logo

Develi’de Tarikatlar, Tekkeler ve Şairler

Develi Obası, tahminen 1067 yıllarında bu bölgeye gelmiş ve Yukarı Develi’ye yerleşmişlerdir.Yerleştikleri bu yere de obalarının adını vermişlerdir.Buraya yerleştikleri zaman burada Rumlar, Everek’de de da çok az Süryaniler ve Ermeniler mevcuttu.Türkler buraya geldikten kısa süre sonra Rumların büyük bir kısmı Bizanslılar tarafından İstanbul’a ve Rumeli taraflarına göçürüldüler.Geride kalanlar da Reşadiye mahallesine yerleştiler ve buraya da Ayakostan adını verdiler.
Hıristiyanlık Anadolu’ya IV. Yüzyılda girmeye başlamıştır. C.Kebir Mahallesi’nde yıkılan evler arasında büyük bir kilise sütun kaidesini görmüştüm. Bugün Yukarı Develi’de Hıristiyanlık adına dinî bir yapı yoktur. Ayakostan’da, Everek’te ve İlbe’de değişik mezheplere göre kiliseler vardı. Hıristiyanlığın erken dönemlerinde Haç Dağı eteklerinde de oyma küçük kiliseler mevcuttu.
Develi’nin bilinmeyen bir tarihi de inanç tarihidir. Müslüman Türk aşiretleri Anadolu’ya gelirken beyleri yanında alp-eren adını verdiğimiz din bilgelerini, ak sakallarını da beraberinde getirmişlerdir. Müslüman Türklerin buraya yerleşmelerinden aşağı yukarı, Devle Ali Bey türbesi dışında, dinî hayatları hakkında 100-125 yıllık bir sükut devresi vardır. Ancak bugün mezar taşı yaygın adıyla Hızır İlyas Türbesi içerisinde bulunan Harzemli Mahmut oğlu İmameddin Muhammed (?-1252) ile Develi’de tasavvuf hayatının yaygınlaştığını görüyoruz.Türbe kapısı üzerinde son derece anlamlı olan ve Arapça yazılı:
Kabir herkesin gireceği bir evdir


Ölüm de herkesin içeceği bir kadehtir.
beyiti bulunan Rufai Şeyhi Seyyid Şerif (?-1296 ) de bir iddia olsa da, bu zatın mürididir. Demek ki Develi’de bilinen en eski tarikat Rufaî tarikatıdır. Hatta Havadan Köyü’nde Şeyh İbrahim Türbesi’nde yatan Aksaraylı Azizoğlu Şemseddin Mahmut (?-1324) da bir rufaidir. Genelde bir esnaf teşkilatı olan ahiliğe mensup olanlar Rufai tarikatına mensuptur. Ayrıca aynı zamanda bir Ahi olan Şeyh Ümmi de bir Rufai’dir.Yukarı Develi’de Rufai Tekkesi Selçuk İ.Ö.Okulunun yanında bulunan caminin bitişiğinde, tek odalı bir yerdi.Demek ki Develi’de tasavvufun temelleri Selçuklular döneminde atılmıştır.
Göçer ailesinden Nasrullah’ın eşi Siva Sitti Hatun adına 1282 ‘de yaptırdığı camii de sanat tarihimizin şaheser bir dinî kurumudur.Bu dönemde yapılan eserlerde süsleme olarak, Siva Sitti Camii’nde Tevbe Suresi /18.,Al-i İmran Suresi /18-19., Hac Suresi /77., Enbiya Suresi /107., Kalem Suresi / 4.ayetler; Şeyh İmadeddin Muhammet Türbesi’nde el-Zariyat Suresi / 56.ve Esmaü’l-Hüsna  kullanılmıştır.  
Develi 1474 yılında, Fatih Sultan döneminde Osmanlılara katıldı.İşte bu asırdan sonra kimlikleri hala çözülemeyen Ayvazhacı’da Evliya, Ebçe’de Ebce Sultan, Kabaklı’da Şeyh Kabaklı, , Kızık’da Abdal İlyas Sindelhöyük’de Nebi Baba gibi gönül erlerini, adlarına kurulan vakfiyelerden öğreniyoruz.
Develi’de bilinen ikinci tarikat Bektaşilik’dir. Hoca Hünkar Hacı Bektaşi’ye bağlı iki gönül eri vardır. Bunlardan biri Havadan Köyü’ndeki Ağaçeri Aşiretine mensup Şeyh İbrahim, ikincisi de Sindelhöyük’deki Nebi Baba’dır.(XVI.Asır). Ne acı ki bazı vakfiyelerden elde edilen bilgilerin dışında kişilikleri hakında doyurucu bilgilere ulaşamıyoruz.
Yukarı Develi’den Everek kısmına göçler XVI..Yüzyılda başlar.XVIII.Yüzyılda yoğunlaşmaya başlar ki, burada ikinci Camii-i Kebir Zileli Bay Ali ve eşi tarafından 1727 tarihinde yaptırılır.Fakat, bu sosyal ve dini hayatımızda gelişmeler olurken tasavvuf dünyası XIX.Yüzyıla kadar durgunluk gösterir.Ancak bu asırda, Develi’de, XIII.Yüzyıldaki gibi kültürel yoğunluk görülmeye başlar.Yukarı Develi sosyal ve siyasi hayat bakımından durgunlaşırken Everek’te hayat hareketlenmeye başlar. İşte meşhur Kadiri Şeyhlerinden  Borlu Kuddûsi Baba’nın etkisi görülmeye başlar.Böylece Develi’de görülen üçüncü tarikat Kadirilik’dir.Bugün de Develi’de yaygın tarikatlardan biridir.Bu tarikatın Develi’de yaygınlaşmasında kadirî halifelerinden olan  Âşık Seyrânî’nin de büyük rolü olmalıdır.O yıllarda Madazılı Âşık Derviş Osman, müftü Ebiloğlu İsmail gibi şahsiyetler Seyrânî’nin müridirler.Seyrânî’nin:
Bir üstada olsam çırak
Bir olurdu yakın ırak
Çığlığı bu coşkunluğun ifadesidir.Yine ünlü İslam Tarihi yazarımız Mustafa Asım Köksal da Kuddusi Baba’ya bağlı bir kadiri şeyhi idi.
Everek’de bu tarikatın mekanı Abdulbaki Camiidir.Zira bu cami duvarına  zaptedilmişm bir taş üzerindeki: Tarikat-ı Aliye-i Kadiriye yazısı da tezimizi güçlendirmektedir.Ancak bu kitabe asıl yerinden sökülmüş ve bugün bir vakfa ait öğrenci  yurdunun içerisine yerleştirilmiştir.
Bu köklü tarikatlar yanında Taşlık Mezarlığı’nda rastladığım bir Mevlevi mezarı da Develi’de Mevlevî muhiplerinin bulunduğunu gösteriyor. Yine Everek Ulu Camii’nde incelemelerde bulunduğum sırada bir küçük çerçeve içerisinde ve üzeri yaldızlanmış Hz.Peygamberimizi öven şu şiiri görmüştüm:
Nâr-ı hasret yaktı bağrımı ey hâbîb-i kibriya
Kalmadı bende tahammül canım sana olsun feda

Hicr-i sûzânınla hâlim pek harab oldu benim
Çâre-saz ol derdime çâre sendendir bana

Hasta-ı hicrân-ı âşkım geldim bugün divânına
Ey şefîü’l müznibin beklerim senden şifâ

Ben garibim yok penâhım gayrı kime yalvarayım
El açup geldim sana etme mahzûn kıl ‘îta

Rû siyâhım tâ ezelden cürmümün pâyânı yok
Merhem – i şefkat senindir ey Resûl-i müçteba

Yâ Resûlullah kerem kıl bu firâkı mücrime
Ravza-i pâkine geldi hicrânla ağlar sana
Bu na’tın arkasında Celveti tarikatına mensup biri tarafından,1843 tarihinde camiye hediye edildiğini belirten bir not vardı. Zannediyorum ki Mevlevilik ve Celvetilik Develi’ye İstanbul ile yakın bağlantısı olan kişiler arasında olmalıdır.
Develi’de yaygın tarikatların başında Nakşilik gelir.Bunlardan bir kısmı Topbaşlara,bir kısmı Adıyaman’daki Şeyh Muhammed Raşit Efendi’ye, bir kısmı da Yahyalı’da Hacı Hasan Efendi’ye bağlıdırlar.
Görülüyor ki  Develi’de Rufailik, Kadirilik, Bektaşilik, Nakşîlik, Mevlevilik ve Celvetilik tarikatları etkili olmuştur.Ancak bunlar içerisinde günümüzde Kadirilik ve Nakşilik etkindir.Tekkeler içerisinde Yukarı Develi’de, bugün bir ev olarak kullanılan Abut Tekkesi hakkında ne yazık ki sağlam bir bilgimiz yoktur.
Develi tasavvuf dünyasının edebiyatımıza yansımaları genelde Seyrani ile Madazılı Derviş Osman’ın şiirlerinde görülür.
Sonuç olarak Develi Tasavvuf Dünyası hakkında kısa bir deneme olan bu yazımızda gösteriyor ki bu sahada daha çok bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Umulur ki kişiler bu konudaki bilgilerini yazarlar veya bizimle paylaşırlarsa elbette memnun olacağız.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
3.264 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

10+8 = ?