Son Dakika
Bu yazımı 05 Ağustos 2016 tarihinde bu köşemde yazmıştım. Bu gün 15 Temmuz anısına yeniden yayınlıyorum.
Sevgili Okuyucularım!
Bugün sizlere kumpas kuran dindarlardan söz etmek istiyorum. Daha doğrusu ikiyüzlülük hırkası giyen dindarlar üzerinde durmak istiyorum. Toplumun manevi duygularını ve sermayelerini kardeşlik, dindarlık söylemi altında hiç çekinmeden kullananları hatırlatmak istiyorum. Yargıda, orduda, emniyette, hemen bütün devlet kademelerinde kendi adamlarını yerleştirmek için kumpaslar kuranlardan söz etmek istiyorum. Devletin en güvenilir kurumundan çaldıkları soruları kendi adamlarına dağıtarak sınavları kazananlardan bahsetmek istiyorum. Çalıntı sorular ve kumpaslarla binlerce gencin, binlerce insanın geleceğini karatanların en büyük günah olan kul hakkını yediklerinden söz etmek istiyorum. Kendi idealleri uğruna haksızlığı, zulmü, gaspı mubah sayanların, dürüstlük ve hakkaniyet gibi ahlaki ilkeleri ve hukuki kuralları çiğneyenlerin, ahlak ve hukuk dışı her türlü eylemi mubah görenlerin ihtiraslarından söz etmek istiyorum.
Değerli Okurlar!
Tüm bu ihtiraslar, acımasızlıklar ve kıtaller ne yazıktır ki halkımızın dindar, mütedeyyin, feragat ve fedakâr imanlılar olarak bildiği kimselerce yapıldı.
Peki dindar insan bunu yapar mı? Yani dindar insan açgözlü, bayağı, kıskanç, zalim, şiddet düşkünü, kaba, bencil, haksız, isyankâr olur mu? Devlete ve millete başkaldırır mı? Dindarların ölüme ve yıkıma karşı eğilimleri olabilir mi? Oluyor maalesef. Peki neden? Çünkü gerçekten inanmıyorlar. Çünkü inançlarında sevgi yok. Çünkü insanı sevmiyorlar. Çünkü sevgi yerine silahı tercih ediyorlar. Çünkü sürekli makam mevki hırs peşinde koşuyorlar. Çünkü maddeyi seviyorlar. Çünkü madde onları kör ediyor. Çünkü kendi inançlarını kendi öfkelerini kutsallaştırıyorlar. Çünkü halkımızın dindara, mütedeyyine destek verdiğini biliyorlar. Çünkü halkın devlete değil cemaatlere, hiziplere, gruplara, tarikatlara itibar ettiğini biliyorlar. Ama artık halkımız gerçeği görmeye ve anlamaya başladı. Bu arada acaba tüm dindarlar böyle midir diye de kafaları karıştı, inançları hırpalandı. Halkımızda yoğun bir güvensizlik ortamı oluştu. Birbirilerimize kuşkulu gözlerle bakmaya başladık. Çünkü Dinin altını oyanlar toplumda gün geçtikçe güvensizlik ortamının doğmasına sebep oldu, oluyor.
İşte Sevgili Okuyucular!
Bu ülkede düzensiz ve karmaşa dolu bir toplum oluşmasına böyle dindarlar sebep oldu. Burada bir gerçeğin de altını çizmek istiyorum. Eğer Devlet bir grubu, bir hizbi, bir cemaati siyasi amacı için kullanır ve güçlendirirse akıbet asla hayırla sonuçlanmaz.
Dinde siyaseti siyasette dini arayanlar dinin de devletinde altını oyarlar. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Burada bütün dindarları aynı kefeye koymanın da haksızlık olduğunu biliyorum.
Bizim sözünü ettiğimiz, dindarlığını göklere çıkarıp ilahi doğaçlama konusundaki becerilerini rüyalarla, gözyaşları ile insanları etkilemeye çalışan dindarlardır. Bu dindarlar gördükleri rüyalarını unutuyor, aldıkları mesajları tersine uyguluyorlar, hiç tereddüt etmeden aynı inancı paylaşanlar üzerine yıldırımlar yağdırmaktan çekinmiyorlar.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
13 Şubat 2025 Köşe Yazarları
13 Şubat 2025 Köşe Yazarları
07 Şubat 2025 Köşe Yazarları
07 Şubat 2025 Köşe Yazarları