Son Dakika
2005.Seyrânî Şenliklerinde İstanbuldan, Ankara’dan gelen Develilerle toplu halde bir fotoğraf.Soldan Sağa,arkadan:.? 2.Prof.Dr.Levent Aktan,Mehmet Papak, Prof.Dr.Cavit Avcı,İbrahim Sarıkaya,Naci Mavi., ?,Bahaddin Cebeci,2.Sıra:Şahin Azman,Recep Özkan,Kadir Özdamarlar, Muzaffer …, ,Mehmet Paksoy ,Esat Cebeci,Öndekiler::Bayan Azman,Ülkü ,Meral,Elmas,Tuncay Hanımlar
Develi üzerine açılan sitelerde ve Develilerin çıkardıkları özellikle dergilerde yazı yazanların yazılarını okudukça hayrete düşüyoruz. Develi adına öyle bilgi yanlışlıkları ve eksiklikleri var ki, bu yanlış ve bazen de eksik bilgiler hiçbir araştırmaya ve bilgi denetimine girişmeden sıkça tekrarlanmasıdır. Bu çalışmalar iyi niyetle yapılsa bile tarihi tahrif ediyor ve yanlış, eksik bilgiler tekrarlanıp duruyor. Bunun için Develi ve köyleri üzerine kurulmuş sitelerde tarih üzerine verilen bilgiler biraz da dikkatli ve eleştirel okunmalı ve değerlendirilmelidir.
Bu yanlış ve eksik bilgilerin hepsini ele alsak bu konu bir makale kapsamına girer.Biz bu yazımızda bunlardan ancak bir kaçına el atacağız.Bunlardan ilki Ali Develioğlu’nun “ Şecere-i Terakime ”adlı yazısıdır ki (Ankara’da Develi,1(1)1-2/ 1993, 9-11) dergisinde yayınlanmıştır.Bu yazısında kendisi de Develioğlu ailesinden olduğu için bir duyarlılıkla Develioğulları’nın şeceresini çıkarmaya çalışmıştır.Saygıyla karşılarız ancak bütün iyi niyetine rağmen yazar bir kere tarihçi değildir.Ticaret lisesi mezunudur.
Yazısına önce Selçuklu tarihinin bir özetiyle giriyor ve daha sonra sözü Develioğullarına getiriyor.Buraya kadar ki bilgiler ise her ansiklopedide rahat bulunan bilgiler.Develioğullarının atası olduğuna inandığı Dev Ali’ye getiriyor ve bir şecere çizilmiş, Dev Ali’yi Melikşah’ın oğlu olarak gösteriyor.Yanlış.Melikşah’ın hayatında bugün bilinmeyen hiç bir şey yok ki.Öyle bir oğlu yok.Dev Ali türbesinin bugün ortaya çıkan çoğu silik kitabesinde Emir Ali adı geçmektedir.Bu ad da bir oba reisi var.Bu gerçek.Ama kimliği ve çalışmaları hakkında hiç mi hiç bir yazılı bilgi yok.Buna rağmen yazar hayalini zorlayarak bir de tasvir yapıyor:Dev Ali’nin boyu üç arşın dan fazla olduğuna göre bir arşın da 68.cm olduğuna göre iki metre dört santim eder ki ,bu da boyu 2.15 cm. tahmin edilmektedir. Ve devamla: 1094’de ölmüştür, diyor.Kabul eldim ki 1094’de ölen bir uç beyi hakkındaki bu bilgileri, nereden aldın? Ele alınan kişi Dev Ali olduktan sonra tasvir de yerine oturmuyor değil,hani. Sonra ölüm tarihini hangi kayıta göre veriyorsun? Nitekim Sami Köşker dostumuz,Yahyalı üzerine 1994 yılında yaptığı yüksek lisans tezinde Yahya Gazi’yi Dev Ali’nin kardeşi gösterir ve Dev Ali’nin ölümü olarak aynı tarihi verir.Kendisine bu tarihi nereden aldığını sorduğumda:Bunu bir yazıdan aldım, demişti ki kaynağı bu tahmini bilgiydi.
İkinci olarak diyor ki: Babası 1.Kılıçaslan tarafından fethine memur edilen Dev Ali / Devle Bey Tiyana şehri ve Zengibar Kal’ası olan yeri zapt ederek kendi ismini veren Dev Ali, şehre batıdan Sindelhöyük önlerine geldiği zaman 300 obası vardı ve 300 de asker çıkarabiliyordu.Daha sonra yazısının bir yerinde:Dev Ali’nin Tiyana’yı zapt etmesinden sonra Kızık,Kulpak ve Öksüt gibi yükseklere gözetleme yerleri kurmuştur.Bu kuruluşlara uç beyi ünvanı vermiştir.Bir kere 1.Kılıçaslan Dev Ali’nin babası olamaz.Çünkü böyle bir çocuğu yoktur ve buna tarih şahittir.Diğer bilgiler ise dolma ve yakıştırma bilgilerdir.Bir çok yazıda Tiyana şehri Türklerden önceki adı olarak gösterilir.Bir kere iki yanlış var.Birincisi Tiyana Niğde sınırları içerisinde Romalılardan kalan tarihi bir yerleşim yeridir.Develi’nin eski adı ise Gabadonya’dır.İkincisi Develi tarihinde iki Zengibar Kal’ası / Kar Kale vardır.Biri Develi Kalesi, ikincisi ise Yeşilhisar Kalesi’dir ki Yeşilhisarın eski adı tarihlerimizde bir dönem Develi’ye bağlı köy olduğu için Develü Karahisarı olarak geçer. 300 oba ve 300 asker..Hangi kayıtta bu bilgiler var?Eğer bu bilgileri ihtiva eden belge bulunsaydı mutlaka şimdiye kadar yayınlanırdı.Bu bilgiler bir belgeye dayanma yerine aile içindeki sözlü bilgilerin sonucudur.
Yazar yine diyor ki:Develi ve köyleri halkı Dev Ali’nin soyudur.Tam manası ile Oğuz Boylarının Üçok kolunun Kınık boyundan olup,Deniz Han’ın soyundandır.Bu da çok kesin bir bilgi.Dev Ali Türbesi restore edilmeden önce taşlar üzerinde taşı yonan ustaların hangi boya mensup olduklarını gösteren damgaları/işaretleri vardı.Bu işaretlerde, tespit edebildiğim kadarıyla: Bayındır, Peçenek, Eymür, Yuva, Kızık, Karkın vd.Bu boyların hepsi Oğuzların Üçok koluna bağlı Denizhan soyuna mensupturlar.O halde buraya sadece Develi obası değil yanlarında diğer obalar da gelmişlerdir. Elde ettiğimiz bilgilere göre Develioğulları Karakeçili aşiretine mensuptur.
Develi iki büyük sürgünle karşılaşmıştır. Bunlardan birinci Kadı Burhaneddin (XIV.Asır sonları),ikincisi ise 1474’de Develi yöresini Osmanlı topraklarına katan Şehzâde Mustafa ve Gedik Ahmet Paşa zamanında.Bu bakımdan Anadolu’nun bazı yerlerinde Develi köylerinin bulunması bu zorunlu göçlerin neticesidir.Bu bakımdan ilk dönemlerine dair Develi hakkında bilgiler dikkatli takip edilmelidir.
1282 yılında Soylu Göçer ailesi Develi’ye bir ulu cami kazandırırken Develioğulları’nın adı bile geçmez. Develioğulları’nın adı Osmanlılar zamanında XVI.Asırda geçmeye başlar.Umur Bey gibi.XVIII.Asırda Develi’yi voyvoda sıfatıyla yönetenler olarak görürüz.Bu örf XIX.Asrın ortalarına kadar sürer.İçlerinden Mustafa Bey gibi yöneticiler,Kasım Paşa gibi paşalar,bir çok ilim ve Ali Rıza Efendi ve Abdullah Develioğlu gibi din adamları,Halit Ağa, Müsellim Ağa,Reşit Ağa, Osman Bey ve Ebubekir Develioğlu gibi belediye başkanları ile Emin Develioğlu gibi milletvekilleri ve kaliteli insanlar yetişmiştir.
Yıllar önce aile mezarlıklarındaki mezar taşlarını okurken en erken mezar taşı 1609 tarihliydi.Develioğullarından Ali Süksün’ün hazırlattığı bir şecere kopyasınin bir örneği bende var.Bu taşlardan çıkardığım isimler ile ölüm tarihlerinin çoğu yerde şecerede gösterilmediği veya yanlış tarihlendiğini görmüş bunu Av.Mehmet Voyvoda’ya iletmiştim.Yaptırdıkları mescitlerden bugün hiç biri ayakta değil.Sadece iki çeşme kalmıştır.
Yozgat’ta hüküm süren Çapanoğulları, Çukurova’da hüküm süren Kozanoğulları gibi bazı ailelerin tarihi çıkarılmasına rağmen Develioğullarının tarihi doğru bilgilerle ortaya çıkarılmayı beklemektedir. Tabii konuya inanmış ve aşkla çalışacak biri çıkıncaya kadar da bunu da bekleyeceğiz.
*
İkinci konu yapılan işten memnun olmayış.,Bazı elde olmayan sebeplerle üç defa iptal edilmesine rağmen;1979 yılından beri büyük başarıyla devam ettirilen Âşık Seyrâni ve Panayır konusunda bazı eleştiriler var.Başta protokol konusu,ikincisi içerik zayıflığı,üçüncüsü tanıtım ve duyuru zayıflığı,halkın ilgisinin çekilemeyişi vs.
Ben yıllardır bu işin içindeyim.Şunu çok iyi biliyorum ki daha bir kişi samimi olarak yapılan işleri yapıcı bir şekilde yazılı olarak düşüncelerini ilgililere iletmemiştir.Elbette her organizenin eksik ve fazla tarafları olabilir.Ama biraz da bu faaliyetin Develi’nin tanınmasında,Develi’ye özlemi körüklediğine,Develi konusunda ilginin artmasında vb.konularda hiç mi faydası olmuyor?.Eleştirilerde hiç mi haklılık payı yok.Elbette vardır.Ancak bunlar yapıcı eleştirilerle ve en güzeli de bir ucundan tutarak güzele ulaşılabilir.
BENZER HABERLER