logo

İKİ KOL ÜZÜM DERKEN…(2)

Develi insanının en özen gösterdiği konulardan bir
de; bağlardan güzel bir salkım, kundak çubuğu ile
beraber yiyeceği kadar kesilir. Köşk pınar ve Elbiz su-
larının bol aktığı su arklarına uzatılır, soğumaya bura-
kılırdı. Soğuma işlemi, bitince, kişiler çubuklardan tu-
tarak buz gibi üzüm tanelerini yerlerdi. Bu özellikle ek-
abirlerin yaptığı bir şeydi. Bir ağabey anlatıyor:
— Bir gün bir arkadaşla okuldan çıktık, iki öğretmen
köşk pınarda dinleniyoruz. Bir ara gözümüz su arkları-
na doğru sarkan üzümlere ilişti.  Bedava almak işimi-
ze gelmiyor, sahibine para versek diyecek olduk fa-
kat bağa göz attık kimse yok. Dayanılacak gibi de
değil. Geçmişlerinin canına değsin, dedim ve iki kol
karaburcu üzümü kestik, su arğına yatıdık. Sonrada
afiyetle yedik. Kalktık gidiyoruz. A!.. Birde baktıkki ba-
ğın sahibi yaşlı bir hanım bağda yaprak topluyor.
Arkadaş..
– Teyzeciğim iki salkım üzümünü yedik, Parasını ver-
mek isteriz, deyince; kadıncağız demez mi :
– Aman, gadasını aldığım iki salkım üzümün lafımı
olur. İt yedi sayarım.
Bunu anlatan ağbey bir taraftan gülüyor, Birtaraftan
da muzip, muzip sorardı :
– Söyleyin Allah aşkına… Biz şimdi iki kol üzümü yedik
itmi olduk… Sahi siz nedersiniz?
Develide meşhur söz “ Baba bağı vermiş, Evlat
bir cıgılı (çingil) esirgemiş” Nankörlük veya ahde ve-
fasızlığı her halde bukadar anlatılır.
Üzüm şırasından nefis pekmezler (Çarpma, Ağda,
Kabaklı, Patlıcanlı cıvık pekmezler) ve pekmezden
ceviz sucukları, köfterler ve peksimetler yapıldığını
belirtmiştim. Bir zamanlar Develi’de ceviz bir geçim
kaynağı idi. Bu ceviz içleri bir ipliğe dizilir ve özel ha-
zırlanmış pekmezlere batırılarak kurutulurdu. Balkona
kurmak için asılan sucukların muzip mahalle cocuk-
ları tarafından çalındığı da olurdu.
Ayrıca köfterler beyaz bezlere serilerek kurutulur ve
belli kıvama gelince bunlar sökülerek şekerlenmek
üzere küplere istif edilirdi. Küplerin ağzıda hava alma-
sın diye kapakları hamurla sıvanır kışın kapak açılır ve
afiyetle yenirdi.
Rahmetli Babam anlatmıştı : evimize bir misafir gel-
mişti. Anam, oğlum hiç açmadık, kapağı açsanda
biraz köfter çıkarsan dedi. Küpün kapağını açtım
köfter alacak oldum. Birden köfterin dibe çöktüğünü,
koskoca küpün boşaldığını gördüm. Sonra öğrendim
ki iki küçük amcam çocukluk ya kafa kafa ya vermiş-
ler küpün dibini kırmışlar. Usuldan usuldan dipten köf-
teri çektikçe koca bir küp köfteri bitirmişler.
Eskiden okullarda “ Yerli Malı Haftası” vardı. Şu dört-
lüğü bu münasebetle sınıfta okuduğumu hatırlıyorum.

Share
1.011 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

1+7 = ?