MİLLET OLARAK NEDEN DUYGUSALIZ ?

Bu meselenin mutlaka birçok yönü vardır.
Ben Dini yönünü yazmaya çalışacağım, öncelikle anne ve babalık İslamın çok değer verdiği bir müessesedir.
Bu vazifeyi yapmak çok mühim ve zordur, Toplum bu müesseseden yetişen ferdlere göre şekillenir.Toplumda huzurun yüksek olabilmesi için ruh dünyamızın çok sağlıklı olması gerekir.
Biz millet olarak gerçekten çok duygusal hassas bir konumumuz var, bunlar ruh dünyamızın yıpranmasından kaynaklanmaktadır.Peygamber efendimiz (a.s.) Buyuruyorlarki;
“Dağ dağa kavuştu deseler inanın” ama huylu huyundan vazgeçti derlerse inanmayın. Bu bahsedilen huy ana rahminde ruh dünyamıza nakşedilen hadiselerdir. Anne ve babalardan gelen ırsi dediğimiz kişiliğimiz cibilliyetimizin oluşması ile meydana gelir.
Ana rahminden cisim oluşmaya başlayınca altı ile on iki hafta arasında ruh verilir. Ruh İslam anlayışına göre tektir bölünmez, ana rahmine tertemiz olarak verilir.
O Ruhu dokuz ay boyunca stresten gamdan kederden tasadan maddi ve manevi sıkıntılardan korumak anne ve hatta babaların üzerinde o ruhun en büyük hakkıdır.
Çünkü dokuz ay boyunca ruhun gelişmesi şifrelenmesi kodlanması hayatı boyunca yaşantısına yöne vermektedir.
Bu bakımdan millet olarak sağlıklı toplum olmanın yolu ana rahmindeyken annelerin yaşantısına bağlıdır. Çok bilinçli anneler yetiştirmek gerekmektedir. İşte o zaman ruh dünyası zengin olan bir toplum olabiliriz. Bu baapta işin ehenmiyetini anlatan Peygamber efendimizin hadis-i şerifleriyle noktalayalım. “Hepiniz çobansınız güttüğünüz sürüden sorumlusunuz” buyurmaktadır.