Son Dakika
Develi’de yaşayan bir hemşehrimin iş yerimi ziyareti sırasında yaptığımız sohbette ikinci evliliğini yapma arzusunu, yaşadığı güçlükleri ve problemleri dinledim. Önce sizlere hemşerimi anlatmak istiyorum. Kendisi 64 yaşında halen Develi’de yaşayan çiftçilikle iştigal eden, ekonomisi yerinde, kötü alışkanlıkları olmayan, çocuklarını evlendirmiş, eşini kaybetmiş ve 2 yıl boyunca yasını tutmuş, en az 5 yıldır uygun bir eş arayışında olan henüz evlenecek hanıma rastlayamamış tipik bir Develili. Bu kadar uzun süre bir eş bulamamasını hayretle karşıladım. Develi ve Develi dışında çok sayıda evlilik girişimleri olumsuz sonuçlanmış. Bunun en büyük sebebi ikinci evliliklerini yapan bayanların ekonomik olarak garanti taleplerini gösterdi. Kimi hanımlar nakit para, kimisi daire vs istiyorlarmış.
İstanbul’da ki Develi ve Yöresi Yardımlaşma Derneği’nin aylık konferans toplantılarına sık sık katılıyorum. Bu toplantıların birinde 35 senedir hiç görmediğim, çocukluğunu hatırladığım, tanımakta da bir hayli zorladığım bir hemşerimle karşılaştım. Adam 50 yaşında ve hiç evlenmemiş. Üniversite mezunu, ekonomik olarak hiç bir sorunu yok. Ne yazık ki müzmin bekar çıktı çok üzüldüm.
Beş yaşında erkek çocuğa sahip geçimsizlik nedeniyle eşinden ayrılmış bir gencimizin annesinin kızımı uygun bir isteyen olursa çocuğuna ben bakar büyütürüm kızımı evlendirmek istiyorum diye dertlenişine ve ağlayışına şahit oldum. Görüldüğü üzere genç bekârlar, müzmin bekârlar, eşlerinden geçimsizlik nedeniyle boşanmış, ölüm nedeniyle eşlerini kaybetmiş erkek ve bayanlar her ailede var. Evlilik problemlerinin çözümü imkânsızlaştıkça evlilik sayısı hızla azalmaktadır. Türkiye’nin sıkça yaşadığı ekonomik krizlerde pek çok aile parçalanmaya başlamış, boşanmalar daha da artmıştır. Bu nedenle aile sayısında ciddi azalmalar olmuştur. Toplumun en küçük parçası olan aile çimento görevi yapmaktadır. Toplumu güçlü kılan ailedeki birlik ve dayanışma anlayışıdır. Aile sayısı azaldıkça otomatik olarak birlik ve dayanışma azalmaktadır. Bu durum toplumumuzun geleceği için ciddi tehlikelere sebep olacak boyuttadır. Toplumun yarası haline gelmektedir.
Genç bekârlar ideal evlilik yapmaktaki koşullara erişme güçlükleri yaşıyorlar ve kendilerine uygun bir eş bulamıyorlar. Öncelikle anlaşarak kendi seçtikleri eşleri tercih ediyorlar. Bu konuda yetersiz olursa ailelerin aracı olduğu eşlere yöneliyorlar. Sosyo-ekonomik nedenlere bağlı olarak ideal evlilik yaşı zaman içinde 20’den 30’a çıkmıştır. Büyük kentlerde gençler evlilikten kaçıyor, daha basit bulduğu için birlikteliklere yöneliyorlar. Evlilik yaşını geçirmiş müzmin bekârlar da evlilikten sudan bahanelerle kaçıyorlar ve evlilik için ikna olmuyorlar. Yaşına uygun eş bulmak gerçekten zor. Yaş ilerledikçe uygun eş seçme koşulları da imkânsızlaşıyor. Müzmin bekârlar eş kahrı, evlilik meşakkati çekmek istemiyorlar. Eşlerinin ölümü sebebiyle dul kalanlar da aile baskısı, ayıplanma korkusu ile ömür tüketiyorlar. Boşanarak dul kalmış insanlarımız yaşları ne olursa olsun birinci evliliklerinde ki sıkıntıları ve olumsuzlukları bir daha yaşamamak için ikinci evlilikten kaçınıyorlar, psikolojik problemlerle iç içe yaşıyorlar. Çocuklu dullar genelde hayatlarını çocuklarına adıyorlar, evlenmekten kaçıyorlar. Bahsettiğim evlilik problemleri yanında, mutlu evlilik yok mu? Mutlaka var ve sayıları milyonlarca.
Evliliğin bildiğimiz maddi ve manevi faydaları yanında çeşitli üniversitelerin uzmanlarınca tespit edilmiş faydalarını, evliliğe özenmeleri için bütün bekârlarımızın dikkatine sunuyor ve bu faydalar ışığında bütün bekârlarımızı evlilik yapmaya davet ediyorum.
Evlilik ve aşk ilişkisi akıl sağlığını korumaya yardımcı oluyor.Chicago Üniversitesi’nin bulgularına göre evli çiftlerde ruhsal hastalıklar daha az görülüyor. John Hopkings Üniversitesi’ne göre çiftler arasındaki aşk ilişkisi antidepresan etki yapıyor. Brown Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre evliler bekârlara oranla daha nadir hastalanıyor. Ömür ortalama 8 yıl uzuyor. Evlilik aynı zamanda insanı gençleştiriyor hücreler hızla yenileniyor. Baba olmak erkekleri daha ılımlı yapıyor. Evlilik kişisel bir tercih olmasına rağmen mutsuz evliliklerin yarattığı problemleri toplumun bütününü doğrudan ilgilendirmektedir. Açtığı yaralar toplumsal yara haline gelmektedir. Bu nedenle evlilikte yaşanan sorunların çözülmesini ve zorluklarının aşılmasını toplumca halletmeliyiz. Toplumun en küçük parçası olarak aile fertlerinin evlilik yaşına gelmiş gençlere, müzmin bekârlara, dullara cesaret vermeliler. Onlara evlilik yapmaları için maddi ve manevi her türlü desteği sağlamalılar. Mahalle muhtarları evlenmeye aday kişileri en iyi tanıyan, aile yapısını, sosyo-ekonomik durumunu bilen kişilerdir. Bu nedenle muhtarlar evlilik yapacaklara her türlü yardımı yapmak konumundadırlar. Evlilik probleminin aşılmasında, taraflar arası güçlüklerin giderilmesinde garantörlük yapabilirler.
İlçe dışında yaşayanlar tarafından kurulmuş kültür ve dayanışma derneklerimiz başarıyla çalışmalarını sürdürmektedirler. Mevcut faaliyetlerine ilave olarak evlilik problemlerinin aşılmasına katkı sağlayacak çalışmaları ele almalılar ve ilgililer arasında iletişimi ve koordinasyonu sağlamalılar. Diğer taraftan belediye başkanları yasaların kendilerine verdikleri bu konuyla ilgili yetkilerini azami ölçüde kullanmalılar. Mevcut müdürlüklerine ilave olarak evlilik iletişim müdürlüğü kurmalıdırlar. Bu müdürlükte sosyolog, psikolog, pedagoklar ve aile danışmanları görev almalıdırlar. Konferanslar düzenlenmeli, Belediye Başkanlarının şahsen katılımları ile her mahallede toplantılar yapılmalı, birebir diyalog kurularak evlilik öncesi ve sonrası için destekler verilmeli, maddi ve manevi katkılar sağlayarak evlilik güçlükleri aşılmalıdır. Başkanları, muhtarları, dernekleri ve aileleri bu sosyal yaranın iyileştirilmesi için göreve çağırıyorum.
Çevremde gördüklerimi ve tespitlerimi akademik olmayan bir üslupla yüzeysel olarak dile getirmeye çalıştım. Herkesin bildiğini, gördüğünü, belki de ailesi içinde yaşadığını hatırlatarak ilgililerin dikkatini çekmek istedim ve naçizane tavsiye niteliğindeki düşüncelerimi dile getirdim. Yazdıklarımla bu toplumun sosyal yarasına faydalı olabilmişsem ne mutlu bana.
BENZER HABERLER