logo

“Yetmiş İki Millet Sırrını Bizden İşitin”

Sevgili okuyucular, bugünkü yazımıza konu ettiğimiz başlıktaki sözler Mevlâna’ya aittir. Bilindiği üzere Mevlana, insanlığın yüzyıllar boyunca sevgisini kazanmış bir sevgi abidesidir. Çünkü o, bütün insanlığı Hak yoluna çağırıyor. Bu yol aydınlık yoldur, nurlu yoldur. Gönülleri ferahlatan, kalpleri serinleten bir yoldur. Bu yol, insan gönlünü İlahi kudretin mekânı kabul eden bir yoldur. Allah sevgisini, insan sevgisini, doğa sevgisini bütünleştiren bir yoldur bu yol. Bu yolda Mevlana, uçan kuşta, açan çiçekte, düşen yaprakta, yağan yağmurda, çakan şimşekte, akan suda, gülen insanda velhasıl her şeyde ve her yerde Yüce Allah’ı görür. Çünkü O, herkesi her canlıyı ve her şeyi seviyordu. “ Yetmiş iki millet sırrını bizden işitin” diyordu. O, herkesle dost oluyor, din ve millet ayırımı gözetmeden herkesle görüşüyor, onları dinliyordu ve aşk mesleğine, sevgi yoluna çağırıyordu. “Bizim peygamberimizin yolu aşk yoludur. Biz aşk çocuklarıyız; aşk bizim anamızdır” diyordu.
Mevlana’ya göre gerçek sevgi Yüce Yaratıcıya ulaşmak, Tanrı’yı sevmektir. “Aşk geldi. Âdeta damarımda, derimde kan kesildi; beni kendimden aldı, sevgiliyle doldurdu. Bedenimin bütün parçalarını sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ondan ötesi hep O…” diyen Mevlâna, Yaratana âşık olmuş, O’nu sevmiş ve “Aşksız olma ki ölü olmayasın, aşkta öl ki diri kalasın…” buyurmuştur.
Bu aşk, zaman zaman, cezbe halinde Mevlâna’yı bütün ateşiyle sarmış, sevgiliye ulaştırmış, bu aşk potasında Mevlâna pişmiş, yanmış ve kendinden geçmiştir.
Üç sözden fazla değil,
Bütün ömrüm bu üç söz:
Hamdım, piştim, yandım…
Tüm yaşamını üç sözcükle özetleyen Mevlâna’ya göre, gerçek âşığa aşktan başka her şey haramdır. Ona göre, Allah aşkı ve sevgisi her şeyin üstünde ve içindedir. İnsan, kendisini yaratanı nasıl sevmeyebilir? Bu sevgi, esasen onun özündedir; her şeyin sonu ona varır. Fîhi Mâfih adlı eserinde şöyle der: “Aslolan sevmektir. İnsan kendisinde bu duyguyu hissedince, onu arıtmak için çalışmalıdır. Vücutlarımız bir kovan gibidir; bu kovanın balı ve mumu da Tanrı’nın aşkıdır”. Mevlâna, gerçek aşkı, yani Tanrı aşkında sembolleştirerek terennüm etmiştir. Mesnevi’sinde: “ Tanrı’dan başka bir temaşası bulunan aşk, aşk olamaz; saçma sapan bir sevda olur.” Diyerek Mevlana ilâhî aşkta dirilmiştir.
Mevlâna’ya göre iman, doğruyla yanlışı, hakla batılı ayırt edebilen bir melekedir. Mümin kimse zeki ve akıl sahibidir. “ Allah müminlerin yâridir ve onları karanlıktan ışığa çıkarır”(bakara,257) ayetini delil getirerek, “amel insandaki manadır. Söz, amelin semeresidir, amelden doğar” der ve Şöyle devam eder: Kur’an’a nazar et ve bil ki, bütün Kur’an nefislerin kötülüklerini bildirmek ve onun ıslahını göstermek içindir. Onun için, Allah’tan biz edep ihsan etmesini dileyelim. Çünkü edepsiz olan kimse, Allah’ın lütfünden mahrum kalır. Bu evren edep ile aydınlandı, melekler edeple masum ve temiz oldu. Senin de öyle ruhun eğer edepli olursa, yıldızlar gibi bilimle ve hikmetle aydınlanırsın. Ayıplardan ve hatalardan arınmanın yolu edepli olmaktır”. Edepli olmanın yolu ise kimseyi hor görmemek, ayıplamamak, hatalarını kusurlarını açmamak aksine öretmektir diyen Mevlana eline hokka kalem alıp şunları yazar : “Ey Kerim olan Allah, eğer senin merhametini yalnız iyilerin ümit etmesi gerekirse, kötüler, günahkârlar kime gidip sığınsınlar? Eğer sen yalnız iyileri kabul ediyorsan, suçlular kime yalvarıp yakarsınlar?
Bir gün, kızı Melike Hatun’un hizmetçilerinden birini azarladığını görmüş yanına çağırarak: Onu niçin incitiyorsun? Eğer sen hizmetçi, o hanım olsaydı, ne yapardınız? İsterimsin ki bütün cihanda, köle, uşak, cariye yoktur diye fetva vereyim?
Hiç kuşkusuz insanlık Mevlana sevgisine bugün daha çok muhtaçtır.Dünyanın pek çok yerinde, özellikle yanı başımızda her gün onlarca kişinin can verdiğine şahit oluyoruz. Buna sebep olanların gönüllerinde insani ve ilahi sevginin yeşermesini diliyor, dünyamıza barış ve mutluluğun egemen olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyoruz.

Share
2.139 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

1+9 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • KAHRAMANLIK

    14 Mart 2025 Köşe Yazarları

    Kahramanlık, insanlık tarihi boyunca saygı duyulan ve aranan bir özelliktir. Farklı kültürlerde ve zamanlarda farklı şekillerde tanımlanmış olsa da kahramanlık özünde cesaret, özveri ve başkaları için fedakârlık yapma isteği ile ilişkilidir. Kahramanlık, cesaret, fedakârlık, özveri ve olağanüstü başarılarla tanımlanan bir kavramdır. Kahramanlık, toplumun veya bir bireyin güçlü değer yargılarını sergileyerek belirli bir amacı veya ideali gerçekleştirme çabasıdır. “Kahraman” sözcüğü Türkçeye, Farsçadan girmiştir. Kahramanlık genellikle zorlu k...
  • Develi’de Kuvâ-yi Milliye Harakatının İlk Kıvılcımını Yakan Posta Görevlisi

    14 Mart 2025 Köşe Yazarları

    Develinin ilk atlı posta nakil arabası. Develi'de lojistik posta hizmetlerinin öncüsü Aşşa Everekli Arabacı Mevlüt Efendi posta ve telgraf idaresinden aylık otuz dokuz liraya EVEREK postasının ihale ile almış olup; Pazar, Salı, Perşembe günleri haftada üç gün akşamdan Everek'ten yola çıkar Yavaş ve İncesu istikametinden Kayseri'deki Sivas Hanı'nda (Kiçikapı'daki Sivas Oteli) birkaç saat kestirir (uyur). Posta idaresinin açılması ile EVEREĞİN posta torbasını alır. Esnafın ismariçini de (siparişini alır) toplar ve düşer yola. Ambar, İncesu, Yava...
  • ORUÇ İBADETİ VE BİZE KAZANDIRDIKLARI

    14 Mart 2025 Köşe Yazarları

    Oruç kelimesi dilimize Farsçadan geçmiştir. Arapçısı ''savm'' veya ''sıyam'' dır. Sözlük anlamı; bir işten kendini tutmak, nefsini engellemektir. Bu iki kelime ve türevleri Kur'an-ı Kerimde on dört yerde geçer. Orucun İslam dinindeki terim anlamı ise; tanyerinin ağarmasından (fecrin doğmasından) güneşin batmasına kadar oruç tutmaya niyet ederek ve oruçlu olduğunu bilerek yemekten, içmekten ve cinsi temastan uzak durmaktır. Oruç, İslâm’ın beş şartından biridir. Ramazan orucunun farziyeti Kitap, Sünnet ve icma-i ümmet ile sabittir. Orucun farz...
  • YAPAY ZEKÂ NEDİR?

    06 Mart 2025 Köşe Yazarları

    Yapay zekâ (YZ) veya İngilizce adıyla Artificial Intelligence (AI), makinelerin insan benzeri zekâ görevlerini gerçekleştirebilme yeteneğidir. Bu görevler arasında öğrenme, problem çözme, karar verme, algılama, dil anlama ve üretme gibi bilişsel (Zihinsel) işlevler bulunur. Kısacası, yapay zekâ, bilgisayarların ve makinelerin "düşünmesini" ve "davranmasını" sağlayan bir teknolojidir. En basit şekilde belirli görevleri yerine getirmek için insan zekasını taklit eden ve topladıkları bilgileri yineleyerek kendilerini geliştirebilen sistemler olar...