logo

EDEBİYATIMIZDA SEYRÂNÎ’LER

1924  yılında Hazım Ulusoy “ Sanihat-ı Seyrânî” adlı eserini yayınladığında bilinen iki Seyrânî vardı:Develili Seyrânî ve İspartalı Seyrânî.


1.Develi’li Âşık Seyrânî ( 1788-1873)
Develili Seyrânî 1979 yılından beri başlatılan ve zaman içerisinde adı yapılan değişikliklerle devam eden, en son olarak ta 28.si yapılan “Seyrânî Seminer ve Şenlikleri“ sayesinde Develi’li Seyrânî hakkında çok ciddi yayınlar ve yazılar yayınlanmıştır.Bizim Seyrânî yani Develili Seyrânî 1788-1873 tarihleri arasında uzun bir ömrün sahibidir.Bugün elimizde  hakkında yapılan lisans,yüksek lisans,doktora ve diğer  çalışmalar ile 800’e yakın şiiri tespit edilmiş ve hayatı hakkında ciddi bilgilere ulaşılmıştır.
Bugün hayatı ve şiirleri hakkında üzerinde eser verilen,hakkında yazılar yazılan ,durmadan cönklerden yararlanarak yeni şiirleri ortaya çıkarılan ve hayatı ile şiirleri üzerinde en çok durulan bir âşığımızdır.Bu konuda en son çıkan eser ise:Ahmet Emin Güven’in “Şair Âşık Seyrânî,İzmir 2011”dir.Büyük bir kısmı yeni yayınlanan 250 adet şiiri kapsamaktadır.
2.İsparta’lı Seyrânî(XIX.Yüzyıl)
İşte Bizim Seyrânî üzerinde  anmalar sırasında yeni haberdar olduğumuz ,aşağı yukarı aynı dönemin bir aşığı olan İspartalı Seyrânî’dir. Hasan Avni Yüksel’in tahminine göre 18434-49 yılları arasında öldüğü sanılmaktadır.
Esas adı Hacı Ahmet’tir.Bir Bektaşidir.Uzun süre Mısır’daki Kaygusuz Dergahı’nda bulunmuştur.Gezginci bir âşıktır.Nereli olduğu kesin olarak bilinmiyor.Ancak İsparta’da evlendiği için “İspartalı “ olarak anılmıştır.İki kere hacca gittiği söylenir. Şiirleri topluca basılamamıştır.Ancak yayınlanan şiirleri içerisinde”Alemdar Mustafa Paşa “ “Vak’a-i Hayriye”, Seyahat”ve “Vücut-nâme” destanları önemlidir.
Hayatı hakkında en önemli çalışmayı kendisi de bir Bektaşi dedesi olan Naci Kum ”İspartalı Seyrânî, Türk Yurdu, sayı 31,1927” de ve ayrıca İsparta Halkevi Dergisi olan Ün Dergisi’nin ilk sayılarında da bu çalışmalara devam etmiştir.
3.Rumeli’li /Selanikli / Manastırlı / Edirneli / İmam Seyrânî
Edirneli Seyrâni adına ilk defa Müjgan Cumbur’un “Başakların Sesi,Ankara 1968” adlı eserinde rastlıyoruz.Bu kaynaktan hareketle Hasan Avni Yüksel’in “Develi’li Âşık Seyrânî ve Şiirleri,Ankara 1985, adlı Yüksek Lisans çalışmasında bu konuda şöyle der:Türk Halk edebiyatında günümüze kadar Seyrânî isim veya mahlasını kullanan üç şaire rastlıyoruz:Bunlardan birincisi Rumeli’li Seyrânî’dir.Şairin Edirne’li olduğu sanılıyor.19.Yüzyılda İstanbul’da “İmam Seyrânî diye de anılan ve âşık kahvelerinde ,padişah huzurunda atışmalarda bulunduğu bilinen şairin hayatı ve eserleri hakkında fazla bir bilgimiz yoktur”
Bir Bektaşi büyüğü olan Doç.Dr.Bedri Noyan da Bektaşilik ve Alevilik,4.C.,Ankara 2001 adlı altı ciltlik çalışmasında bir de Seyrânî-i Manastırî’den bahsetmektedir ki böylece aynı şahıs bir başka sıfatla karşımıza çıkmaktadır.Araştırmacı yazar Rasim Deniz de bir yazısında..(R.Deniz, Develi’li Âşık Seyrânî ‘ye Dair Bazı Notlar,Alkış,10 (58) 7-8 /2011,7-9) beş sıfatla anılan bu aşığımızı hangi kaynağa dayanarak söylemektedir, bilemiyoruz:Fakat şöyle demektedir:“Edirne’li Seyrânî ile İsparta’lı Seyrânî’yi bir sayarsak…” demek suretiyle bu şahısların yaygın şöhreti olan İsparta’lı Seyrânî’nin buralarda gezerken aldığı sıfatlar olduğunu biraz da muğlak belirtmektedir.
Devamı yazısında  bu konunun daha epey araştırılması gerektiğini belirtmektedir. İşin enteresan tarafı bu şairimize dair elimizde hiçbir şiir örneğinin olmamasıdır. İşin ilginç yanı Trakya bölgesi’nden derlenen nefesler içerisinde dikkatimizi çeken nefesler hep bizim Seyrânî’ye ait yaygın besteli nefeslerdir.
3.İstanbullu /  İmam Seyrânî
Yukarda adını anmıştık.Daha önce bir yazımda da belirtmiştik bu kişinin yukarıdaki şahıslarla bir ilgisi yoktur.Bu, bizim Seyrânî’nin İstanbul’da bir taraftan medrese öğrenimi görürken bir taraftan da bir mescitte imamlık yaparken aldığı bir sıfatlar olmalıdır.
4.Konya’lı  Seyrânî
Bu isme  ilk defa Faruk Sümer Bey’in 1945-46 yıllarında çıkan bir Konya dergisinde çıkan kısa bir yazısında rastlamıştık. Verdiği bilgiye göre kendisi bir ayakkabı tamircisidir. Kimliği hakkında başka da bir bilgiye rastlanmaktadır.” Destgirlik ummam..”diye başlayan koşmayı da örnek vermektedir ki bu şiir ta 1925 yılında Hazım Ulusoy Sânihat-ı Seyrânî adlı eserinde yayınlanmıştır.
Bu yazı ya yazar tarafından Seyrânî’yi Konya’lı yapma arzusundan veya bir bilgi yanlışlığından yazılmıştır.   
5.Seyrânî
Bizim Seyrânî hakkında doktora yapan  Arş. Gör. Betül Aydoğdu çalışmaları sırsında Develi’de tanınmış bir aile içerinden de Seyrânî adlı bir başka âşıktan bahsetmişti.Araştırmacının çalışmasını henüz görmediğimiz için şimdilik bir bilgi olarak vermekteyiz.
Bu kadar Seyrânî’yi nasıl ayırt edeceğiz.? Bizim Seyrânî uzun zaman Balkanlarda süvari olarak askerlik yapmıştır.

Bunun ip uçlarını bir yeni bulunan koşmasında vermektedir. Öyle zannediyoruz bize göre İsparta’lı Seyrânî dışında; diğerlerinin hepsi bizim Seyrânî’nin Balkanlardaki yaygın şöhreti dolayısıyla verilen değişik sıfatlardır.
Konyalı Seyrânî ise bir bilgi yanılmasından öte değildir.
O halde  XIX. Asırda  Develi’li ve İsparta’lı Seyrânî olmak üzere iki Seyrânî mevcuttur. Diğerleri değişik coğrafyalarda bizim Seyrânî’nin değişik sıfatlarıdır. Develi’deki 2.Seyrânî hakkında şimdilik bir şey söylemek için vakit erkendir.
Bizim Seyrânî’nin yaygın şöhreti bu seminer ve şenliklerle artan bir üne kavuşunca  günümüzde de iki Seyrânî’yi görmekteyiz. Bunlardan birincisi Âşık Müslüm Kumru’dur.Mahlâsı ise Seyrânî’dir.Kendisi Erzincan Günbağı Köyü’nde 1938 yılında doğmuştur.Kendisi çobandır.Saz çalıp söylemektedir.Daha çok şiirlerinde  dini-tasavvufi ve sevgi konularını işlemektedir. Bir dörtlüğü şöyledir:
Ben Müslim Seyrânî amacım böyle
Aşk ile şevk ile bir çalış öyle
Sen de bunu öğren herkese söyle
Doğru çalış ,helal kazan, rahat ye
Günümüz aşıklarından ve Seyrânî mahlasını alan  ikinci kişi Seyrânî Embiyaoğlu’dur.1959 yılında Kayseri’de doğmuştur.Mahlası ise: Seyrânî Sükut’tur Saz çalmaktadır.Şiirleri bir kitapta toplanmamıştır.
Görüldüğü gibi bizim Seyrânî yeni bulunan ve sekiz yüze yaklaşan şiirleri ile Halk edebiyatçılarımızı daha uzun zaman meşgul edecek ve böylece yeni bilgiler ve yorumlarla âşığımız Türk edebiyatındaki gerçek yerini alacaktır.
Diğer Seyrânîler ise samimi araştırmacıları bir hayli meşgul edeceğe benzemektedir. Elbette bundan da kazançlı çıkacak olan bizim Seyrânî ve dolayısıyla edebiyatımız olacaktır.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
2.366 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

6+3 = ?