Son Dakika
Sinemalar ve filmler ister olumlu,ister olumsuz mesajlar versinler, dünyaya açılan kapılardır. Özellikle bizim gibi kapalı toplum insanları bilinmeyen yerleri, ülkeleri ve insanları önce hep sinema ile öğrenmişlerdir.Sinema insanımıza oturma kültürünü,dinleme ve izleme terbiyesini,bilgilenmeyi ve öğrenmeyi,karşılaştırma yapmayı öğreten güzel sanatların yedinci koludur.Bu bakımlardan önemlidir.
İlk film 1894 yılından itibaren üretilmeye başladı.Türkiye’ye Enver Paşa zamanında geldiğini ve hatta Enver Paşa’nın bir belgeselinin çekildiğini gazetelerden okumuştum.İlk sesli sinema ise ülkemizde 1931 yılında çevrilen İstanbul Sokakları adlı çalışmadır ki bu filmin Paris’te çekildiğini ve baş rolde de Semiha Berksoy’un oynadığını kaynaklardan öğreniyoruz
Develi’de ilk sinema salonu Halkevi salonudur. 1936’larda Develi Halkevi açıldığına göre bu yıllarda Develi sinema ile tanışmış olmalıdır.Daha sonra Körün Kahve-hânesi adıyla anılan bugün ise bir bankaya hizmet veren mekandır.Gündüzleri kahve-hâne, akşamları ise film oynatılırdı. Burası uzun zaman bu konuda hizmet verdi. Zamanın Develi seçkinlerinin ve sanat tutkunlarının vaz geçilmez mekânı olmuştur. Yazları ise Belediye Parkı’nda açılan Yazlık Sinema da uzun süre hizmet vermiştir.Tahta sandalyeler rağbette idi.Zira genelde, seyirciler iki kalın taşın üzerine atılan kalın kütükler ve kalaslar üzerine otururlardı.
Burada filmler gösterilirken 1961’lerde Elektrik Dairesi olarak kullanılan mekân 1960 ihtilalinden sonra, bir restoreden geçirilerek , koltuklu, Seyrani Sineması olarak hizmet verdi. İlk gösterime giren film ,meşhur : “ Kuvay Köprüsü” idi.Bu salondan sonra Dandik ailesi “Saray Sineması” adıyla bir salon açtılar. Tahta sandalyeli güzel bir salondu. Bu salonlardan sonra eski Jandarma karakolu yanında yine adı,yanılmıyorsam Saray olan bir sinema salonu daha açılmıştı..
Önce Halkevi kapatıldı.Sonra Körün Kahvehânesi yıkıldı, yerini bir bankaya bıraktı . Seyrânî Sineması ekmek fabrikası oldu, daha sonra o güzelim bina da yıkıldı, yok oldu.Develi Lisesi Pansiyonunun salonu iç restorasyonla,1960’da yok edildi. Saray Sineması kapandı. O günlerin hatıralarını saklayan ve ayakta atıl olarak duran tek mekân Saray Sineması’dır. Herhalde çeyrek asırdır Develi’de sinema salonu yoktur.Bugün Erciyes Üniversitesi’nin bazı fakülte ve yüksek okullarının açılması okumaya gelen öğrenciler için en elzem mekanlardan biri olan sinema salonunun yokluğu hâlâ Develi için ciddi bir eksikliktir.
İlk filmin 1932’lerde geldiği söylenir.İlk gösterime giren film ise ; Münir Nurettin Selçuk ‘un Aşığa Bağdat Sorulmaz, filmidir. Şayet bu tarih doğruysa o zamanın belediye başkanı Abdulhadi Erdoğan’ın gayretiyle seyyar bir makine ile oynatılmış olmalıdır.
Bir film bir hafta süreyle oynardı. Film seyredilirken beyaz leblebi ve bir de Develi’de üretilen Aksu Gazozu lüks bir izleyici olduğunuzun belirtisiydi. O yıllardan beri kadın, erkek, aile karışık otururdu Matinelerde balkonlarda hanımlar, alt salonda ise erkekler otururdu. Akşamları ise aileler balkonda, bekarlar alt taraflarda otururdu. Kovboy filmlerinin revaçta olduğu dönemler. Yazlık Sinemasının meşhur yiyeceği ise şemşamer / ayçiçeği idi. Bir taraftan film seyredeceksin, bir taraftan da şemşamer çiteceksin. Çıt! Çıt! Çıt…Seslerini şimdi özlüyorum. Hele bir de filmin gerilimine göre bu Çıt! Çıt! Çıt ! seslerinin artması ve azalması da ayrı bir özellikti..Bir de filmin en heyecanlı yerinde, iki de bir zırt pırt kopan filmler yok mu ?Aman Allahım…Salon inlerdi : Makinist ! Uyuyor musun ? Gözünün önüne baksana ! Tabii okkalı sinkafları burada saymıyorum. Bunları duyan makinist bir de seyirciyi hiçe sayarak sözlü gelecek filmlerin reklamını yapmaz mı veya filmi yapıştırmak için Yıldız Tezcan’dan 45 devirli “Ağla gözlerim” türküsü veya Neşe Can’dan “İçin için yanıyor yanıyor bu gönlüm” adlı şarkı plaklarından birini koymaz mı? Seyirciyi çıldırtmaya yeterdi. Filmin en heyecanlı yerinde film kopmuş, üstüne üstlük hele filmin baş oyuncusunun kötü karakterleri canlandıran aktörlere attığı dayak sahneleri :Vur lan !..Vur !.Aslan lan..Amma okkalı yumruk atar ha…gibi seyirci heyecanları yarım kalınca sinema yıkılırdı.
Ben sinemaya ilk defa,babamın Madazı’lı bir asker arkadaşının zorlaması ile Kadri Bey’in işlettiği sinemaya gitmiştim.Yıl 1955-56 olabilir.Film bir Amerikan yapımıydı: yanılmıyorsam adı: “Samson İle Dalila”’ydı.Daha sonra “Süleymen İle Saba Melikesi Belkıs” adlı Yul Breyner’in başrol oynadığı bir filmdi.Her ikisi de mitolojik,dini filmlerdi.Daha sonra Herkül, Masis gibi konusunu Yunan mitolojisinden alan filmler,daha sonra da kovboy filmleri birbirini izledi.Dünya çapındaki aktör ve artistleri bu sayede öğrendik: Jon Vayn, Ricırt Vitmark, Rabıt Taylor, Körk Daklıs, Elizabet Taylor vb.
Türk Sinemasında 1950’lerden sonra parlayan Ayhan Işık, Kenan Pars,Turhan Feyzioğlu, Muzaffer Tema,Fikret Hakan,Suphi Kaner, Muhterem Nur,S ezer Sezin, Neriman Köksal,Gülistan Güzey, Belgin Doruk, Evrim Fer, Pervin Par,Pola Moralli 1960’lardan sonra Göksel Arsoy, Orhan Günşıray,Eşref Kolçak, Ekrem Bora, Ahmet Mekin, Sadri Alışık,Öztürk Serengil,Türkan Şoray, Fatma Girik,Filiz Akın en dikkat çeken sanatçılardı.Kötü ve baştan çıkarıcı karakterlerin başında:Ahmet Tarık Tekçe vardı.Genç yaşta ölümü büyük bir kayıptı.Hüseyin Baradan, Danyal Topatan, Erol Taş, Ulvi Uraz,Turgut Özatay,Hayati Hamzaoğlu, Aliye Rona, Mualla Kaynak,Mine Soley, Suzan Avcı, Aysel Tanju da nice değerlerimiz içerisinden unutulmazlar içerisindeydi.
Bu siyah beyaz filmler ne samimi filmlerdi.Rahat bir anlatımı vardı.Hele seslendirmede tiyatro sanatçıları Türkçe’yi ne güzel kullanırlardı.
Develi’de ilk renkli ve sinemaskop film başrolünü Vilyam Holden’in oynadığı “Kuvay Köprüsü”dür. Seyrani Sineması bu filmle açılmıştı.Herhalde 1960-61 olabilir.Seyrânî Sineması Develi kültür hayatında önemli bir yeri vardı. Balkonlu bir sinemaydı. Moderndi .Sadece sinema olarak değil ayrıca birçok kültürel faaliyetlere de mekan olmuştu.C.Fehmi Başkurt’un Küçük Şehir adlı oyununu burada lise öğrencileri olarak sahnelemiştik.Ne güzel münazaralar yapmıştık.
Bu sinemanın müdavimlerinden biri de Mustafa Toksoy ile Şefik Hepgül’dü.Bir ara burayı Kasap Naci Kulak işletmişti.Filmin tam orta ve en heyacanlı yerinde.Şefik’ten bir muzip nara gelmez mi: Nacağğğğğğ.Kontrolünü kaybeden Naci amca olanca hışmıyla, koltukların arasından geçerek,bu alaycı ifadeyi kullanan kişiyi aramaz mı? Kim o sı…a. Bizimki sanki narayı kaldıran kendisi değilmiş gibi,oradan atılır:Lütfen arkadaşlar, sessizliği bozmayalım! Naci amca burnundan soluyarak salondan uzaklaşır uzaklaşmaz, bu sefer de bizim Mustafa Toksoy’dan karanlıklar içerisinden salonu çınlatan bir kahkaha gelmez mi?.Sanki o kahkahayı atan kendisi değilmiş gibi; hınzır çabucak ciddileşir.Etraftan bakanlara da:Ayıp be!.Daha bir film seyretmesini bilmiyorsunuz.demez mi? Güler misiniz,ağlar mısınız? Ahh.Ah.Naci amca bu bizimkilerden neler çekmedi ki.
Develi’nin huzur dolu gecelerinde; bazı aileler damlarda otururlar,gaz ocaklarında demledikleri çaylarını geç vakitlere kadar, sessizce yudumlarlardı. Film bitince seyirciler evlerine dönerlerdi. Buna sinema dağıldı, denirdi.Sinema dağılımı bir vakit ayarıydı.Bu damda oturanlara:Kalkın ve yatın anlamına gelirdi.
Sinema hayatı bir bakıma bazı insanların aile büyüklerine karşı bir kaçamak bahanesiydi de.Bir gün Aşağı Everek’teki çarşıya erkenden gitmem gerekti.Esnaf ağabeyler dükkanlarının kepenklerini veya carcurlarını yeni açıyorlar.Açanlar da dükkanlarının önünü sulamışlar,temizliyorlar.Bir ağabey çarşının diğer ucundaki küçük kardeşine bağırıyor:İsmail! Bana bir beş lira ver.İsmail :Vallahi abi ,param yok.Bizimki ısrarlı:Ulan, babam sana akşam beş lira verdi ya!.İsmail sakin:Valla ona gaz aldım.Bizimkinin pes etmeye niyeti yok,akıl veriyor:Ulan, beş liraya gaz alınır mı?İki buçuk liralık gaz alacaksın,iki buçuk lirayı cebe atacaksın.! Esnafların şaşkın bakışları arasında İsmail’in gözleri parlıyor:Valla ben de öyle yaptım,abi.Bizimki hışımla atılıyor:Ver ulan iki buçuk lirayı.İsmail’in pes etmeye hiç niyeti yok:Veremem abi.Çünkü akşam bir arkadaşımla sinemaya gittik.Etti yüz kuruş.Birer paket beyaz leblebi ile gazoz aldık.etti yüz kuruş.Yani iki lirası gitti.Bizimki köpürüyor:Ulan yeter,oğlum elli kuruşu ver bari.İsmail sakin:Ona da bir Yenice sigarası aldım.Şimdi anladınız değil mi, bahane çeşitlerini ve tilki kurnazlıklarını…
Bugün her evin baş misafiri TV kanalları.Dizi dizi filmler.Bizim kuşak şimdi de bu TV dizilerinden usandı.Bazı cemaat evlerinde de yasak.Çocuklar da kaçak göçek başka evlerde seyretmeye gidiyorlar.!Doğrusu tam bir tezat.Geçenlerde bir sinemaya gittim de doğrusu sinemayı özlemişim.Develi’de de gerçekten bir sinema salonuna ihtiyaç yok mudur?.
BENZER HABERLER