Son Dakika
Sokak çocuğu, bir yetişkinin korumasından, yol göstericiliğinden yoksun olan, sokağı evi haline getirmiş olan çocuktur. Diğer bir ifadeyle, “Sokak çocukları” kavramı, genel olarak zamanını sokakta geçiren çocukları, aileleriyle sınırlı ilişkisi bulunan veya hiç ilişkisi bulunmayan ve geçimini de sokaktan sağlayan çocukları ifade etmektedir.
“Sokak Çocuğu” olgusu sosyoekonomik, kültürel, politik ve psikolojik çok çeşitli boyutları olan önemli sosyal sorunlardan birisi olup, ülkemizde giderek büyüyen ve çözümü zorlaşan bir sorun olarak görülmektedir. Sokak çocukları sorununun ortaya çıkışı; Ailede huzursuzluk, ailede ve toplumda sosyal çözülme, ailede parçalanma, ailede boşanma oranın artışı, aile içi şiddet, çocuğa yönelik her türlü istismar en önemli sebeplerdir.
İşsizlik oranında meydana gelen artış, köyden şehre göçle birlikte şehir hayatına ayak uyduramama sonucunda toplumda değişik uyum sorunları gibi durumlar, sokakta yaşayan ve çalışan çocukların sokakta yaşamayı teşvik etmesi gibi nedenler sıralanabilir.
Söz konusu nedenlerden ötürü sokağı eve tercih eden veya sokakta çalışmak zorunda kalan yani “sokak çocuğu” haline gelen kişi, bundan sonra her türlü riskle iç içe, sıra dışı bir hayat yaşamakta, aile bağları zayıflamakta ve zaman zaman madde bağımlılığı riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu yönüyle hem kendileri için hem de toplum için ciddi bir tehdit oluşturmaya başlayan sokak çocukları sorununa yönelik uygulanan politikalar tüm dünyada oldukça önem arz etmektedir.
Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar, doğrudan suça yönelmenin dışında ihmal ve istismara uğramaktadır. Bali, tiner, sigara gibi bağımlılığa yol açan maddeleri kullanma ile karşı karşıyadır. Zihinsel ve fiziksel gelişimde gerileme, dayak, yaralama, ölüm gibi şiddete maruz kalabilmektedir. Psikolojik sorunlar, cinsel taciz ve tecavüz gibi olumsuzlukları yaşayabilmektedir.
Türkiye’de Sokak Çocuklarının bir sosyal problem olarak gözlenmesi özellikle 1950’li yıllardaki köyden kente göç olgusunun ardından başlamıştır. İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Gaziantep ve İzmir’de olduğu kadar diğer büyük şehirlerimizde de sokak çocuklarının sayısının arttığı görülmektedir.
Türkiye’deki Sokak Çocuklarının tam sayısı hakkında bilgi sahibi olabileceğimiz bir çalışma bulunmamaktadır. UNİCEF, son yıllarda yaptığı araştırmalarda dünyada, sokakta yaşayan ve çalışan çocuk sayısının 20 milyona ulaştığını belirtmektedir.
31 Ocak Tarihi, “Sokak Çocukları Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu özel günde çocukların sokağa itilmesini engelleyecek ve toplumsal sorunun önlenmesini sağlayacak aile ve topluma yönelik koruyucu, önleyici ve geliştirici çalışmaların yapılması gündeme getirilmektedir.
Ülkemizde sokak çocuklarının rehabilitasyonu ve topluma kazandırılmasına yönelik çalışmalar yapan kurumlar mevcuttur. Maltepe Üniversitesinde 2010’da “Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar İçin Uygulama ve Araştırma Merkezi (SOYAÇ)” kurmuştur. SOYAÇ, sokak çocukları için bir üniversite bünyesinde kurulmuş ilk ve tek merkezdir.
Önemli bir toplumsal problem olan sokak çocuklarında aile, anahtar konumdadır. Bu nedenle problemin çözümü hususunda ailenin esas alınması şarttır. Sokak çocuklarına yaklaşırken aile esas olmalıdır. Sokaklar, çocuk için korkunun değil, umudun adı olmalıdır.
En önemlisi onları sahiplenmeli, önemsemeli, hoşgörüyle yaklaşmalıyız. Onların bu ortamdan uzaklaştırılabilmesi adına bakımevleri oluşturulup çeşitli dallarda eğitim vermeliyiz. Bizler toplumun bireyleri olarak onları dışlamadan kazanmaya çalışmalıyız. Yeter ki çocuklar için sıcak bir yuva olsun. Onlar hiçbir zaman karanlıkta yalnız kalmasın ve kendilerini yalnız hissetmesinler.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
15 Ocak 2021 Köşe Yazarları
07 Ocak 2021 Köşe Yazarları
07 Ocak 2021 Köşe Yazarları
01 Ocak 2021 Köşe Yazarları