Son Dakika
Toplumların gelişmesi, yeni kuşakların sağlıklı yetişmesine ve iyi eğitilmesine bağlıdır. Bu nedenle gerek aileye, gerek okula ve gerekse topluma bu konuda önemli görevler düşmektedir. Çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve ahlaki gelişimine olumlu yönde etki edecek uygun ortamı sağlamak öncelikle ailenin ve daha sonrada eğitim kurumlarının görevidir.
Sokak çocuğu günlük yaşamımızda da çok duyduğumuz bir kavramdır. Ancak, “Sokak Çocuğu kimdir?” sorusuna cevap verebilmek o kadar da kolay değildir. “Sokak Çocuğu” olgusu sosyoekonomik, kültürel, psikolojik, politik gibi çok çeşitli boyutları olan önemli sosyal sorunlardan birisidir. Sokak çocukları, 24 saat sokakta yaşayan, ailesiyle ilişkileri kopuk olup geçimini sokaktan sağlayan, zaman zaman suça bulaşıp, zaman zaman tiner, Bali, bonzayi gibi uçucu ve uyuşturucu maddeler kullanan ya da bunlara ihtiyaç duyan, sokağın özgür ortamını mekân edinen çocuklardır.
Kimimiz için sokaklarda gözleri kaymış tinerci çocuklar, kimimiz için ise trafik ışıklarında arabanın camına yapışan çocuklar, kimimize göre de çantamızı alıp kaçan kapkaççıları görüp bunları sokak çocukları olarak değerlendiririz.
Sokak çocukları, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nda 3.madde’de “Korunmaya Muhtaç Çocuklar” kapsamında ele alınmaktadır. Kanunun korunmaya muhtaç çocuk kapsamında; anne veya babası tarafından ihmal edilip, fuhuş, dilencilik, alkollü veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen çocuklar kapsamında sokak çocukları da yer almaktadır.
Çocuk Esirgeme Kurumu, Türkiye’de yoksul ve korunmaya muhtaç çocuklara ve ailelere bakım, eğitim, sağlık, kültür hizmetlerini sistemli bir biçimde sunmak için oluşturulmuş bir kurumdur. Bu kurumun girişimleri ile ilk defa 1997’de kutlanmaya başlanan “Sokak Çocuklarına Şefkat Haftası” her yılın 24 Mayıs–30 Mayıs tarihleri içine alan günlerde tüm yurtta kutlanmaktadır.
1950 ve 1960’lardan başlayarak iç göçe bağlı çok sayıda ailenin ve çocuklarının kırsal yörelerden kente göç etmesi sonucu şehirlerde evlerini terk ederek sokaklarda yaşayan çocukların sayısında büyük artışlar olmuştur. Yapılan araştırmalarda sokak çocuklarının büyük çoğunluğunun 11-15 yaşları arasında olduğu tespit edilmiştir. Bu olguya neden olan en büyük etmenin ekonomik yetersizliklere dayalı ailesel ve toplumsal sorunlar olduğu, eğitim seviyesi düşük parçalanmış ailelerden ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Birde bunlara mülteci olarak ülkemize sığınmış ve sokakta yaşayan Suriyeli çocukları da ekleyebiliriz.
Sokak çocuğu gerçeği bu ülkenin en büyük sorunlarından biri olarak yıllardır önümüzde durmaktadır. Çoğunlukla bu çocukları “Suçlu”, “Tinerci”, “Yankesici” ve başka isimler altında tanımlayarak onları toplumun dışına itmekteyiz. Sokakta yaşayan çocuklara karşı toplumuzun maalesef büyük bir önyargısı bulunmaktadır. Aslında düşünülmesi gereken en önemli şey bu çocukların neden sokakta yaşamak zorunda kaldığıdır.
Her türlü kötülüğün pençesine yakalanabilecek savunmasızlıkta olan, elinde kitap olması gerekirken sigara veya uyuşturucu kullanan, gece sıcacık yatağında uyuması gerekirken kaldırım kenarları, köprü altlarında uyuyan, çöp kutularında ekmek arayan, anne-baba şefkati görmesi gerekirken istismar edilen bu çocuklar bizim çocuklarımız olduğunu unutmayalım.
Çocukların tüm haklarını devlet sağlamak zorundadır. En önemlisi onları sahiplenmeli, önemsemeli, hoşgörüyle yaklaşmalı ve bu konuda sorumluluk hissetmeliyiz. Çocukların ailelerine geri döndürülmesini sağlamayız. Onların bu ortamdan uzaklaştırılabilmesi adına bakımevleri oluşturulup çeşitli dallarda eğitim vermeliyiz. Bizler toplumun bireyleri olarak onlara şefkatle yaklaşmalıyız ve topluma faydalı birer birey olarak kazandırmak için elimizden geleni yapmalıyız.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
15 Ocak 2021 Köşe Yazarları
07 Ocak 2021 Köşe Yazarları
07 Ocak 2021 Köşe Yazarları
01 Ocak 2021 Köşe Yazarları