Son Dakika
Avluda kapılar kapatılmış. Kazanda sular kaynatılmış. Her türlü hazırlıklar yapılmış. Hacı babanın cenazesi yıkanıyor. O sırada ısrarla avlunun kapısı tak tak diye vurulur.Yüksek sesle ;“Aşşık Mahmut’un evi burası mı ? Evde kimse yok mu?” diye bağırılır. Hoca ısrara, bağırmaya dayanamaz , su dökmeyi bırakarak, kapıyı aralar ve
“Ne istiyorsunuz?” diye sorar. Adam sırtında ki acı ve ızdıraplı hastayı kafası ile işaret ederek. “Uzaktan geldik. Aşşık Mahmut’un evini arıyoruz, sırtımdaki kardeşimin ayağı kırık” der. Hoca büyük bir hüzün, şaşkınlıkla son hastaya cevabı verir. “Ben hocayım. Aşşık Mahmut sizlere ömür. İçerde meftasını yıkıyoruz.” der.
Bu cevabı duyan hasta sahibi; “Tüh! Görüyor musun, şimdi biz ne yapacağız? Bokunuzu döküyüm.” diyerek büyük bir çaresizlik içinde rahmet dileyerek oradan uzaklaşır. Kaleme alıdğım bu anekdot Aşşık Mahmut’un oğlu Mehmet Nalbant’tan dinledim.
Aşşık Mahmut yaşamı boyunca kolu bacağı kırılan, acı ve ızdırap içinde ki insanlara çare olmuş, hepsi iyi neticelenmiş binlerce kırık sarmış, bütün hastalarına kendisine “Allah razı olsun.” dedirtirdi. Kapısını çalan hiç bir hastayı reddetmezdi. Çok parçalı kırıkları geçici askıya alarak Kayseri’ye hastaneye gitmelerini öğütlerdi. Saracağına emin olduğu kırıkları bir doktor titizliği ile inceler , önceden hazırlamış olduğu malzemeleri ilaçları kullanarak saatlerce uğraşarak, hastayı bağırta bağırta sarardı. Yaptığı hizmet karşılığı çoğu hastadan para almazdı. Israrla para vermek isteyenlerden de “Ne istersen ver.” der ve ne verilirse onu alırdı.
Aşşık Mahmutun sınıkçılıktaki ustalığı Develi dışına taşmıştır. Kayseri, Adana ve Kırşehirden gelen hastaları vardı. Hastanenin olmadığı, hastane olsa bile ortapedi doktorunun olmadığı yıllarda sınıkçı Aşşık Mahmut insan oğlunun işine çok yaramıştır. Sınıkçılık Aşşık Mahmutun ünü yaptığı iştir ama çiftçilikle geçinir. Ayvazhacı Köyü’ndeki tarlalarını, bağını, bostannı eker biçer, işine aşına alın terini akıtmaktan kaçınmazdı. Helali haramı gözetirdi. Hoş soğbet ve çalışkan bir kişiydi.
Develi’deki ilk evi Fenese’nin Öğsenek Mevkiindedir. Eşi Havva Hanım Yeşiller’den Kürtüncü Mehmet Efendi’nin kızıdır. Sınıkçılık mesleği ile çağresizlere çare olan bu işten de hiç gocunmayan unutulmasını istemediğim örnek bir insandır.
Hacı Aşşık Mahmutu anıyor, kendisine ve merhume eşi emem Havva Hanıma ve diğer ölmüşlerine rahmet diliyorum. Mekanları ennet olsun.
Not: Yukardaki anektotta bahsedilen hasta elinde olmayan nedenler ile reddettiği ilk hastasıdır.
BENZER HABERLER