UYUTULMAKTAMISIN SEVGİLİ HEMŞERİM?

Yanık bir anne sesi ile söylenen ninni ile çocuklar en tatlı uykusuna dalar beşikte.
Yılan bir kış boyunca uyur kendince uygun, toprak altı bir yerde.
Fil bir ağaç bulunca yere uzanmadan, yaslanarak uyur koskoca gövdesi ile.
Kısacası canlılar için uyumak çok doğal ve hayati bir olaydır.
Uyku bir gıda, huzur ve mutluluk kaynağıdır. Yeterki zamansız ve zoraki olmasın.
Zoraki olur ise, “uyumak” olur “uyutulmak”.
Narkoz koklatılarak, sopa ile bayıltılarak zoraki uyutulan canlı, acı ve ızdırap ile uyanır.
Misal; 50 yaş üzerindeki çoğu insan iyi bilir tavuk uyutmayı.
Tavuğun başını zoraki bir şekilde kanadının arasına sokar, ellerimiz ile pış pış diyerek vururduk gövdesine ve bir bakmışız ki tavuk kucağımızda uyumuş.
Tavuk aklı ya, her yer karanlık diye gece oldu sanır ve uykuya dalardı güpe gündüz mutsuz ve huysuz.
Ancak bir insanı, bir aileyi, bir toplum, hatta bir milletin yarısını zoraki uyutmak, sihirbazın hipnoz yaptığı gibi çok kolay olur sanmayın.
Böylesi uyutma başarısı yavaş yavaş, sinsice baş gösterir.
Siyasilerce verilen demeçlerle, içi boş slagonlarla ve boşa atılan salvolarla karıştırılarak yapılan şerbet nabza verilince güncellemeler, zamlar, kazıklar uyanık iken uyutulmak isteyenlere ninni gelir siyaset şerbetinden içenlere.
Uykuda mısın, uyutulmakta mısın sevgili hemşerim? Daha fazla acı çekmeden uyan artık…