Son Dakika
Develi’li olup ta profesyonel edebiyat adamı olan kişi Nevzat Üstün’dür. Şiirleri, gezi yazıları, hikayeleri ve denemeleri kitaplaşmış dolayısıyla edebiyatımızda uzun soluklu bir sanatçıdır. Şayet bugüne kadar üzerinde ciddi bir kitap çıkmamışsa, eserleri üzerinde değişik yazılar yazılmamışsa bu edebi kıymetinin azlığında değil samimi bir Marksist olmasında aranmalıdır.Yani siyasi anlayışının geleneksel anlayışın dışında ve farklı olmasındandır.
Babası “Çıtkırıldım” sıfatıyla anılan Şadi Bey annesi ise Haçın Savaşı Kuzey Cephe Milis Komutanı ve Develi Belediye başkanlarından Kamberli-zâde Osman Özdemir’in kızı Aliye Hanım’dır.(1906-?)A)ilesi bir ara İstanbul’da bulunduğu sırada kendisi 1924 yılında burada doğmuştur. Bir müddet sonra ailesinin ticari sıkıntıya düşmesi üzerine ailesiyle birlikte 1930’da Develi’ye geldiler. İlk tahsilini Develi’de Merkez İlkokulu’nda,1935’de tamamladı. Ailesi kendini toparlayınca yeniden İstanbul’a döndüler.Orta okulu 1936’da Amerikan Koleji’nde,liseyi ise Boğaziçi Lisesi’nde 1945’de tamamladı.1947’de Yüksek öğrenim için Fransa’ya gitti,tahsilini tamamlayamadı ve bir buçuk yıl sonra İstanbul’a geri döndü.1954 yılında Avrupa ülkelerini tek tek gezdi.Zengin bir birikim kazandı.
N.Üstün İstanbul’a yerleşmesine rağmen Develi ile bağını kesmedi.1950’de CHP saflarında politikaya atıldı. Fakat ne o politikayı sevdi ne de politika O’nu.Başaramadı,umduğunu bulamadı.1958 yılına kadar yazlarını Develi’de geçirir.Daha sonra da zaman zaman Develi’ye uğradığı görülmüştür.Yıllar içerisinde Cumhuriyet,Milliyet ve Tanin gazetelerinde yazılar yazdı.Sade anlatımı ve Türkçe’ye hakimiyeti son derece dikkat çekicidir.Eserleri şunlardır. Şiirleri: Oluş (1946), Yaşadığımız Devre Dair Şiirler (1951), Cüceler Çarşısı (1955),Yitikler Kapısı(1960), Güneş Ülkesi (1964), Hey Sen Amerikalı (1967), Köprübaşı ( 1968); Hikayelerini:Yaşama Duvarı (1964), Almanya Almanya (1965), Çıplak (1966), Akrap Üretim Çiftliği(1966)8);gezi notları:Sovyetler Birliğinden Batıya (1966),;Denemelerini ise Türkiye’deki Amerika (1967)dır.
Ben Nevzat Üstün’ü hiç görmedim. Kendisiyle hiç konuşmadım.İlk defa lise birinci sınıfta okurken,İstanbul’da yanlarında çalışan ve okuması için desteledikleri bir köylü ağabeyden adını duymuştum.o koministtir, demişti.O yıllarda biz bu tür kavramlara alışık değildik.Doğrusu ürkmüştüm.Fakat el altından kitaplarını temine de başladım,hele yüksek tahsil için Ankara’ya gittiğimde aşağı yukarı diğer kitaplarını da elde etmeye ve okumaya çalışmıştım.Daha sonraları Evciler mahallesi’ndeki o zamanın muhteşem Erciyes manzaralı evlerini kameraya almış ve Develi TV’de yayınlamıştık. Şimdi kendi gibi bu güzel ev de yok oldu.
Güçlü bir anlatımı vardı.Özellikle beni derinden etkileyen O’nun Çıplak adlı hikaye kitabı olmuştu.Bu kitap Develi merkezindeki ve siyasi çalışmaları sırasındaki köy gezilerindeki gözlemlerine ve tespitlerine dayalı bir hatıralar zinciri.Adeta anlatırken kelimeler uçuşuyor.
Boş kalmış Bir Adam hikayesinde hayat anlayışını ve kendi muhitini anlatıyor:”Sonbahar yaklaşıyor.Erciyas dağına ilk kar dört gün önce düştü.Bağlar bozuldu.Eşekler,sırtlarında üzüm seleleri kendileini yokuşlar vurmuşlar,kulakları sallana sallana üzüm taşıyorlar.Pekmez kazanları kuruldu.Kaynamış üzüm suyunun kokusu bütün Develi’yi sardı.Çok az kokuyu bu kadar severim ben” diyerek yakın zamanlara kadar,Develi’nin Yeşil Everek olduğu dönemlerin en önemli günlerinden olan bağ bozumunu çok canlı tasvir ediyor.Bütün çıplaklığıyla.Her kesin çalıştığı bir zamanda kendini de anlatıyor.”…herkesin iş güç sahibi olması demek benim işsizliğim demektir” dedikten sonra”Politikacıyım ben .İnsanlar çalışmaya başlayınca boş veriyorlar, politikaya, umursamıyorlar.Aylak insanların bol olduğu yerlerde,politikacıya iş çıkıyor.” Diyerek bu insanlar arasındaki yerini belirliyor.Sonra bugün yok olan kendi evlerini tasvir ediyor:”Bizim ev,Ermenilerden kalma eski bir yapı.Toprağın üstünde,önden bakarsanız iki kat.Arka yanı kayalığa geldiği için beş kat.Kısacası toprağın altında üç kat daha var.Garip bir yapı.”dedikten sonra evlerindeki kaynatma olayını anlatırken çalışan kadınların halini bütün canlılığı iş anlatır:”…Pekmez kaynatan kadınların telaşını görsem.Ne güzel bir “telaştır” o.Ellerinde iri iri kepçeler,eğilirler kalkarlar,ikisi üçü bir araya gelir koca bakır leğenleri kaldırırlar.Telaştan göğüsleri bağırları açılır .sütyen nedir bilmedikleri için……görünür. Aldırmazlar bu görüntülere.” Diyerek Develi folkloruna ciddi malzeme verir. Özellikle bazı Develi ağzıyla:Ellalem ,g…lerini devrip yatmak,dabanıyın altını öpmak,gençliğin hayrını görmek gibi kelime ve deyimleri kullanarak anlatımını zenginleştiriyor.
Suç ve Ceza hikayesinde Anadolu insanı açısından ağıtın önemi şöyle belirtiyor:”Anadolu insanı çoğunlukla gözünün önünde öldürülen bir insana aldırmaz.Ama iş o insan için yakılan ağıdı dinlemeye geldi mi ,yıkılır yok olur.Ölür acısından,iki gözü iki çeşmedir,gövdelerini sarsa sarsa boşaltırlar içlerini.”
Almanya Almanya hikayesi’nde ilk Almanya’ya giden Türklerden Rıza’nın Almanya macerasını ve geride bıraktığı Elif adlı eşinin özlemlerini ve olaylar zincirini verir.Sonuçta Almanya macerasında ailelerin nasıl çözüldüğünü göstermek ister ve Elif’in ağzından:Almanya ,Almanya,neler ettin bana Alamanya!.. Gözün kör olsun Alamanya! Dedirtir. Almanya üzerine çok türkü yakıldığını ve filmler çevrildiğini unutmayalım.
Anadolu’da Kentli Bir Kız adlı hikayesinde memur-halk ilşkileri ele alınırken, kültür farklılığına ve özellikle Elbiz,Köşk Pınar gibi mesire yerlerini ve Paytonla gezileri,insanımızın tabiat ve hayvan ilişkilerini bütün canlılığıyla verir.
Çıplak adlı hikaye kitabındaki hikayelerden büyük bir kısmı da köylerle ilgilidir. Burada sapık, çıkar ve kurnazlığa dayalı ilişkileri. Anlayışsızlık veya anlamama, sevgisizlik konuları bütün gerçekliğiyle inanç dünyasını da kucaklayarak verir.
Kendisi de bu kitabını tanıtırken ”Belli bir kahramanı olmayan insanların öyküleridir ,bu öyküler.Okuma yazma nedir bilmezler.Cinsel baskı ve korkular,onları kadınlı erkekli hayvanlarla ilişkiler kurmaya iter… Durmadan sömürülürler. Çalışkan, yürekli, konuksever ve kurnazdırlar…” diyerek hikayelerinde ele aldığı insanların çerçevesini çizer.
Çıplak hikaye kitabını bir okuyun, hem Nevzat Üstün!ü hem de 1950-1958 yılları arasındaki Develi ve çevresindeki insan manzaralarını zevkle göreceksiniz.Böylece hem içimizden birini hem de yöremizi tanımış olacaksınız.
BENZER HABERLER