Son Dakika
Usta bir avcı edası ile dala konumuş bir serçeye nişan alıp lastik sapan ile sıkmıştım taşı. Bir baktım kuş yerde! Yerden serçeyi alır almaz arkadaşlarım ile çeşmeye koştum. Tüylerini yolup kuşu tertemiz yıkadım. Üç küçük avcı çer, çöp toplayarak ateş yaktık kuşu pişirip birer parça yedik. Ama! Hiç birimiz doymadık.
O günkü çocukluk aklımla “Bir diki kuş eti için değer miydi serçeyi yere sermeye?” diye düşündüm. Düşündükçe kuşu vurduğuma vuracağıma bin pişman oldum. Üç gün sonra lastik sapanımı toprağa gömdüm. Bir daha hiç bir kuşa taş atmadım.
50 yıl geçmesine rağmen ne zaman bir kuş görsem hemen o serçeyi hatırlarım, belki kendimi affettirebilirim diye ilgilenir su veririm. Beslerim. Onlarla dostluk kurmak, avcumun içine alıp şevkatle okşamak isterim. Ben onlara yaklaştıkça kaçarak uçuverirler emin oldukları yerlere. Baka kalırım arkalarından. Hüzünlü, mahçup, pişman bir halde…
Her insanın hayatında pişmanlıkları mutlaka vardır.
Acaba kurdukları tuzak, attıkları pusular, döşedikleri mayınlar, sıkdıkları kurşunlarla şehit ettikleri askerlerimiz için teröristler hiç mi pişmanlık duymazlar? Bak! Yine şehit haberleri geldi, yine içimize kor düştü. Altı kınalı kuzu daha albayrağa sarılı olarak döndü baba ocağına. On yedi asker yaralı olarak kaldırıldı hastanelere. Sonraki gün yine şehit edildi dört polisimiz. Yine analar ağladı. Yürekler dağlandı. İçleri kan ağlasa da “oğlum şehit oldu” diyerek dimdik tuttu başlarını babalar. Bu hazin tabloyu millet olarak yıllarca yaşıyorz ne yazık ki.
50 yaş üstü aklımla soruyorum teröristlere “ 30 yıldır ne geçti elinize?” Sizde sekiz yaşındaki kuş avcısı çocuk kadar vicdan, merhabet, akıl yok mu? Bitsin artık göz yaşı, kan, kin nefret. Silahlarınızı gömün toprağa. Dönün artık evinize.
BENZER HABERLER