logo

TEBLİĞDE TEMSİLİN ÖNEMİ/ ROLÜ/ GÜCÜ

Sözlükte “bir şeyi veya bir haberi ulaştırmak” anlamındaki teblîğ, kelâm ilminde “peygamberlerin yükümlü olduğu tebliğ görevi, onların vahiy yoluyla aldıkları bilgiyi insanlara ulaştırması” demektir (TDV. İslam Ansiklopedisi)

En genel ifadesiyle temsîl, “iki şey arasında belli noktalardaki benzerlik veya uyuşmadan hareketle bunların başka noktalarda da benzer oldukları sonucunu çıkarmak” diye tanımlanır. (TDV. İslam Ansiklopedisi)

Tebliğ; tüm peygamberlerin, Allah (c.c.)’dan aldıkları vahyi, yaşadıkları zaman içerisinde insanlara ve cinlere tebliğ etmesi ve orijinal bir örneklik (temsil) ortaya koymasıdır. Ku’an-ı Kerimde “Andolsun ki Resûlüllahda sizin için, Allâhı ve âhiret gününü umar olanlar ve Allâhı çok zikredenler için güzel bir (imtisal) numune(si) vardır” (Ahzap, 21) buyurulur.

Tebliğ ettiğiniz şey; çok önemli, değerli ve kıymetli ise, siz de ona uygun biri olmalısınız. Bu sebeple, Allah (c.c.) bütün peygamberleriyle gönderdiği ve tebliğini istediği tek din olan İslam’ı, kendisi tarafından terbiye edilmiş elçiler vasıtasıyla yaymıştır. Peygamberlerden sonra da Onların yetiştirdikleri seçkin şahsiyetler vasıtasıyla yapılagelmiştir. Sahabe efendilerimiz ve tabiin’in ardından alimler gelir. Peygamberimiz (sav) bir hadislerinde “Âlimler, peygamberlerin varisleridir. Peygamberler altın ve gümüşü miras bırakmazlar; sadece ilmi miras bırakırlar. O mirası alan kimse, bol nasip ve kısmet almış olur.” buyururlar. (Ebû Dâvûd, İlim, 1 [3641]; Tirmizî, İlim, 19 [2682])

Konumuza çarpıcı ve çok güzel bir örnek olması bakımından; Peygamberimiz (s.a.s), Hayber’in önüne geldiğinde İslam sancağını Hz. Ali’ye verir ve ona şöyle der: “Onların bulunduğu bölgeye varıncaya kadar sükûnetle yürü! Sonra onları İslâm’a davet et ve Allah’a karşı sorumluluklarını onlara haber ver! Vallahi senin vasıtanla Allah’ın bir kişiyi hidayete erdirmesi, en değerli kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 34)

Efendimiz (s.a.s)’in bu örneği bizlere şunu öğretmektedir: Allah katında en güzel amel, bir insanın hidayetine vesile olmaktır. Müslüman, önce İslam’ı iyi bilmeli ve sonra da güzel ahlak ile (kavl-i ma’ruf, kavl-i leyyin ve beşuş bir çehre) davet etmelidir. Bu ise İslam’ı doğru anlayıp yaşamayı ve halimizle güzel temsil etmeyi gerektirir.

Hz. Muhammed (s.a.s), din-i Mübin-i İslam’ı önce kendisi yaşıyor, sonra sahabe-i kirama öğreniyor ve sahabe efendilerimiz de öğrendiklerini hemen kendi hayatlarına aktarıyorlardı. Sonraki gelen nesiller de aynı yolu takip ettiler. Bu sayede İslamiyet hızla yayıldı. Anadolu’dan, Uzakdoğu’ya , Endülüs’ten Orta Asya’ya, Afrika’dan Balkanlara İslamiyet’in yayılmasında en büyük etken Müslümanların güzel ahlakı olmuştur.

Özeleştirel bir yaklaşımla gelelim günümüze! İslam’ı tebliğ ile memur olduğunu düşünen kişi ve kurumların – hakkıyla görevini ifa edenleri hariç – kâhir ekseriyeti veresetü’l enbiya sıfatını taşıyorlar mı? İslam’ı yaşıyorlar mı? Böyle bir iddiaları var mı? Bu sorulara “evet” demeyi çok isterdim. Maalesef çıkar ve menfaat ilişkileri, gruplaşmak, mikro milliyetçilik… ve benzeri bir çok sebeplerle sureta haktan gözüküp,

hakikatten çok uzak yaşanmaktadır. Bu da başarısızlığı getirmektedir. Bu durum, başarısızlığın olduğu tarihin her dönemi için geçerlidir.

İslam’ı hakkıyla temsil edemeyen/etmeyen her Müslüman, farkında olmadan veya olarak en büyük zararı İslam’a vermiş oluyor. Bu gün, 57 islam ülkesi ve 2 milyara yakın Müslümanın Gazze’de düştüğü duruma bakarak bunları söylüyoruz. İnşallah; Gazze halkı, bir çok gayr-ı müslim’in hidayetine vesile olduğu gibi biz Müslümanların uyanmasına da vesile olur! (Amiin)

Ali Rıza Tahiroğlu

DİB. Başkanlı Müftüsü

Share
612 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

6+6 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • RAKAM VE SAYI

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Günlük hayatta "rakam" ve "sayı" birbirine yakın birer kavram olduğu için bazen birlikte söylemek durumunda kalabiliriz. Ancak matematiksel olarak bu iki kavram arasında önemli bir fark vardır. Bu farkı anlamak, matematiksel düşünce yapısının temelini oluşturmaktadır. Rakam, kelimesi Arapça kökenlidir ve sayıları yazılı olarak ifade etmek için kullandığımız sembollere denilmektedir. Modern ondalık sayı sisteminde kullandığımız rakamlar şunlardır: 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9'dur. Yani, toplamda 10 adet rakam vardır. Rakamlar, sayıları oluşturmak için k...
  • Dünya Kayserililer Günü İstanbul’da Kutlandı

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    İstanbul'da yaşayan Kadim şehir Kayserililer Senenin 38. gününe denk gelen 7 Şubat “Dünya Kayserililer Günü” 7. etkinliği düzenledi. Kayseri Kültür ve Tanıtım Platformu tarafından organize edilen 2019 yılında başlatılan bu yıl ise yedincisi düzenlenen etkinlikte 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depremlerin 2.yılında hayatını kaybeden canlar unutulmadı. Kur'an-ı Kerim okundu dualar edildi. Tomarzalılar Vakfı Hekimoğlu Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programın sunumunu Platform başkanı Ahmet Keklik üstlendi. Etkinliğe ev sahipliği yapan Tomarzalı...
  • DOMATESİN TARİHÇESİ

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Domates (Solanum lycopersicum), patlıcangiller familyasına ait, dünya genelinde yaygın olarak yetiştirilen ve tüketilen bir bitkidir. Botanik olarak meyve sınıfına girse de mutfakta sebze olarak kabul edilir. Domatesin ilk olarak ne zaman "bulunduğu" sorusu biraz karmaşık olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü domatesin varlığı binlerce yıl öncesine dayanmakta ve bu süreçte evrim geçirerek bugünkü haline gelmiştir. Bu nedenle, belirli bir "bulunma" tarihi vermek zor. Domatesin kökeni Güney Amerika'daki And Dağları bölgesine, özellikle Peru ve Ek...
  • Saraydaki Kayserili

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    “O günlerde üstüne bir durgunluk çökmüştü. Düşüncelere dalmıştı. İşte o sırada hiç unutamam 16 Kasım 1922 günü, sabah kahvesini götürdüğüm zaman tuhaf tuhaf yüzüme bakarak: - Şaşkın şaşkın ne duruyorsun karşımda? Git bana bir kahve daha yap, dedi . - Onu ilk defa bu kadar sinirli ve bitkin görüyordum. Geceyi uykusuz geçirdiği belliydi. Sesi bile sönükleşmişti. İkinci kahveyi götürdüm. Her zamanki gibi, bir kenarda durdum. Yaklaşmamı işaret etti. - Vaziyetin vehamet kesbettiğini biliyorsun burada , artık hayatımız tehlikede…Binaenaleyh , ben ...