Son Dakika
Sevgili Okuyucularım!
Bilindiği üzere Adana’da ortaokul öğrencilerinin kaldığı kız yurdunda çıkan yangında 12 öğrenci yanarak can verdi. Pek çok öğrenci de yaralı. Millet olarak hüzün ve acıya gark olduk. Ülkemizde sık sık yurtlarda ömrünün baharında körpe yavrularımız yanarak hayata veda ediyorlar. Hepsini rahmetle, sevgi ile anıyoruz. Milletimize başsağlığı diliyoruz.
Bir daha böyle acıların yaşanmaması için devlet olarak, millet olarak tedbirler almalıyız. Kader böyleymiş diyerek acıyı kadere yüklememeliyiz. Bu yazımda siz değerli okurlarıma bu faciadan etkilenerek Müslümanların hal-ü pürmelalini anlatmak istiyorum.
Değerli okuyucularım!
Dünyanın pek çok yerinde neden Müslümanlar bu gün oldukça karmaşık ve oldukça kötü, boğucu, sefil, değersiz ve acı içinde bir hayat sürüyor? Yaşamları neden çatışmalar, çelişkiler, savaşlar, kazalar, acılar, geçici coşkular, anlık doyumlardan öteye gitmiyor? Neden büyük acılar, endişeler, korkular içinde bir belirsizlik hüküm sürüyor?
İslam toplumu neden şiddet yüklü, karmaşaya meyilli, ekonomik ve toplumsal alanda dünyanın geri kalan bölümü olarak algılanıyor? Neden uygar ülkelerle gittikçe daha çok artan bir çatışma ortamı meydana geliyor? Müslümanlar, neden haz verenle acı veren arasında bir seçim yapamıyor? Neden haz verene tutunayım, acı verene sabredeyim zihniyeti ile kaderin ipinde asılı duruyor. Buna karşı bir kurtuluş yolu bulma ve ortaya koyma için bir gayret göstermiyor? Kurtuluş yolunun kendi özgürlüğünde, bilgi ve yaratıcılığında olduğunu bilmiyor ve bu değerlerini bütün kirli sistemlerden, çelişki ve çatışmalardan kurtarmak içi ne den çaba sarf etmiyor?
Bizim tespitlerimize göre, insanı aşan bir duygu, beşeri bir ilerleme, bilgi, bilinç, övünç ve olgunluk faktörü olan, insanı gündelik yaşamın sınırlarından kurtarabilen bir dini değil de insan karşıtı etkenlerin oyuncağı ve aleti olan bir inancın etrafında dönüp dolaşıyorlar da ondan. Dini insanlık dışı ve karşıtı bir faktör olarak kullanan, insanları bilgiye, özgürlüğe, yaratıcılığa karşı yapılan sinsi planların farkına varamıyorlar da ondan. Cehaleti egemen kılmak için dini bir araç olarak kullanılanların planlarının kurbanı oluyorlar da ondan.
Bu durumda Müslümanlar, düşünme yeteneğini yitiriyor. Batının egemenliği altına sürükleniyor. Batı ise, İslam dünyasını kendi içinde eritmek, aradaki farklılıkları ortadan kaldırmak istiyor. İslam ülkelerini kültürel, siyasal, ekonomik ve toplumsal bakımdan egemenliği altına alarak köleleştirmek istiyor.
Hal bu ki Allah, kullarına verimli, üretken, yaratıcı ve akıl dolu bir yaşamı layık görmüş ve kullarına bu dünyada bağışladığı en büyük nimetin de akıl olduğunu bildirmiştir. Ne yazık ki Müslümanlar aklın sesine değil de cehaletin karanlığına talip oluyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
23 Ocak 2021 Köşe Yazarları
23 Ocak 2021 Köşe Yazarları
15 Ocak 2021 Köşe Yazarları
07 Ocak 2021 Köşe Yazarları