logo

BEZM Ü REZM’DE DEVELİ

Gel gör ki senden özge bu derdin şifası yok

Derdim dahi yoğısa ayşun safâsı yoh

Bâki durur fena dileyen aşk ile veli

Kim fâni olmaz ise bu yolda bekâsı yoh.

 


Bu içli beyitlerin sahibi Türk devlet hayatının ve Türk edebiyatının ünlü şöhretlerinden Kadı Burhaneddin Ahmet’tir.1345 yılında Kayseri’de doğmuştur. Babası Oğuz’ların Salur boyundan Kayseri kadısı Şemseddin Mehmet’tir.

Küçük yaşta annesini kaybeden Kadı Burhaneddin’inin öğrenimiyle babası meşgul olmuştur.Dört yaşında başladığı öğreniminde kısa sürede Arapça ve Farsça’yı öğrendi.Bu sıralarda Kayseri’de çıkan istikrarsızlıklar sebebiyle babasıyla birlikte Şam’a gittiler ama dört ay sonra tekrar döndüler.Baba kadılığa devam ederken K.Burhaneddin bir taraftan tahsiline devam ederken bir taraftan da okçuluğu,bir taraftan da ata binmeyi ve kılıç kullanmayı öğrendi.

14 yaşında iken 1358 yılında önce Mısır’a, daha sonra Şam’a gitti.19 yaşında buradan Hacca gitti. Babasının ölümü üzerine Haleb’e döndü. Bu yıllar üzerinde dört mezhep üzerinde ilmini geliştirdi. Fıkıh, hadis, heyet ve tıp dersleri üzerinde derinleşti.Daha sonra Kayseri’ye döndü ve Eratna oğlu Mehmet Bey tarafından 1365’de Kayseri kadılığına getirildi ve ona damat oldu.Adil davranışlarıyla  halkın sevgisini kazandı.

Bu sırada Kayseri’ye Karamanoğulları ile Moğol artıklarının saldırıları karşısında şehrin savunmasında büyük başarı gösterdi.1378’de vezirliğe,1381’de de naipliğe getirildi. Halkın ve önemli şahsiyetlerin takdiri kazandı. Küçük yaştaki Mehmet Bey tahtta bulunmasına rağmen hükümdarlığını ilan etti ve Türk tarihindeki “Kadı Burhaneddin Devleti” ni kurdu. Kendisine isyan eden Mehmet Bey yanlısı emirlerle, komşu beyliklerle çarpıştı. Akkoyunlu Kara Yölük Osman Bey tarafından 1398’de öldürüldü.

K.Burhaneddin bir taraftan gerçekten çok iyi yetişmiş,devrin önemli dillerinden Arapça ve Farsça’yı çok iyi öğrenmiş bir din alimi ve yüksek bir şair.;diğer yönden de çok cesur,hareketli ve büyük bir devlet adamıdır.Yazma divanının tek nüshası İngiltere’dedir.

XIV.yüzyılda Anadolu Türk tarihinin önemli kaynaklarından birisi olan ,eğlence ve savaş manasına gelen  Bezm ü Rezm ,Aziz b.Erdeşir-i Esterabadî tarafından Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmet adına 1397 yılında Farsça yazılmıştır.

Bu eser  Kadı Burhaneddin’in kendi tarihinin yazılması  isteği üzerine yazılmıştır. Eseri önce Arapça yazmak istemiş fakat ö dönemin rağbette edebi dili olan Farsça ile yazmıştır.Bu kıymetli eser ise dilimize Prof.Dr.Mürsel Öztürk tarafından çevrilmiş ve Kültür Bakanlığı yayınları arasında çıkmıştır.

Kadı Burhaneddin başkenti Sivas olan kendi devletini kurdu.Bu yıllarda kayseri emiri Cüneyt hem Kayseri halkına hem de yağmalarıyla etraf beldelere de zarar veriyordu.Bazı ileri gelenler  Kadı’dan kendilerine yardım etmesini istediler.Kadı bu isteği kabul etti.Ordusunu Sahra-i Kasr /Kayseri Sahrası’nda kurdu.Ordusunu harbe hazırladı.Kayseri yakınına gelince bazı Kayseri ileri gelenleri Kadı’ya itaatlarını belittiler.Sonuçta Ömeroğlu Cüneyt  Kad’ya iteatını belirtmek zorunda kaldı.Kayseri’de ülkesine katılınca toprakları genişledi.Kadı yakın kaleleri de almak istedi.İşta bunların başında Develi Kalesi de vardı.Eserde bu olay şöyle anlatılır:”Kayseri hududunda bulunan diğer kaleler de o esnada ele geçirildi.Develi Kalesi düşmek üzereyken ,Karamanoğlu Sultan’a duyduğu aşırı kıskançlıktan dolayı Cüneyd’i hapisten bıraktı.O kale kuşatılmadan önce oraya vardı.Böylece oranın alınması ertelenmiş oldu.(s.286)

Cüneyt hiçbir zaman Kadı’yı sevmedi. Fırsat buldukça sağa sola saldırıyordu.Ayrıca Karamanoğullarını tutuyordu.Bu da Kadı’yı sıkıntıya sokuyordu.Cüneyt’e kati bir darbe vurmak istedi ve Develi Kalesi önlerine geldi:”Oraya varınca her zaman yaptığı gibi Cüneyt’i itaate ve boyun eğmeye çağırdı.Ona iyi ve güzel sözler söylediyse de fayda etmedi.Onun üzerine savaş araçlarının hazırlanmasını buyurdu.Mancınık ve arradelerin yerleştirilmesi için emir verdi.İki taraf büyük bir savaşa tutuştu.Bir kaç gün süren savaştan sonra korku ve dehşet içinde Cüneyt’in elinden iradesinin dizginini aldı.Şaşkınlık ve heyecan ona kendini kaybettirdi.Yumuşayıp alttan almaya başladı.Tesadüfen o günlerde şiddetli bir soğuk çıktı.Dondurucu rüzgarlar esmeye başladı.

Diğer taraftan Karamanoğulları Cüneyt’e yardım içim harekete geçtiler. Dulkadiroğlu Suli de ihanet içinde olduğunu belli etti.

Bu kadar vahim olaylar ve dağ gibi meseleler karşısında Sultan metanetini elden bırakmadı .Hiç bir şeye boyun eğmedi.Tevekkül ayağını sıkıca yere bastı.En sonunda Hazret-i Zülcelal,Allah’a güvenen kimseye O yeter,vaadi uyarınca Sultan’a  fetih ve zafer bağışladı.Cüneyd yorgun argın kaleden inerek Sultan’ın ayaklarını öptü.Sultan ise suçlarını görmezden gelerek ona hil’at ve unvan verdikten sonra kaleyi Feridun’a bıraktı ve Yüce Allah’a şükrederek Kayseri’ye geldi.Aradan bir süre geçince Cüneyt içinde taşıdığı kötülüğün verdiği korkuyla çoluğunu çocuğunu,malını,mülkünü bırakarak kaçtı.(s.392-93)

Fakat tarih gösteriyor ki Feridun da rahat durmuyor. Kadı’dan kurtulmak istiyordu. Bu arada Osmanoğulları ile Kadı arasında rekabette kızışmıştı. Daha önce Osmanlıların elinde bulunan Amasya,Tokat gibi yerleri Kadı kesin bir şekilde zapt etmişti.Bu sırada Kayseri emiri Kadı’nın akrabası Şeyh Müeyyet idi.Feridun’la arası iyi değildi.Feridun bir taraftan Osmanlıları bir taraftan da Karamanoğullarını tutuyordu.Uç Hisar Kalesi’nin komutanı Cüneyt’in kardeşi idi. Şeyh Müeyyed de bu kaleyi almak istiyordu.Nitekim aldı da.Bu olayı öğrenen Feridun huzursuzlanmıştı:”Ertesi gün Karaman tarafından kalabalık bir ordunun belirdiği haberi gelince , kalbinin derinlikleri ihanetle kirlenmiş,beyninin alanı fesat ve ayrılıkla bozulmuş ,içinin kötülüğünü ve niyetinin bozukluğunu daha önce Osmanoğlu davasında açığa vurmuş,Osmanoğlu’nun üzerine geldiğini duyunca kendisine emanet edilen Develi Kalesi’ni terk etmiş,onun üzerinden çok geçmeden kendisini Emir Eretna‘nın kardeşinin oğlu ilan ederek fitne ve karışıklık çıkarmaya kalkmış olan Feridun,yenilgiyi ve acizliği kabul ederek atına binip oradan uzaklaştı ve Berekut kalesinin yolunu tuttu.(s.392)

Kadı’nın durmadan güçlenmesi Feridun’u çıldırtıyordu.Etrafındaki emirleri birbirine düşürmeye çalışıyordu.Bunları öğrenen Kadı Feridun’u yakalattı ve Niksar kalesine hapsetti.Sultan yine Tokat’ta bulunduğu bir sırada bir dostunun Feridun’un ihanet ve ayrılık içerisinde bulunduğunu söyleyince delilin nedir,diye sorunca Feridun’un amcaoğlunun karısı olduğunu söyler.O yıllarda Develi:”Güzel bir yer,sağlam bir sığınak,mamur bir vilayet, geçim için yeterli bir yer.(s.405) Fakat bu Feridun’a yetmemiş fesatlıklarını bu kadın Kadının huzuruna getirilerek Feridun’un niyetlerini şöyle açıklamıştı.:”Develi ile yetinirsek ,bu alçak makamda kalır,hor ve zelil olarak yaşar gideriz.Ömrü zayi ve zamanı telef etmiş oluruz.(s.404) diyerek durumu belirtti.Feridun tekrar hapse atıldı.

Esterabadi bu bilgileri bizzat Kadı’dan dinleyerek yazmıştır.Zaman zaman ayet,hadis ve atasözlerinden faydalanarak ele aldığı konuları işlemeye çalışmıştır.

Develi hakkında verdiği bildiler, Develi’nin tarih içerisindeki yerinden ziyade yönetici olan subaşıların davranış biçimleri üzerinedir.Bu da az bir şey değildir.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
2.176 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

10+9 = ?

BENZER HABERLER

Yrd. Doç. Dr. Kadir Özdamarlar
Develi’de Lakablar

Develi’de Lakablar

Yrd. Doç. Dr. Kadir Özdamarlar
YUNANİSTAN DİMETOKA’DA DEVELİ DEDE

YUNANİSTAN DİMETOKA’DA DEVELİ DEDE

Yrd. Doç. Dr. Kadir Özdamarlar
ŞUURLU BİR İNSANIMIZ ZİR.MÜH.CENANİ GÜRBÜZ

ŞUURLU BİR İNSANIMIZ ZİR.MÜH.CENANİ GÜRBÜZ

Yrd. Doç. Dr. Kadir Özdamarlar
DEVELİ`DE BİR KARAMANLI ŞEMŞEDDİN MAHMUT

DEVELİ`DE BİR KARAMANLI ŞEMŞEDDİN MAHMUT