Son Dakika
Şenel (Papak) Yavuz’u tanımazsınız?Develi’de demokratik hayatın gelişmesinde önemli rolü olan ve DP saflarında ömrünü veren Şükrü Papak’ın kızıdır.Kardeşi ise İstanbul Develiler Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Papak’tır.
Bu sütunlarda “ Develi’de Siyasi Hayat Tarihi” konusunda bir denemede bulunmuş ve bunları yayınlamıştık.Bunlar içerisinde ve ölümünde babamın da ağladığı adamlar arasında olan Şükrü Papak hakkında fazla bilgi verememiştik.Çünkü bilgi edinememiştik.Mehmet babası öldüğünde çok küçüktü.Ama ablası Şenel okul ve sınıf arkadaşımdı.belki altmış yıla yakın görüşemezken bir tesadüf eseri bir telefonuyla bağlantı kurmuştuk.
Babasını anlatırken zaman zaman kendinden de bahsettiği için bilgi vermiyorum. Emekli öğretmen. Özel sohbetlerimiz dışında babasının hayat hikayesini istemiştik.Sonuçta aşağıdaki bilgiler ortaya çıktı.Bu vesile ile değerli kardeşime teşekkür ediyorum,Böylece bir bilinmeyeni ama önemli bir şahsiyeti yani babasını ortaya çıkarma mücadelesi verdiği için.Unutmayalım ki bu mücadele tarihe sağlam not düşmedir.İlerde en yakın dostlarından Av.Hasan Mavi neden olmasın !
Şükrü Papak 1919 yılında Tomarza’da doğmuştur. Babasının adı Abbas ve annesinin adı da Güllüdür. 9 kardeşten en büyükleridir.İlkokulu Tomarza’da okumuş askere gidene kadar çiftçilikle meşgul olmuş, askerden sonra Nuriye Yolcu ile evlenmiş, Develi’ye yerleşmiştir.
Eski pazar yerinde bir evimiz vardı. O meydanda Pazar kurulurdu. Bir de çeşmemiz vardı. O çeşmeden su içerdik. O meydanın sol tarafında kulüp vardı. Babam o kulübe çok giderdi. Arkadaşlarıyla oyun oynar hem de politika yapardı.
Babamın en büyük çocuğu bendim. 1948 de Develi’de doğdum. İlkokulumu Merkez İlkokulu’nda okudum. Hasan Suyolcu’ydu öğretmenim. Sonra tarihi bina olan lise ve ortaokul binasında ortaokulu bitirdim. 1964 yılında evlendim. Eşim askerdi. Develi’den ayrıldım. Babamın ölümünden önce çok güzel geçti yıllarım. Huzurlu bir aileydik. Hiç duymadım annemle babamın münakaşa ettiklerini. Birbirlerine çok kibar davranırlardı. Evimizin altında küçük bir bakkal dükkânımız vardı. Babam karakola erzak verirdi.
Develi’deki karakol komutanıyla da arası çok iyiydi. Bu ara babam köylerin koruma +başkanıydı. Develi’nin köyleri çok geri kalmış. Yol yok, su, hiçbir şey yok. Köylerden bekçiler gelirlerdi. Onların dertlerini dinler yapılacak işleri yapardı ve bu arada da onların karınlarını doyurur yedirir içirir köylerine gönderirdi. Ben bunlara çok şahit oldum.
Sonra babam siyasete atıldı. Elbiz’e giderken sol tarafta Develioğlular’ın evi vardı. Akşamları orada hep toplanır, hep DP partiden konuşurlardı. Emin Develioğlu o sıralar milletvekiliydi. Ve evlerinin önünde büyük bir arsa vardı. O arsada onun çocuklarıyla beraber çok oynardık. Babam aynı zamanda Atatürk sevdalısıydı. Büyük bir Atatürk posteri vardı salonumuzda. Celal Bayar ve Adnan Menderes’in de resimleri vardı yanında.
Babam çok zeki ve hatip bir kişiydi. Seçim zamanları kulübün önünde nutuk verirdi. Hatta bir defasında (hiç gözümün önünden gitmiyor) Mehmet çok küçüktü yeni yeni konuşuyordu ve ‘yaşaşın demoğratpaati’ diye bağırıyordu. Herkes alkışladı. O sene seçimlerde Demokrat Parti büyük bir zaferle iktidara geldi. Ebubekir Develioğlu milletvekili seçildi. Babam parti başkanı oldu. Mehmet Gönenç belediye başkanı seçildi. Her akşam Gönençler’de toplanırdık. Mehmet Gönenç’in kızı Şükran da benim okul arkadaşımdı. Beraber oynardık. Ertuğrul ile Mehmet de 4 yaşlarındaydı. Bazen kavga ederlerdi biz ayırırdık. Eskiden oyuncak falan yoktu. Annem bize bezden bebek yapardı. Mehmet’e de kibrit kutusundan araba yapardı. Biz onlarla oynardık.
Babam bir gün arkadaşlarıyla sohbet ederken şöyle bir şeye şahit oldum: Ebubekir Develioğlu mecliste konuşma yapacakmış. Babama mektup yazmış konuşmanın metnini sen yaz diye. Babam da onu yazdı ve Ankara’ya meclise gitti. Babam çok akıllı ve zeki bir insandı. Askerliğini Zonguldak’ta çavuş olarak yapmış ve paşa onu yanına almıştı. Çok güzel yazısı vardı hatta resmin arkasındaki yazı ve imza babama aittir. Ebubekir mecliste konuşma yaparken konuşamamış, şaşırmış sonra babam onun arkasına geçmiş babam okumuş o aynısını tekrarlamış. Ankara’nın politika kalbi Develi’de atarmış.
Kitabınızda Hasan Mavi’den hiç bahsetmemişsiniz. O da parti uğruna genç yaşta hayatını kaybedenlerdendi. Doktor Cemal Bey de Demokrat Parti’nin ileri gelenlerindendi. Arka planda babam öldükten sonra benim velim olan Taki Cebeci muhterem bir insandı.
Partinin bir cipi vardı. O ciple köylere giderken beni de yanında götürürdü. O köylerde DP’ye oy verin diye politika yaparlardı. Bir gün Bozantı yolunda cip kara saplanmış. Babam paltosunu çıkarıp tekerleklerin önüne sermiş. Çok tipi varmış yol kapalıymış. İte kaka Develi’ye zor gelmişler. Babam o zaman böbreklerini üşütmüş ve hastalanmış. Doktora gitmeyi de hiç sevmezmiş. Sabaha kadar terlermiş annem çamaşırlarını değiştirirmiş. Sırtım çok ağrıyor dermiş anneme. Annemin havluyu sobada ısıtıp babamın sırtına koyduğunu hatırlıyorum. Bir gün ben 4. sınıftayken eve geldiğimde babam karyolada hastalanmış yatıyordu. Annemin ısrarı üzerine Kayseri’ye doktora gittiler. Geldikleri zaman babamın iki böbreği iflas etmiş, iltihaplanmış ve üreye çevirmişti.
Babam sağlığını kaybettiği zaman aktif siyasetten biraz elini çekti. Parti başkanlığını bıraktı. Kayseri İl Encümen Azası’na seçildi. Kayseri’ye otobüsle sabah gidip akşam geliyordu. Ben babamı karşılardım otobüsten inince. Bir gün evde babamın ağladığını gördüm. Babacım niye ağlıyorsun dedim. Adnan Menderes uçak kazası geçirmiş ama uçak çam ağaçlarının üstüne düştüğü için ölümden kurtulmuştu. Bunları bana anlattı.
Ben 5. sınıfa başladım. Bir gün okulda ders yaparken cankurtaranın geçtiğini öğretmenim gördü. ‘Papak sen hadi eve git baban hastalanmış cankurtaranla eve getirmişler’ dedi. Ben ağlaya ağlaya eve geldim. Babam çok hastaydı. Yanında Doktor Cemal Bey vardı. Ona sarıldım ‘Cemal Amca babamı kurtar n’olursun, hastalığını iyi et’ diye yalvardım. O da tamam kızım baban iyi olacak diye beni teselli ederdi. Babam artık işe de gidemiyor evde öylece yatıyordu. Arkadaşları onu hiç yalnız bırakmıyordu. Hasta yatağında bile hep politika konuşuyorlardı.
Babamı soğuk bir kış gününde 1959’da 22 Mart günü kaybettik. O 36 ben 10 yaşındaydım.
Babama hiç doyamadım. Babam uzun boylu çatık kaşlı siyah saçlı geniş omuzlu bir insandı. Hayatını parti uğruna feda etti. O insanları, doğayı, hayvanları çok severdi. Yazılacak o kadar çok şey var ama kısa kesmek zorunda kaldım ve babam 60 ihtilalini göremeden rahmetli oldu. Onun arkasından Develi, Tomarza ve köyleri babama ağıtlar yaktılar. Develi’mizin bir İbrahim’i vardı. Deli demeyelim de Veli İbrahim. Her gün Şükrü Ağam diye ağıtlar yakardı babama. ‘Şükrü Ağam neredesin gel!’.
Mekânı cennet olsun. Arkasından Doktor Cemal Bey de aynı hastalıktan vefat etti. Onun da mekânı cennet olsun, ne diyelim!
Çağdaş Develi Gazetesi; 01.02.2015
“KIZININ KALEMİYLE ŞÜKRÜ PAPAK” için 1 yorum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
06 Mart 2025 Köşe Yazarları
Sevgili Kadir ağabey;
Bu köşe yazınızı kaçırmışım…
Okuyunca çok duygulandım, rahmetli Şükrü Papak amcayı hayal meyal hatırlamaya ve kafamda canlandırmaya çalışıyorum…
Onu çok genç yaşta kaybetmenin acısını yüreğimde hissediyor ve çocuklarının durumunu anlamaya çalışıyorum… Sanırım Arife ile aynı yaştayız Mehmet ise benden bir kaç yaş küçüktü, çocukluk günlerimiz birlikte neşeyle geçiyordu… Gerçekten ailelerimiz çok samimi görüşürlermiş… Babam da 45 yaşında vefat etti ve bizler babalarımıza hiç doyamamıştık… Ne yazık ki erken ölümler sonucu bizler babasız kalmış dünyalar başımıza yıkılmıştı, ben de babam vefat ettiğinde 13 yaşlarındaydım… Araya giren ölümler ve 60 darbesi sonucunda yaşanan olumsuz koşullar aile dostlarımız arasında yıllarca iletişimin kopmasına neden olmuştur…
Babasız büyümenin ne kadar acı ve zor olduğunu anlatamayız…
Onları rahmetle büyük bir saygıyla ve özlemle anıyorum. Ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun…
Şenel ablaya çok teşekkür ederim en azından o yıllarda yaşanan anılarını ve hatıralarını bizlerle paylaşarak o günleri bize unutturmamış oldu… Ben de kendisiyle görüşmek istiyorum, her nerede Kayseri’ye de beklerim…
Size de çok teşekkürler sayın Kadir Özdamarlar ellerinize sağlık…
Selam ve sevgilerimle,
Ertuğrul GÖNENÇ