Son Dakika
İslam dini ifrat ve tefride karşıdır. Dinimizin her hususta olduğu gibi bu husustada ölçüleri vardır.İnsanın sağlığında veya ölürken vasiyyet etmesi bulunduğu şartlara bağlıdır.
Bu sebeple vasiyyetin hükümleri birbirinden farklıdır, Emanet bulunan şeyleri sahiplerine vermek için, varsa borçlarını dağıtmak için, üzerine farz olupta yapamadığı hac borcunu ifa için, üzerine farz olupta veremediği zekatin dağıtılması için vasiyette bulunmak vaciptir.
Hiç kimsesi bulunmayan (Mirasçısı) bir kimse,eğer borcu yoksa ancak bu taktirde malının tamamını vasiyyet edebilir, eğer mirasçısı varsa velevki bir kişi olsun, bu takdirde en fazla malının üçte birini vasiyyet edebilir. Ashab-ı ikramdan Sad bin Ebi vakkas hastalanmıştı. Kendisine geçmiş olsuna gelen Resulü ekreme şöyle dedi: ”Ey Allah’ın Resulu gördüğünüz hastalıktan doğan acılar beni bu hale getirdi ben,mal ve mülk sahibiyim. Bir tek kızımdan başka kimsemde yoktur, aceba malımın üçte ikisini tasadduk edebilirmiyim? ”Resulullah (a.s) hayır doğru olmaz buyurdular. Saad (r.a) : ”Yarısını verebilirmiyim ”dedi. Pegamber Efendimiz (a.s) hayır Dini ölçülere uygun olmaz cevabını verdi.
Şöyle devam etti : Üçte biri bile çoktur. Çocuklarını zengin olarak bırakman,halka el açıp dilenecek derecede muhtaç bırakmandan daha hayırlıdır.
1- Başka bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurdular.”Bir adam, yetmiş sene hayır ehlinin işini ibadetlerini yapar, fakat Vasiyyet ettiği zaman adaletten ayrılırda hayatı işinin şerlisi ile son bularak cehenneme girer. Bir adamda yetmiş sene şer ehlinin yaptığını yaparda vasiyyette adalet gösterir,böylelikle hayatı hüsnü hateme ile son bularak cennete girmiş olur.
2- Miraççılardan birine duyulan sevgi diğerine beslenen adalet evlatlar arasındaki adaletsizliğe cevaz vermemektedir. Haksızlık yapılan bir işte hak rızası yoktur.
Bu husuta bizleri uyaran Peygamberimiz miraççılar arasında adaleti korumayı emretmiştir.
Ama malesef bizlere yerleşen anlayış varlığımızın tamamını verdiğimiz zaman İslam bu hususta bizi teşvik ediyor zannediyoruz.
Her zaman yazdığımız gibi kendi anlayışımız değil,mezhebimizin görüşü önemlidir.
Kaynaklar : 1) Müslim c. 5,s.71, 2)
İbni Mace c.2 s.902
BENZER HABERLER