logo

Kurban Yoksulun Zenginin Malından Pay alması İçin Kesilir

Kurban bir sosyal yardımlaşma türüdür. Kurban kesiminde önemli olan ve hatta dini olan, kan akıtmak değildir. Kurban kesiminde yüce yaratıcının arzu ettiği, kesilen hayvandan yoksulların yararlanmasıdır. Allah Teâlâ’yı et ve kanla ilişkilendirmek, olaya “kan akmazsa borç yerine getirilmiş olmaz” mantığıyla bakmak Kur’an’ın kabul etmeyeceği bir yaklaşım olur. Nitekim Kur’an-ı Kerim Hac suresi 37. ayetinde: “Kurbanların etleri de kanları da Allah’a asla ulaşmaz. Allah’a sizin takvanız ulaşır” buyrulmaktadır. O halde Allah’ın hoşnutluğuna vesile olan insana yardım etmek ve onu düştüğü yoksulluk girdabından kurtarmaktır. İnsanı yoksulluk girdabından kurtarmanın en başta gelen ilacı eskiden ona et ikram etmekti. Bugün ise yoksula et ikram etmenin yanında onun en acil gereksinimi neyse onu karşılamak daha sevap ve daha faydalıdır diye düşünüyorum.
Kurban bayramı, fakirin ve kimsesizin zenginin varlığından pay aldığı, yardım gördüğü, sosyal yardımlaşma ve dayanışma bayramıdır, hayvan boğazlama bayramı değil. Bu hususu kısaca özetledikten sonra bu yazımda üzerinde durmak istediğim husus kurban kesimi ile ilgilidir.
Ülkemizde kurbanlar çoğu yerde çağdışı, kaba ve iptidai bir görünüm ve metotla kesilmektedir. Hayvanlar genellikle meydanlarda, evlerin, apartmanların önlerinde eli bıçaklı, baltalı insanlarımız tarafından zorla yatırılarak, eziyet verilerek kesilmekte, ekseriyetle bu işten anlamayan insanlar görev almakta, çağdışı usul ve yöntemlerle hayvanlar bıçak altına yatırılmakta, gözleri sıkıca bağlanmakta, hayvanın başında bulunanlar hayvanın vücuduna çökerek ağzından burnundan soluk bile almasına imkân vermeden mazlum bakışları arasında hayvan boğazlanmaktadır. Hatta bu masum ve zavallı hayvan çoğu kez tecrübesiz ve yetersiz bıçak sallayan insanların ellerinde oyuncak bile olmakta, hayvan bu haliyle canını hakka teslim etmektedir. Her yıl televizyonlarda üzüntüyle izleriz. Kaçan kurbanlık hayvanların peşinden koşan onca kişilerin, kurbanlıkların boynuna ip bağlayarak yakalamaya çalıştıklarını, sonra kesim hatası yüzünden can çekişen hayvanları, ardından korkunç bir ses çıkartarak yere serilen kurbanlığı ve sonra da çevreye kanların aktığı manzaraya şahit oluruz. Sonra da kova kova suyla karışık kırmızı sıvının ayakların altından akıp gittiğini görürüz, zavallı hayvan acı içinde kıvranırken. Bu haliyle hayvanların karınları parçalanır, bağırsakları etrafa saçılır, böylece kan revan içinde kurban olmaktan çıkar. Ne kadar şaşılacak şeydir ki bunun adına da kurban kesme denir ve yine ne kadar ibret verici bir tablodur ki Allah’a giden yolda ve O’na ulaşmada en önemli faktör olan merhamet, şefkat ve sevgi bu masum hayvanlardan esirgenir.
Hal bu ki Müslüman sadece insanlara merhamet etmez, o merhametin ilahi bir kaynak olduğunu, oradan şefkat ve sevginin fışkırdığını ve bundan da her canlının istifade edeceğini ve canlılar hakkında da Allah’tan korkması gerektiğini ve onun huzurunda dilsiz yaratıklardan da hesaba çekileceğini bilmelidir. Ve yine o bilmelidir ki hiçbir ibadet ve hiçbir kurban merhametin, şefkatin, sevginin önüne geçemez. Çünkü kâmil insan, anacak çevresinde canlı ve cansız varlıklara hep rahmet olma yolunda duyarlı olandır.
Bunun içindir ki kurban, güçlü insanın karşısında nasıl ezildiğini, nasıl hırpalandığını yavaş yavaş tükendiği hissini duymamalı, görmemelidir.
Kurban çevreyi kirletmek, kokutmak, etrafı kan gölü haline getirmek için de kesilmez. Kesilen kurbanların kanlarını ulu orta yere akıtmak, karın ve bağırsak gibi uzuvları kesilerek yerlere bırakmak ya da çöp kutularına atmak, böylece çevreye zarar vermek, çevrenin görünümünü kirletmek, bozmak olgun bir Müslüman’ın yapacağı bir iş olmadığı gibi bir medeni topluma da yakışmayan bir görünümdür. Müslüman her yerde, her durumda, her halde başkalarını rahatsız edici şeylerden şiddetle kaçınır.
Bunun için ne yapılmalıdır? Belediyeler, kurumlar ve bu işe gönül vermiş insanlar konuyla ilgili çağdaş ve modern metotlar geliştirmeli, kurban kesme yerleri yapmalı, kurbanların işkence görmeden canlarını Hakk’a teslim etmeleri sağlanmalıdır. Bunun için de hiç vakit kaybetmeden yetkililer kurban kesmeyi bir disiplin altına almalıdırlar.
Böylece süre gelen iptidai metotlarla kurbanlar kesilmekten kurtarılacak, kurbanın başında dini görevini ifa eden insanlarımız da istemeyerek kurbanlarına karşı takındıkları sert, haşin ve katı tavırlar sergilemekten kurtulacaktır. Kurbanlarımız da böylece sevgi ve şefkatin kurbanı olacaklardır.
Şu husus çok iyi bilinmelidir: Bütün güzelliklerin, iman ve amelin sevgi uğruna, merhamet uğruna yapıldığını ve Yüce Yaratıcıya ancak sevgi ve aşk atmosferinden geçerek ulaşılacağını kavrayabildiğimiz ölçüde büyüyeceğiz, arşa yükseleceğiz.

Share
3.564 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

6+10 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • RAKAM VE SAYI

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Günlük hayatta "rakam" ve "sayı" birbirine yakın birer kavram olduğu için bazen birlikte söylemek durumunda kalabiliriz. Ancak matematiksel olarak bu iki kavram arasında önemli bir fark vardır. Bu farkı anlamak, matematiksel düşünce yapısının temelini oluşturmaktadır. Rakam, kelimesi Arapça kökenlidir ve sayıları yazılı olarak ifade etmek için kullandığımız sembollere denilmektedir. Modern ondalık sayı sisteminde kullandığımız rakamlar şunlardır: 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9'dur. Yani, toplamda 10 adet rakam vardır. Rakamlar, sayıları oluşturmak için k...
  • Dünya Kayserililer Günü İstanbul’da Kutlandı

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    İstanbul'da yaşayan Kadim şehir Kayserililer Senenin 38. gününe denk gelen 7 Şubat “Dünya Kayserililer Günü” 7. etkinliği düzenledi. Kayseri Kültür ve Tanıtım Platformu tarafından organize edilen 2019 yılında başlatılan bu yıl ise yedincisi düzenlenen etkinlikte 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depremlerin 2.yılında hayatını kaybeden canlar unutulmadı. Kur'an-ı Kerim okundu dualar edildi. Tomarzalılar Vakfı Hekimoğlu Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programın sunumunu Platform başkanı Ahmet Keklik üstlendi. Etkinliğe ev sahipliği yapan Tomarzalı...
  • DOMATESİN TARİHÇESİ

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Domates (Solanum lycopersicum), patlıcangiller familyasına ait, dünya genelinde yaygın olarak yetiştirilen ve tüketilen bir bitkidir. Botanik olarak meyve sınıfına girse de mutfakta sebze olarak kabul edilir. Domatesin ilk olarak ne zaman "bulunduğu" sorusu biraz karmaşık olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü domatesin varlığı binlerce yıl öncesine dayanmakta ve bu süreçte evrim geçirerek bugünkü haline gelmiştir. Bu nedenle, belirli bir "bulunma" tarihi vermek zor. Domatesin kökeni Güney Amerika'daki And Dağları bölgesine, özellikle Peru ve Ek...
  • Saraydaki Kayserili

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    “O günlerde üstüne bir durgunluk çökmüştü. Düşüncelere dalmıştı. İşte o sırada hiç unutamam 16 Kasım 1922 günü, sabah kahvesini götürdüğüm zaman tuhaf tuhaf yüzüme bakarak: - Şaşkın şaşkın ne duruyorsun karşımda? Git bana bir kahve daha yap, dedi . - Onu ilk defa bu kadar sinirli ve bitkin görüyordum. Geceyi uykusuz geçirdiği belliydi. Sesi bile sönükleşmişti. İkinci kahveyi götürdüm. Her zamanki gibi, bir kenarda durdum. Yaklaşmamı işaret etti. - Vaziyetin vehamet kesbettiğini biliyorsun burada , artık hayatımız tehlikede…Binaenaleyh , ben ...