Son Dakika
Necip Fazıl’ın ömrünü vakfettiği davanın, onun geride bıraktığı mirasın, onun cesur duruşunun bilhassa günümüzde çok daha iyi anlaşılması gerektiğine inandık ve Üstadımızın ocağı olan Milli Türk Talebe Birliği (MTBB) olarak 2020 yılını “Necip Fazıl yılı” ilan ettik. Türkiye’nin 81 ilinde edebiyat, kültür ve sanatın her alanında etkinlikler tertip ederek Üstad’ı eserleriyle genç nesillere anlatarak ideal gençlik tasavvuruna ulaşmak için çabaladık.
Şimdi de Üstad’ı günlük hayatın akışıyla tanıtmak, anılarla zihinlerde canlandırmak ve onun çağın ötesinde yer alan mefkuresini nesilden nesile ulaştırmak gayesiyle “Üstad Necip Fazıl Kısakürek’le Eskimez Hatıralar”kitabını yayınlamış bulunuyoruz. İnanıyoruz ki Üstad’la geçirilen ve kaleme dökülen bu hatıralar, onu daha yakından tanımamıza ve zihin dünyasının bizlerin çerçevesinde daha da berraklaşmasına yol açacaktır.
“Genç adam yollarımı adım adım bilirsin.
Erken gel beni evde bulmayabilirsin.”
MTTB Kültür Müdürü, 11.Cumhurbaşkanı Başdanışmanı M.Bahaeddin Cebeci Anlatıyor:
Sene 1972 Milli Gazete yeni yayınlanmaya başlamıştı. Büyüğümüz Hasan Aksay iş başında İbrahim Eken hocamıza bana yardımcı olacak “ bir genç bul”, gazeteyi idare edecek bir genç. Hocam da beni önermiş. O günlerde Üstad gazetede “ÇERÇEVE” başlığında köşe yazarlığı yapıyordu.
Haftada bir iki kez gazeteye uğrardı. Gazeteye Üstad Necip Fazıl gelince ben işi gücü bırakır onunla ilgilenirdim. “Aç mısınız ?” diye sorardım. Bazen aç gelirdi. Üretmen İş hanının altındaki köfteciden köfte alır, varsa yanına bir tatlı da alırdım. Yemek sonrası Üstad kahveyi sade içerdi. Sigarası bitince Bafra sigarası alırdım. Üstad her gazeteye gelince Bahaeddin nerede? diye beni sorar hemen yanına gelir elini öper hizmetlerini yapardım.
Üstadın Hassa Ordusu Kayseri’den Milli Gazete’de hiç unutamadığım bir hatıram: Üstad bir gün “ Bahaeddin sen nerelisin ?” dedi. ”Üstad’ım Kayseriliyim” dedim. “Benim hassa ordum Kayseri’dendir” bunu biliyor musun dedi. Hassa ordusu padişahların sarayı korumak için tayin ettiği ordudur. Bende dedim ki “Üstadım kabul edersen, bizde o ordunun neferiyiz” dedim. ”Aferin” dedi. Bunu hiç unutamam. Kayseri’de Üstada âşık bir grup vardı. Türkiye’de ilk kez Büyük Doğu Kulübü’nü Kayseri’de kuruldu.Dr.Cafer Tatlıbal Ağabey anlatıyor: Üstad bana sen nasıl Maraşlısın? Neden benim etrafımda sizler değil de Kayserililer var? derdi diye anlatıyor. “Ben bir padişah olsam hassa ordum Kayserililerden olurdu”. Derdi. Maraşlıları ile iyi şeyler söylemedi. Kalktım gidecektim. Öyle bir söz etti ki tekrar oturmak zorunda kaldım. Bana bağırarak “Maraş’ın kötü yönlerini saydım. İyi yönlerini saymak için zaman kifayet etmez, Kayserililer hassa ordum, Maraşlılarda hanedandır” dedi ve gönlümüzü aldı.
Eski İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İrfan Gündüz Hocam anlatıyor: Üstad Kayserilileri çok severdi ve bazı arkadaşlarımıza sevgilim diye hitap ederdi. Kayseri, Konya, Maraş, Malatya, Nevşehir, Yozgat illerini Anadolu’nun ruh kökü diye ifade ederdi. Üstad kemiyetçi değil keyfiyetçi gençliğin yetişmesi ve gelişmesine ömrünü vermiş bir gönül ve dava adamıdır. ”Sultan fikir hassa ordusunu Kayserililerden kursa yeridir” derdi. Bir konferansında Kayserililer size bir müjde vereyim. Sakarya şiiri de Kayserilidir, dedi. Kayseri’ye konferansa trenle geliyor. Dönüşünde Kayserililerden aldığı moralle duygulanmış ve bu tren yolculuğunda Sakarya şiirini kaleme almış. Sakarya ile tren rayları kıvrım kıvrım beraber giderler. O yüzden “İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya! / Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya.” Derken kastettiği kıvrımlı yolculuktu.
MTTM Öğrenci İşleri ve Basın Yayın Müdürü, İcra Konseyi Başkanı 23 ve 24 Dönem Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel Ağabey anlatıyor: Hiç kimsenin fikrini direkt söyleyemediği bir düzen, camilerin sadece namaz vakitlerinde açıldığı yıllar… Böyle bir zaman diliminde farklı düşünen ve yazanları kulp takıp ya hapse atıyor ya da itibarsızlaştırmak için her şeyi yapıyorlardı. İşte böyle bir zaman dilimindeki havayı, kalemi, imanı ve aksiyonu ile zorlayan bir fikir ve düşünce adamı Necip Fazıl Kısakürek olmuştur. Resmi ideolojiye karşı halkın ve hakkın yanında olan fikirlerini topluma anlatmaya çıkıyordu. Anadolu’ya konferanslara çıktığı bir dönemde Kayseri’ye gelmişti “iman ve aksiyon” konulu bir Konferansı’nda ilk defa kendini dinleme fırsatı buldum. Kayseri’de üstadı sevenler olmasına rağmen henüz bir yerleşik kalıcı yerimiz de yoktu. Bazı kitabevlerinde buluşup konuşabiliyorduk. Necip Fazıl Kısakürek’in Anadolu’daki bu konferansları bugünkü neslin o zaman toprağa atılmış tohumları olarak öne çıktı.
Üstadı Kayseri’deki konferanstan sonra ilk defa MTTB’nin merdivenlerinden inerken gördüm. Çok heyecanlandım elini öpmek için uzandığımda “anne ve babandan başka layık olmayan kimsenin elini öpme” dedi. Nereli olduğumu sorarak Kayseri’ye ve Kayserililerle iftiharlar etti.
Zaman geçtikçe İstanbul’a ve çevresine alıştık. MTTB’de çeşitli görevlerde bulundum. Milli Gençlik Dergisi faaliyet raporlarını çıkarırken üstadla yakın ilişkilerimiz oldu. Bizleri zaman zaman Erenköy’deki bahçe içindeki köşke davet eder sohbetinden ve fikirlerinden istifade ederdik. Bab-ı Ali’deki Büyük Doğu Dergisi idarehanesine çok sık giderdik.
Üstadı bir kez daha rahmetle anıyorum. Allah kendisinden razı olsun, mekânı cennet olsun.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
10 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
10 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
05 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
05 Ağustos 2022 Köşe Yazarları