Son Dakika
İstanbul Develi ve Yöresi Derneğimizde Başkan Necati DEVELİOĞLU Dönemi : ( 25.11.2001 – 09.11.2003)
DÜNYA BİYOLOĞLAR GÜNÜ
DEVELİ’DE KUMAR VE KUMARHANELER-1
İstanbul Develi ve Yöresi Derneğimizde Başkan Muzaffer AKSU Dönemi: (21.04.1996-25.11.2001)
NEDEN PAYLAŞMALIYIZ?
BODRUM HÂKİMİ TÜRKÜSÜ ve Dr. Halil Atılgan
Başkalarını suçlamak yerine özeleştiri yapıp kendinde önsezi eksikliği veya gerçekleri bilememe veya işin aslını araştırma noksanlığı, hadiseleri okuyamama
ve geçmişte yaşananlarla gelecek arasında yorum yapmada yetersiz olunduğunun bilinmesi ve kibiri bir kenara bırakıp bunun bendinde kabulü ile hazmedilmesi daha doğru ve dürüst bir yaklaşım olacaktır. Yani işin aslı oy beklediği kişiyi veya kitleyi tanımak istemediğinden veya tanıyacak vasfının olmayışındandır. Bütün bunlar zekâ ister, tarih bilgisi ister, insanı tanımak ve iyi bir tahlil yeteneği ve genel tabirle ‘stratejist’ olmak, toplum mühendisi olmak ister. Bu böyle biline. Özetle yetersizlik ve insanımızı tanıyamama maalesef bütün partilerin sorumluluk taşıyan ve öne çıkan kişilerinde var olduğu dikkatli bir tahlilde görülmektedir.
Çok sık kullandığım bir Çin atasözü var, bu 2500 sene öncesi bir Çinli komutana ait
-ismini hatırlayamadım- muhtemelen biz TÜRKLERİ kastederek söylemiştir bu sözü:
Kendinizi tanımıyorsanız bir savaş kaybedersiniz, düşmanınızı tanımıyorsanız bir savaş kaybedersiniz ama ne kendinizi ve ne de kendinizi tanımıyorsanız bütün savaşları kaybedersiniz’ Bu söz benim strateji çalışmalarımda hep yol gösterici düsturum olmuştur. Ama kaybetmenin veya kazanmanın bu devirde başka şartlarının da olduğunu ne yazık ki yapılan haksızlıkları, torpilsiz bir şey olamayacağını öğrendikçe anlamaya başladığımı itiraf etmeliyim.
Seçim gezileri esnasında fotoğraflarımız çekildi; ÖZ ÇEKİM (selfie) yapıldı. Keşke
öz çekimleri aynada kendine bakıyor gibi görselerdi de deselerdi; ‘ben kimim?’
Hep aynı yüzler. Kalabalık olalım reklam olsun diyenler, Bir şeyler yapmak için koşturanlar; görevi olduğu için bulunanlar, samimi hislerle ve inancı gereği ÖZVERİ ile koşturanlar… Çoğu yere gitmiş olmak için gidildi, hem de birkaç kere. Hiçbir bilimsel esasa dayanmadan yapılan işler. Zaten bunlar da seçim sonucuna yansımadı mı? Seçmenler tarafından bize yöneltilen eleştiri ve sorulan hesaplara içtenlikle cevap verebildik mi? Bu da haliyle sorunun sebebini veya cevabını bilemediğimiz için değil miydi? Bu eksikliğimizin sebebi büroda oturanla sahada bulunanlar arasındaki iletişim yoksunluğu mu yoksa sahadakilerin de bilgisizliği miydi?
Ne yapalım ki AK Parti için seçim sonucu beklenenden aşağı gelmesindeki gördüğümüz eksikleri aklımın erdiği, gözümün gördüğü kadar şöyle sıralayabilirim:
1- Aday listesi doğru değildi, tanınmayanların işi ne idi. Doğru isimlerden oluşmuş liste olmazsa olmaz olarak düşünülmeliydi. a) Tanınır olmanın yanı sıra mümkünse halkın içinde yaşayan olmalıydı. b) Mecliste ve partide kendisine ayrılan koltuğun geniş geleceği değil bilakis koltuğa katkıda bulunacak liyakat sahibi kişiler aday olmalıydı. 2- Seçmen düşüncesinin tahlili ile onlara yaklaşım usulü ‘toplum mühendislerinin’ raporu doğrultusunda olmalıydı. 3- Çalışmaların içeriğinde seçmenlerle yüz yüze gelindiği zaman yalnız kendi seçmenimizi muhafaza etmeye yönelik olmayıp (yani pazarlama tabiriyle ‘tutundurucu’ usulü), rakip parti seçmenine yönelik konuşmalar da içermeliydi (yine pazarlama tanımıyla ‘tanıtıcı’ usül).
5- Gidilecek yere yani hitap edilecek kitleye (mahalleye) göre gidecekler / konuşacaklar dikkatle seçilmeliydi. Saygılarımla. 10.7.2015
NOT: 3 Temmuz günü Doğu Türkistan’a yapılan Çin zulmünü tel’in konuşmaları yapıldı Cuma namazı çıkışı.
Senin ırkdaşın, dindaşın işkence görüyor ama ‘sıcak’, ‘ama oruç’ bahaneleriyle kalabalık yok. Sadece kendi iyiliği içim namaz var ama ‘zulme son’ konuşmasını dinlemiyor. Ben de kalkıp bir Çin atasözünü burada yazıyorum. Ama doğru nerede ben orada.. S.A.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
14 Nisan 2021 Köşe Yazarları
14 Nisan 2021 Köşe Yazarları
14 Nisan 2021 Köşe Yazarları
09 Nisan 2021 Köşe Yazarları