Son Dakika
1960 yılından beri, yani on iki yaşından beri seri günlük gazete okurum. 1964 yılından beri şiir denemelerim,1966 yılından itibaren duvar gazetesi yazılarımla sayılırsa aktif yazı hayatına atılmıştım. Develi lisesi’nden 1966-1967 döneminde mezun olduğum zaman dayımdan kalan küçük seyyar kütüphanemde bine yakın kitabım vardı.Bir vesile ile evimize gelen okul müdürüm ve değerli edebiyat hocam Mahir Tevfik Hocaoğlu, kütüphanemi görünce çok sevinmiş ve bu duygusunu da yüzüme söylemişti de ne kadar mutlu olmuştum.
Yıllar geçtikçe bende okuma hırsı arttı.Yerdeki gazeteleri bile okurdum ama yazı hayatıma devam edemedim zira bu sefer ne zaman boş zamanım var, manavlık yaptık. Veya yağ sattık..Yüksek tahsile gelince yine okuma hızım da azalma olmadı ama yazma da çok azalma oldu. Zira ben gece bölümünde okurken gündüz de A.Ü.Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi bölümü Biyokimya Laboratuvarın da çalışmıştım. Okuma ve kitap edinme tam hız ile devam ederken yazma hızım hiç derecesinde idi. Ne zaman öğretmen olarak Kayseri Lisesi’nde göreve başladım,bir dostun dürtüsüyle yazı yazmaya 1976 yılından beri başladım.
O gündür, bu gündür Kayseri şair ve yazarları başta olmak üzere elimizden geldiğince temasa geçmişim, edebiyat dünyası ile haşır neşir olmuşumdur. Derneklerde görev almış, dergiler çıkarmışız, sempozyumlarda görev almışız,ödüller almış,ödüller vermişizdir.Nereye kadar, Allah bilir…
Hayırdır inşallah, diyorsunuz. Kadir Hoca’dan hiç duymadığımız özel hayatı ile bilgiler geliyor! Doğrudur, değerli dostlar. Mutlaka anlatılmalı ve sebep de ortalığa çıkmalıdır.
Geçtiğimiz hafta değerli dostum Ecz.ve bir dönemler başarılı belediye çalışmalarında bulunan Haluk Yalçın’ın telefondaki sesi:Hal ve hatırdan sonra Develi Anadolu Lisesi’nden iki öğrencinin Tübitak Projesi için benden yardım isteği. Canan ister de can durur mu? Telefonlar devreye girdi ve gençlerle ön görüşmeyi yapmak için gün ve yer tayini yapıldı
Develiler Yardımlaşma Derneği’nde gençlerimizi beklerken iki tane ürkek bakışlı ve heyecanlı, güler yüzlü, zeki bakışlı Develi genci. Yeniceli ve Sindelhöyük’lü. Emre ve Rahman İçeri’ye heyecanla girdiler.
Bizlerin meşhur bir hoş beşi var! Bu serenomi bittikten sonra çocuklar bizimle görüşme gerekçelerini açıkladılar:Develi Halk Edebiyatı Derlemeleri.Tübitak projesi.Kaynak kişi biz.
İşte bizi geçmişe götüren aynı yaşların bizim heyecanları bu değerli öğrencilerimizde görmem, beni nice hatıralar zincirini gözlerimde canlandirdı. Develi Pazarında geçirdiğim hayat zenginlikleri edindiğin tecrübeler:”Ben almayacağım, ismariş !” diyerek kendi aklınca fiyat indirmeye çalışanlar vs.Üç kuruş fiyat indirimi sağlamak için dil dökenler, aklını kandırma uğruna kullananlar, almak isteyip, parasızlıktan alamayan hanımlar…
Ankara’da okuyabilmem için mutlaka gündüz çalışmam gerekiyordu:Yeğenim, sen Ankara’ya gel, sana iş mi yok? Deyip te Ankara’ya varınca : Yeğenim seni tanıyamadık, sözleri. Bazen üç öğün yemeğin bire indiği günler. Vs.İş ararken, patlayan ayaklarımın altı….Hayatımın en ibretli anları…
Bir taraftan gençlere bilgiler aktarırken bir taraftan o temiz gönüllü, pırıl pırıl delikanlıları gözlerken o bizim geçmişin derinliğinde yatan ama yazılamayan hikayeler nerden aklıma geldi, vallahi bilmiyorum. İşin daha vahimi isterdim ki aradan geçen elli yıla rağmen öğrencilerimiz daha imkanlı, karınları tok, giyimleri daha düzgün vs… olsun! Acaba?
Gençlerimize teşekkür ediyorum. Hiç olmazsa bana geçmişin acıları ile bugün elde ettiğimiz imkanları karşılaştırma imkanını verdikleri için. Unutmayalım her acının altında şükretmesini bilen ve azmini kaybetmeyenler için ne güzellikler ve zenginlikler vardır.
Çağdaş Develi Gazetesi : 12.o4.2018
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Haziran 2022 Köşe Yazarları
30 Haziran 2022 Köşe Yazarları
30 Haziran 2022 Köşe Yazarları
24 Haziran 2022 Köşe Yazarları