Son Dakika
Dünya mutfağının vazgeçilmez meyve ve içeceklerinden biri de üzüm ve üzümden elde edilen yiyecek ve içecek maddeleridir. Elbette bu içeceklerin başında her coğrafyada farklı türleri olan üzümlerden elde edilen şaraplar ve sirkelerdır.
Develi de bağcılık ve farklı üzüm çeşitleriyle eski bir yerleşim yeri olması sebebiyle bu konuda yerini almıştır.Hele şimdilerde de bağ bozumuna yaklaşıldığı bir dönemde konunun önemi daha da artmaktadır.
Üzüm (Vitis vinifera L.) yeryüzünde kültürü yapılan en eski meyve türlerinden birisidir. Tarihçesi M.Ö. 5000 yılına kadar dayanır. Anavatanı Anadolu’yu da içine alan Küçük Asya ve Kafkasya’yı da kapsayan bölgedir. Diğer meyvelerle kıyaslandığında en fazla çeşide sahip olan türlerden biri olan üzümümün 15.000’nin üzerinde çeşidi bulunduğu tahmin edilmektedir. Anavatanı Anadolu olan çeşitler 1200’ün üzerindedir. Bu çeşitlerden oluşturulmuş Milli Koleksiyon Bağı Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nde bulunmaktadır.
Anadolu’da üzüm kültürü Hititlerden beri bilinmektedir.Üzüm daha sonra Frigler, Persler ve Helenistik dönemde de yetiştirilmiştir.Öyle zannediyorum ki mesela hevenk üzümü Persler,orun üzümü Helenler zamanından gelmiş olabilir !
Develi’de bugüne kadar tespit edilen üzüm türleri şunlardır:
SOFRALIK ÜZÜM ÇEŞİTLERİ (Vitis vinifera L.)
Gül üzümü / Gelin yanağı
Karaburcu
Parmak üzümü
Razaki
Orun
ŞARAPLIK ÜZÜM ÇEŞİTLERİ
Ak dimrit
Buludu hevenk
İstanbul
Hasır üzümü
Kara dimrit
KURUTMALIK ÜZÜM IÇEŞİTLERİ
Ak dimrit
Kara dimrit
Karalık
KIŞLIK
Ak hevenk
Kara hevenk
Buludu hevenk
çeşitleridir.
Bu güne kadar elimizde maalesef Anadolu’nun değişik yerlerinde yetişen üzüm çeşitlerinin bir haritası, varsa Latince adlarıyla isimlerini gösteren listeler ile bu benzer üzümlerin farklı adlarla anılan isimlerini gösteren mukayeseli bir listemiz de olmadığı için Develi üzümlerinin yaygınlık alanlarını bilimsel olarak bilmiyoruz. Ancak Develi’de tespit edilen on üç çeşit üzüm
içerisinde karaburcu ile orun üzüm çeşitlerinin aksi iddia edilinceye kadar Develi coğrafyasına has üzümler olduğunu söyleyebiliriz.
Develi’de bağ yerleri şunlardır: Ak yer, Argıncık, Babıyan, Bileç, Çakıl Arası, Develi Dağı, Elbiz, Everek Kör kuyu, Fenese Kör Kuyu, Gölemen ,Köşk Pınar, Sona, Tekke Fıdın, Yazı Bağları vs.dir.
Bu bağlar öncelikli olarak ceviz, suya sahip olma olmama durumuna göre iğde,ayva ve özellikle kaysı, erik ve elma, armut ağaçlarıyla da zenginleştirilmişlerdir.
Zaman durmuyor. Coğrafya durmadan kendini yeniliyor. Geçmiş dönemlerde yanlış imar uygulamaları sebebiyle bugün Argıncık, Babıyan, Everek Körkuyu, Elbiz, Gölemen bağlarından bahsetmek mümkün değildir.XVI.Asırda yapılan bir araştırmada Develi’de verilen vergi”öşr-i ceviz /ceviz vergisi” idi. Bu bağ yerlerinin ortadan kalkması ile beraber çocukluğumuzda başakladığımız cevizlerin çoğu yerine yeller esmektedir.Bugün Develi’de kaç ceviz ağacı kalmıştır,bilen varsa bize bildirsin lütfen.
Üzüm yetiştiriciliği artık Türkiye’de ulaşım ve bilgi edinme kolaylığı ile geleneksel bir yapıdan tür artırma, dikme teknikleri ve bakım bakımından bilimsel bir yola girmiştir. İnanıyorum ki elimde bilimsel ve resmi veriler olmadığı için cesur yazamıyorum, bu gelişmelerden nasibini almaktadır. Her ne kadar hayvancılık ön plana çıksa da…
Sofralık üzümler dışında üzümden elde edilen yiyecekler: Pekmez, köfter, cevizli sucuk, peksimet, içeceklerden de sirke, şarap bir zamanlar çok meşhurdu. Şarap üretmede özellikle Ermeni esnaflar meşhurdu. Develi düğünlerinde gençler odasının eğlencelik en meşhur içkileri bu Ermeniler elinden çıkan şaraplardı. Halkalı şeker, Kara üzüm habbesi, Antalya’nın mor üzümü türküleri boşuna söylenmemiştir. Hele Kayseri ‘nin merkez türkülerinden Erkilet güzeli, Gesi bağları türküleri bağ ve bağcılı kültürünün kökleri hakkında bizi derinlere götüren “Türk’ün romanlarıdır.”
Bağları görme ve gördürme ayrı bir olay, verime dönüştürme ayrı bir olay.Hele Develi yerlilerinin çoğu Ankara ve İstanbul’da…Ya Ekim ve kasım aylarında ceviz, beyaz fasulye,erişte,kesme makarna,peynir vs. yanında en önemli yiyecek ise üzümden elde edilen yiyecekler eskiden kamyonlarla,şimdilerde ise taksilerin arkasında “memleketin yiyeceği bir başka !” havasında, Ankara başta olmak üzere İstanbul ve Türkiye’de Develilerin yoğun olduğu şehirlere taşınmaktadırlar. Eh olanın da hani kötüsü olmaz ,değil mi?
Develi’de geleneksel törenlerden biri de sergilikti. Çeşitli yazılarımda sergilik ve bu törenin milli yemeği menteş ile yine tören için yapılan cirit oyunu hakkında hatıralara dayanarak bilgi vermiştim.
Tekrara düşmek de istemiyorum. Artık değişen damak zevklerimiz içinde pekmezden elde edilen türlerin yeri nedir? Doğrusu eskilere göre, olumlu cevap veremeyeceğim.
Develi’de yapılan bilimsel toplantılardan bazıların bizzat katılmıştık. Gördük ki Develi’de kalkınma önceliği hayvancılık üzerine…Halbuki bağcılık ta verim esas alınsa ciddi bir ekonomik gelir edilecektir.
İşte burada da artık Ziraat Fakültesi uzayan çeşitli polemikleri bir yana bıraksa da bu işlerde öncü olsa.Daha biz Develi’de mevsimlere göre kaç bitki yetişmektedir,bunu bilmiyoruz!.Fakültemiz için bunlar önemli birer araştırma konusu yapılamaz mı?
İkincisi Tarım İl Müdürlüğümüz değişik sivil kuruluşlarla üzüm yetiştiriciliğini değişik pekmez üreticiliğini teşvik edici, İncesu örneğinde olduğu gibi TV ve basın gücünü arkasına alarak yüksek tanıtımlı etkinlikler yapılamaz mı?
Yapılacak çok iş var dostlar,çok !Samimi muhataplar,ben bu işe gönül verdim diyen yürekli resmi ve sivil insanlar aranıyor.
BENZER HABERLER