logo

DEVELİ CEVİZ/KOZ AĞAÇLARI

Cevizin Tarihçesi
Anadolu’da yetişen bitkiler hakkında ne coğrafi birer harita,ne de her bir bitki ve türleri hakkında detaylı bilgilere sahip değiliz.
Nitekim  bir zamanlar Türkiye’nin ihraç maddelerinin başında gelen Ceviz de bunlardan biridir. İnternetten elde ettiğimiz bilgilere göre Ceviz (Juglans regia L.), botanikte Dicotiledoneae sınıfı Juglandales takımı, Juglandaceae familyası ve Juglans cinsinde yer alır.
Juglans cinsi içerisinde günümüzde özellikleri belirlenen 18 türden en önemlisi ve üstün meyve kalitesi ile ceviz denildiğinde ilk akla gelen, “Anadolu cevizi”, “İran cevizi” ve “İngiliz cevizi” olarak da adlandırılan J. regia’ dır.
Yabani formdaki ceviz türleri dünyanın birçok yerinde yayılma alanı bulmuştur. Ancak, cevizin anavatanı, bazılarına göre İran’ın Ghilan bölgesi, bazılarına göre ise Çin’dir. Bunlara karşılık daha büyük bir çoğunluk ise cevizin anavatanı olarak çok daha geniş bir alanı göstermektedirler.
Bunu savunan gruba göre ceviz Karpat dağlarından Türkiye, Irak, İran, Afganistan, Güney Rusya, Hindistan, Mançurya ve Kore’ ye kadar uzanan geniş bir bölgenin doğal bitkisidir. Kökeni itibariyle dünyada büyük bir doğal yayılma alanına sahip olan Anadolu cevizi (Juglans regia L.) çeşitli göçler ve ticaret kervanları vasıtasıyla doğal yayılma alanı dışına da götürülmüş olup, bugün tropik bölgeler dışında hemen hemen dünyanın her yerinde yetiştiriciliği yapılan bir meyve türü durumundadır. Yakın bir geçmişe kadar ceviz yetiştiriciliğinde söz sahibi olarak Türkiye gelmekte, bunu Yunanistan, İtalya, Fransa gibi ülkeler takip etmekteydi Fakat ceviz yetiştiriciliğine 1867’de cevizle başlayan ABD, bütün bu ülkeleri geride bırakarak ceviz yetiştiriciliğinde ve dış satımında en önemli ülke konumuna gelmiştir. Meyvecilik kültürü oldukça eski tarihlere uzanan Anadolu, birçok meyve türünde olduğu gibi cevizin de anavatan bölgeleri arasında yer almıştır. Anadolu, günümüze kadar yapılan yetiştiricilik sonucunda, sayıları 4.5 milyonu aşan bir ceviz ağacı varlığına sahip olmuştur.

Her yöresi kıymetli ceviz tiplerine sahip olan ülkemizde bu zengin kaynağın başlıca iki önemli avantajı bulunmaktadır. Birincisi, sahip olduğu 5 milyondan fazla ağaçla elde edilen yaklaşık 120 bin tonluk ceviz üretimi, ülkemizi dünya sıralamasında üçüncü sıraya yerleştirmiştir. Fakat üretilen bu miktarın ancak %1- 2’sinin dış satıma gitmesi ve dolayısıyla ülkemizin dünya ceviz dış satım sıralamasında son sıralarda yer alması da olumsuz bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumun tek nedeni üretimimizin standart çeşitlerle değil de tamamen tohumdan yetişen ağaçlarla yapılması ve hiç bir kültürel uygulamanın yapılmamasıdır. Ceviz hem kereste ihtiyacında ve hem de beslenme ve sanayi maddesi olarak kullanılmaktadır.
Cevizin Çeşitleri
Halen ülkemizin en önemli gelir ve vazgeçilmez besin kaynaklarından  biri olan cevizin tespit edebildiğimiz kadarıyla dünyada şu çeşitleri vardır:
1.Adi Ceviz (Türkiye), 2.And Dağları cevizi, 3.Arizona cevizi, 4.Arjantin Cevizi, 5.Brezilya cevizi,6.Hint cevizi,7.Guatemela cevizi,8.Güney Amerika cevizi,9.Jamaika cevizi,10.Kaliforniya cevizi,11.Kara ceviz,12.KuzeyAmerika cevizi,13.Meksika cevizi,14.Nuveo Leon cevizi,15.Peru cevizi,16. Seksiyon ceviz ( Güney Afrika ile Asya),17.Teksas cevizi,18.Venezuela cevizi olmak üzere dünya üzerinde bugüne kadar bu on yedi tür tespit edilmiş ve literatüre girmiştir.  Türkiye’de ise: Aşılı Kaman cevizi (Kaman), Bilecik cevizi, Bitlis Hizan cevizi şu anda ceviz literatürüne girmiş ceviz türleridir. Bunlara Maraş Elbistan cevizi ile KSÜ Ziraat fakültesi’ nce yetiştirilen ve tescili yapılan Maraş-18,Sütyemez-1 ile Kaman-1 cevizlerini de de ilave edebiliriz.
Develi’de ceviz ağaçları
Bağ ve eğlence kültürümüzle ilgili yazılarımızda cevizle ilgili bazı düşüncelerimizi belirtmiştik. Demek ki konuyu biraz daha geniş bir açıdan bakmak gerekecektir. Develi’ye ait resmi tahrir defteri Fatih döneminde tutulmuştur.Fakat bu defter kayıptır.İkincisi ise Sultan Beyazıt zamanında tutulmuştur.
Aynı asıra ikinci defe daha defter tutulmuştur.XVI.Asırda tutulan defterlerdeki öşürlere/vergilere baktığımız zaman en çok vergi unsurlarından biri ceviz vergisidir. Demek ki o yıllarda Develi’de ceviz ağaçları çoktu.
Develi ve coğrafyasını aşağı yukarı 1955 yılından beri tanırım.Ağırlığı  Zekerin deresi yamaçlarındaki her bostanın bir ceviz ağacı vardı. Özellikle İlbe sekilerindeki ceviz ağaçları ve buralarda Develi ekabirlerinin ve yakın zamanların renkli kişileri Cemil Özgen ile Yusuf Dağdelen (Seyrânî Hoca)’ nın ud ve bağlamasını konuşturduğu  mekanlardır.
Dingil’den başlayıp Kalealtı, Derebağ, Topaktaş, Bileç, Gedine bağ ve bostanlarından ta Develi’nin güney tarafının en uç noktadaki Ak Yer bağlarında; Elbiz, Köşk Pınar, Çakılarası, Fıdın, Babıyan bağlarındaa  ceviz ağaçları vaz geçilmez ağaç olarak yetiştirilmiştir. Belde ve köylerimizden ise Yeniköy ile Zile de başı çekmektedir. Özellikle 1880’lerden sonra ve 20.asrın başlarında yapılmaya başlayan bahçeli evlerin vaz geçilmez ağaçlarıydı. Altlarında da su havuzlarıyla.
Develi 1970’lerden sonra hızlı bir göç almaya başladı.
Develi’nin gerçek yerlileri Ankara ve İstanbul’a hızlı bir biçimde göçünce bağ ve bostanlar köylerden göçen insanlarımızın eline çoğu yarıya,kimi satın almak suretiyle mülkler el değiştirmeye başladı.Bu sosyal gelişmelerin yanında Develi nüfusu hızla artınca Keşişin havuzu,Elbiz ve Köşk pınar ve Babıyan çeşmesi’nin suları yetersiz kaldı.
Çoğu cevizler bu kargaşa içerisinde kurudu. Kuruyan ağaçlar kesilmeye başlandı. Kuruyanların yerine yenisi dikilmedi.Develi tarım hayatında cevizcilik geriledi.Bu sefer bu ağaçlar bir zamanlar meşe ağaçlarıyla birlikte korunmaya alındı.Fakat bu tedbirin ciddi bir sonuç verdiğini söyleyemeyiz.Bizim İlbe sekilerindeki bostanımız içinde ulu iki ceviz ağacımız vardı.Bir haber geldi ki “Buraya “İnönü İlkokulu “yapılıyor.Koruma Derneği başkanı zamanın belediye başkanı haber vermeden kestirdi.” Koşarak gittim ki iki güzelim ağaç keşilmiş, yerdeki kesilen ağacın bir kısmı oradaki ev sahipleri tarafından alınmış.Kalanları da bir traktöre vererek evimize getirdik. Sonra biz belediyeyi mahkemeye verdik ve o zamanlar 100 TL para cezası verilerek bize takdim edilmişti.Ne zaman bu okulun yanından geçsem düşünürüm, o ceviz ağaçları  okulun  bahçesinde kalsa daha iyi olmaz mıydı? Sadece Develi değil ülkemiz böyle ucuz politik hesaplardan az mı çekti ? Develi’de ne kadar ve cins ceviz ağacı var mıdır?.Bu konuda bilgim yok.Başakladığımız cevizler içerisinde Derebağ’daki Azmanların, Hacı İshak Kattaş’ın ve Yeşil Banka namıyla anılan Nail Öncü’nün İlbe’deki cevizleri bana diğerlerinden farklı gelirdi.İri ve içleri beyaz olurdu.
Ancak Develi cevizleri arasında sosyal hayatımızda yeri olan ağaçlar vardı ki anmamak konuyu yarım bıraktırır. Mesela bunlardan İlbe sekilerindeki cevizler yanında Köşk Pınar’ı Köşk Pınar yapan havuz kenarında  üçgüllerle bezenmiş çimenlerin kenarında bütün haşmetiyle arkın kenarlarında yer alan ş dört adet  ceviz ağacı vardı.
Daha önce halı ve kilim serilmek suretiyle tutulan yerlere Develi insanı misafirleriyle beraber buraya gelirler cevizlerin gölgesinde yenilir, içilir ve eğlenilirdi.Bu cevizlerin hemen karşısında öğretmen Hasan Suyolcu’ nun elma bahçesi içinde de bir ulu ceviz vardı ki orası da sanki seçkinlerin mekanı idi! Bir dönem Köşk Pınar-Babayan Çeşmesi yol güzergahındaki ceviz ağaçlarının dipleri Ermeni ve Rumların zengin yemek çeşitleri ve takım sazlarıyla beraber demlendikleri mekanlardır.
O günleri yaşayan milli kahramanlarımızdan Osman Coşkun “İkinci Ergenekon” adlı eserinde 1919 yılının buhranlı dönemlerini anlatırken bu konuya da el atar ve    azınlıkların zevkli hayatlarından kesitler verir.
Folklor dünyasında  ceviz.
Daha M.Ö.33 yıllarında ceviz yağı kullanılmaktadır. Yemek yapımında değil aynı zamanda saç ve elbiseleri boyamada da kullanılmıştır. Anadolu’da özellikle kilim ve halı ipliklerinin boyanmasında önemli bir yeri vardır.
Romalılar bir zamanlar düğüne gelen misafirlerin üzerine kötülüğü kovması için ceviz atarlarmış. Orta çağ Avrupa’sında kötülüklerden koruduğuna inanılırmış. Fransız köylüleri eve bereket getirsin diye tavana içi ceviz dolu bir çanta asarlarmış. Gelinler doğacak çocuklarına bol süt olsun diye şehrin en büyük ceviz ağacı etrafında dönerek  dans ederlermiş.
Anadolu’da ise ceviz ve sülüğü halk hekimliğinde kullanılır.
Ceviz aynı zamanda bir çocuk oyunudur.Bir daire çizilir.Ortasına  beş altı ceviz bir çizgi üzerine dizilir.Rakip oyuncu geriden bir iri cevizi bu dizili cevizlerin üzerine atar.Şayet çizgiden birini çıkaramazsa bu sefer aynısını kendi yapar ve  cevizleri dizilen fakat dışarıya çıkarılamayan kişi aynı işi tekrarlar. Buna ceviz oyunu denir.
Bazen bu oyun çocuklar arasında odalarda da oynanır. İşte meşhur “Ceviz oynamaya gelmiş odama” adlı Bünyan türküsü böyle doğmuştur.Bazı atasözleri de vardır: Ay Işığında Ceviz Çırpılmaz gibi.Ayrıca ağacın sağlamlığından dolayı,bir işin kolay olmayacağını belirtmek için “çetin ceviz” deyimi de vardır.Böylesine hem meyvesi ve hem de kerestesi kıymetli olan bir ceviz ağaçlarımız kontrol altına alınmalı ve evvela korunmalı daha sonra da artık Develi cevizleri ıslah edilip markalaşmalıdır.
Develi arazisinin altı su deposudur, ceviz de suyu sever.Islah konusunun vakti geldi de geçmektedir.
Herhalde bu konunun öncüsü de Seyrani Ziraat Fakültesi  olmalıdır.
08.01.2012

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
2.843 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

5+1 = ?