. Babasının çağrısı ve kardeşlerine yardımcı olması isteği üzerine, Develi’ye dönmüştür.
İstiklal Savaşı’ndan sonra Develi’de doktorluk ve eczacılık yapmıştır.1940’larda Maraş’ta iken tanışıp dostluk kurduğu Eczacı Ömer Lütfü Arı’yı Develi’ye davet etmiş ve burada eczanenin gelişmesine çalışmıştır. Nitekim bu şahsın Maraş’ta eczacı olan oğluyla tanıştığımızda, bu olayı doğrulamıştı.
Develi’ye geldiğinde Fıransız işgal kuvvetleri Fıraktın köprüsünü sınır kabul etmişlerdi.Ermenilerle beraber hareket etmişler ve Haçın’da Türkleri katletmeğe başlamışlardı.Sivas’ta da Atatürk’ün başkanlığında Sivas Kongresi toplanmıştı.İşte Sivas Kongresi’ne katılmak için Osman Coşkun ile beraber iki eski silah ve kader arkadaşı atlarına binerek Sivas’ta Develi’yi temsil etmek istemişler, fakat yolların çok bozuk olması dolayısıyla, kongreye katılamadan geri dönmüşlerdir.
Develi’de serbest olarak çalışırken Haçın’ı Fransız ve Ermeni’lerden kurtarmak için Develi’de gizli kurulan Cemiyet-i İslâmiye’ye katılmıştır.
Haçın Savaşı’nda Develi’lilerin verdiği mücadele Osman Coşkun’nun, Mehmet Özdemir’in, Ahmet Gürlek’in ve Cenani Gürbüz’ün kitapları yanında İstiklal Harbi’nde Güney Cephesi üzerine yazılan eserler ile hatıratlarda hep bahsedilir.
Atatürk’ün emriyle Develi’de kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ile ilk bağlantı;Atatürk ile beraber Samsun’a ayak basan Top.Bin.Kemal Doğan ve Yüzbaşı Osman Tufan’ın görevlendirilmesi ile kurulmuştu.Develi,Yahyalı,Tomarza ve Bünyan’dan gelen milis kuvvetleri Develi’li yedek subayların kontrolünde idiler. Gel gör ki Komutan Kemal Doğan ile Develi milis güçleri arasında savaş sırasında ciddi bir anlaşmazlık çıktı.Konunun halledilmesi gerekiyordu. Konuyu halletmek için, Ankara’ya Osman Çoşkun, Dr.Aydın ve kardeşi Abdullah Develioğlu beraberce gitmişler ve Atatürk’le görüşmüşlerdir.Fakat gördüler ki Atatürk kendi komutanını haklı görmektedir.Elleri boş Develi’ye döndüler.Yalnız Dr.Aydın Bey’in Binbaşı Kemal Bey’in davranışlarını hazmedemediği ve Ankara’dan da eli boş dönmeyi bir türlü hazmedemediği görülüyor.Kemal Bey’i eleştiren fakat bugüne kadar ele geçmeyen sert mektubu bunu gösteriyor. Sonuçda Kemal Bey yaralanınca komutan Yüzbaşı Osman Tufan olmuştur.Bu komutanla beraber bu cephede önemli hizmetler vermişlerdir.
Haçın düşmandan temizlendikten sonra bu sefer de Dr.Osman’ı İstiklâl Savaşı içerisinde görürüz.Buradaki başarılarından dolayı da bir madalya almıştır.
Savaş’tan sonra da hep Develi insanının sağlığına hizmet etmiştir.
Tarih yapmak kolay ama biliriz ki tarihi yazmak daha zordur.Bütün bunlara rağmen mütevazi bir mezarda yatan ve ömrünü bizim için harcayan bu önemli insanlarımızı unutamayız,unutmamalıyız.Hayırla anıyorum.
BENZER HABERLER