Son Dakika
Yılmaz Polat’ın “CİA Pençesinde Açılım İle Kirli Oyunun Gizli Belgeleri” adlı çok önemli kitabı 2010 yılı Haziran ayında çıktı. İşte o kitaptan bazı bölümler;
(… Bush 10.03.2003 sabahı istikbarat ve ulusal güvenlik toplantısına katıldıktan sonra Recep Tayip Erdoğan’ı aradı. Neredeyse açıktan tehdit ediyordu. Türk askeri kendiliğinden Irak’a girerse karşısında Amerikan askerini bulacaktı.
A.B.C’nin Beyaz Saray Muhabiri Mike Alen 23 Mart’da Başkan Bush’a “Türk askeri Kuzey Iraka girerse ABD’nin tavrı ne olur?” diye sordu. Bush’un yanıtı çok açıktı. “Türklere açık olarak Iraka girmemeleri gerektiğini söyledik. (Türk) siyasi ve akseri yetkiler ile temas halindeyiz. Politikalarımızı gayet iyi biliyorlar. Irak’a girmeleri için hiç bir neden yok. Kürtler ile birlikte hareket ettiğimizi iyi biliyorlar.”
Walfonitz’ın çenesi durmuyordu. Her fırsatta Kuzey Irak’a girerse Türkiye’nin karşısında ABD askerini bulacağını söylüyordu. Bu arada ansızın dış işleri bakanı Powell’ın Ankara’ya gideceği haberi açıklandı. “1 Nisan” şakası gibi yapılan açıklamadan bir çok kişinin haberi yoktu. AKP hükümeti habere çok sevindi. AKP’liler Bush yönetimi ile aralarının düzeleceği umuduna kapıldılar. Powell’ın hala dost olduklarını göstermek için geldiklerini söylediler. Ne var ki gerçekçi bir yorum değildi bu. Powell’ın elinde bir milyon dolarlık elma şekeri vardı.
Dostluk bahaneydi. Powell Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmeyeceği güvencesine karşılık 8,5 milyar dolarlık kıredi, yada 1 milyar dolarlık bağış önerdi. Türk hükümeti ikna oldu. 3 ay sonra Dubai’de bir antlaşma imzalandı. Buna göre 1 milyar dolar bağış alınacak ve karşılığında Türk askeri birlikleri Iraka girmeyecekti…)
***
Yaşayan en deneyimli devlet adamımız Süleyman Demirel şunları söylüyor; “Terörün kökü nerede ise oraya gidilmesi gerekir. “Kandil Dağına” gidemeyiz diyorsanız bu olmaya devem eder. NATO’nun bu işlere bulaştırılması fevkalade yanlış olur… Türkiye’nin içindeki ve karşısındaki terörü bastırmak Türkiye’nin kendi işidir. Türkiye dış güçleri karıştırmamalıdır.”
( 8 Temmuz 2010, Hürriyet Gazetesi)
Bu konuda Mehmet Ali Birand şu değerlendirmeyi yaptı;
“ …Acaba Kandil PKK’dan nasıl arındırılabilir? On farklı senaryo yok, sadece bir tek senaryo var. Obama onay verecek ve Amerikan kuvvetleri elindeki ulaşım, haberleşme, ateş gücü gibi olanaklarını kullandıracak. Yine Obama araya girecek ve Barzani yol gösterecek, Türk kuvvetleri de ellerindeki olanaklar ile Kandil’i tümü ile temizleyecek. Yani Wasihington bu konuda onay vermeden Türkiye “Kandilin” yanına dahi yanaşamaz.” (8 Temmuz 2010, Posta Gazetesi)
Yeni çıkan kitaptan bölümler ve iki ayrı gazeteden alınan alıntılar yan yana gelince daha iyi anlaşılıyor ki;
Bu koşullarda bu hükümet 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in söylediği gibi Kandil Dağı’na gitmeden kökü Kandil’de olan terör ile nasıl mücadele edebilir? 2003 yılından bu günedek Türk kuvetlerinin karadan Kandile’e gittiğini hiç hatırlamıyorum. Acaba siz hatırlıyor musunuz?
Not: Yılmaz Polat; Washington’da çok uzun süre görev yapmış, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden 3 kez Yılın Gazetecisi Ödülü’nü almış bir türk gazetecisidir.
BENZER HABERLER