logo

KAYSERİ… KAYSERİ! Abdullah SATOĞLU

Bizim. “Doyduğun yer değil, doğduğun yer vatan” tarzında güzel bir atasözümüz vardır… Fakat Yahudi, birçok milli değerlerimizi olduğu gibi, bu güzel ifadeyi de; Doğduğun yer değil, doyduğun yer vatan” şeklinde tahrif ederek, halkımızı inanç ve yurt sevgisini yozlaştırmak istemiştir.
Buna en güzel cevabı, “Türk Milli Destanı-OĞUZLAMA”
Şairi Basri Gocul;
“Doyulan yer- diyorlar- aslında vatan”
Vatansız mı sayılır karnı aç yatan?
Yalnız doyanlar mı vatanlıdırlar?
Vatan’ın manası bu kadar mı dar?

Gerçek vatan, soy ile yaşanan yerdir
Ayrılınca, gözden yaş boşanan yerdir!
Mısralarıyla vermişti.
Kayseri’mizden Asla Kopmadık.
Bağrında doğmuş ve yetişmiş olmaktan, engin bir haz ve gurur duyduğum Kayseri’mizden Hâkimiyet matbaası tesislerimizi Ankara’ya naklederek 1970 yılında ayrıldım. Buna rağmen, Bir zamanlar kızgın lavlarıyla, göklerde şimşeklerle cenk eden, Anadolu semalarının ezeli hâkimi Erciyes” gibi. Birçok güzide şairimizin şiirlerine konu teşkil ede, haşmetli bir dağın eteklerinde kurulu güzel Kayseri’mizden asla kopmadık.
Fakat gerek küçüklüğümün ve gençlik yıllarımın geçtiği, gerekse ayrı kaldığımız 50 yıl süre zarfında, Kayseri’de sosyal ve ekonomik alanda, son derece büyük değişiklik olduğunu, bazen hüzünlü, bazen de sevinçle müşahede ediyoruz.
Hüznümüz, özellikle inanç, kültürel ve sosyal yönden, örf ve adetlerimizden hemen birçoğuna uyulmadığı, hatta çoğunun artık nerdeyse unutulmaya yüz tutup, ortadan kalkmış olduğunu görmekten ileri gelmektedir. Çünkü biliyoruz ki; “İnsan kimlik ve özgürlüğünü, kültürel çevre içinde kazanır. Kültürel çevre, geçmişten geleceğe uzanan ve aralıksız sürdürülen çok yönlü çabaların ürünü olarak gelişir. Şehirler ekonomi, bilim sanat, edebiyat, ahlak, din ve mimarlık alanında faaliyetlerle, kültürel çevrenin en yoğun üretildiği mekânlardır.
Geleneksel şehirlerin, uzun geçmişlerinden süzülüp gelen ve insan ilişkilerini biçimlendiren zengin yerel kültürler vardır. Şehrin tarihine ve tabiat şartlarına bağlı olarak gelişen yerel kültürü, diğer yerleşimlerden farkını ortaya koyan kimliğini belirler. Yerel kültür değerlerini hesaba katmayan ve bu değerleri yenileyerek sürdürmeyen kentsel gelişme, şehirler kimliksiz mekânlara dönüştürür.
Sevincimize vesile olan hususlar ise, yine sosyal, kültürel ve ekonomik yönden, çağdaş bir atılımla, günün teknik ve iletişim alanındaki, şart ve inkişafına ayak uydurularak, son derece medeni, huzur, refah ve ahenk içinde, hayatın sürdürülüyor olmasıdır.
Mimar Sinan’dan Ağırnas’a:
“Bir Sinan’ın meydana gelişini araştırırken nasıl Kayseri’nin Cırlavuk (Ağırnas) köyüne kadar iniyorsak, Anadolu’daki büyük tahammül, yaşama ve büyük hamleler yapma tılsımının esrarını anlamak için, bizim Kayseri’mize ve onun gibi ayakta kalan Anadolu sitelerinin ta iç yüzüne dönmek icap eder.”
KAYSERİ! KAYSERİ! (38-38)
Bu görüşten yola çıkarak, ele aldığımız ve haykırırcasına “KAYSERİ! KAYSERİ!.” Adını verdiğimiz bu eserin bütünü içinde, Kayseri’nin Tarih-Ekonomi- Kültürel ve Sanat Dünyasına Genel Bir Bakış ‘tan sonra. Milattan 3 bin yıl öncesine kadar inen tarihi kalıntı ve belgelerin ışığında, ticari gelişmeler, coğrafi ve stratejik konumu itibariyle bölgenin özellikleri, sosyal hayatı etkileyen kıtlık ve zelzele gibi tabii afetler, savaşlar, milli mücadele, Ermeni olayları ve askeri darbelerin yanında, bir kısım tanınmış kumandanlar, devlet, bilim ve iş adamları ile şair, yazar sanatçılarımızın şahsiyet ve eserlerini konu alan makalelerimizden seçmelere yer verilmiştir.
Bir kısım olayların kaleme alındığı dönemdeki önem ve aktüalitesinin bilinmesi bakımından, yayınlandığı kitap, gazete ve dergilerin isimleriyle birlikte tarih ve sayıları da not olarak verilmiştir.
Ayrıca, renk katacağı düşüncesiyle, yazıların arasına, konu ile ilgili şiir ve enteresan bir kısım Kayseri Fıkraları yerleştirilmiş ve eserin sonunda, Kayseri ile ilgili kaynak mahiyetindeki eserlerin bir listesi (Bibliyografya) sunulmuştur.
Okumam Yazmam Yok Ama Kayseriliyim:
Bilindiği gibi, “Okumam yazmam yok ama Kayseriliyim” sözüyle tanınan, fakat aynı şekilde ferasetleri ve zekasını, bu deyimle, nadide bir tevazu perdesi altına abideleşen Kayserililer, ticaret ve ekonomiye olduğu kadar, ilim ve irfana da son derece ehemmiyet atfetmişlerdir.
Kayseri, “… bizde ticaret ve iktisat mirasının, güzel sanat ve zanaat mirasının mimarlık tekniği mirasının, bilgi hareketleri mirasının, çekmecesi ve öyle göreneklerin bize kadar gelişmesinde amil olmuştur.
Bütün bunlardan kolayca anlaşılacağı gibi, Kayserililer yüz yıllar öncesi, atlarından tevarüs eden buluş ve bilgileri, günün icap ve ihtiyaçlarına göre daha da geliştirerek, kuşaktan kuşağa devretmektedir.
Kadim Kent Kayseri:
Biz de, bu eserde yer alan çok değerli ve renkli kimselerle, isimlerini zikredemediğimiz daha bir çok mahir ve mümtaz şahsiyetlerden mülhem olarak, öteden beri, “Makarr-ı ulema” (âlimlerin karargâhı) diye bilinen “Kadim Kent” Kayseri’de 1930’lu yılların başından bu yana, içinde bulunduğumuz sosyal yaşantı, gelenek, gelişmeler ve bir kısım olaylara, potpuri kabilinden bir göz atarak, vaktiyle çeşitli vesilelerle kaleme aldığımız makalelerin bir kısmını, gelecekte yazılacak tarih sayfalarına armağan etmek istedik.
Bu günkü medeniyetin kurucuları olan eski kavimlerin göz kamaştıran muhteşem eserleri üzerinde gezinmek be büyük şahsiyetlerin örnek teşkil eden yaşantıları ve ufkumuzu açan nadide eserleriyle gönüllerimizi doyurmak gerçekleri zevkli şeylerdir.
Kayseri’ye Mal Olan Şahsiyetlerimiz:
Kayseri’nin Tarih ve Kültür Dünyasına Genel Bir Bakış ile başlayan kitap Mevlana’nın hocası Seyyid Burhaneddin, Davudi Kayseri, Somuncu Baba, Gevher Nesibe Sultan, Hunat Hatun, Kadı Burhaneddin, Şeyh İbrahim Tennuri, İncili Çavuş, Erkiletli Sadrazam Mehmet Paşa, Talaslı Ali Saib Paşa, Develili Aşık Seyrani, Molulu Halk Şairi Revai, Diyamendi Molla-Yaman Dede, Talaslı Cemil Baba, Katipzade Nuh Naci Bey, Hacı Ömer Sabancı, Kadir Has, Mustafa Asım Köksal, İbrahim Eken Hoca, Sakıp Sabancı, Osman Kavuncu,11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Rıfat Hisarcıklıoğlu Bağlama Üstadı Emmi’ nin Mehmet Ağa gibi bir çok Kayseri’ye mal olan, Kayseri’de iz bırakan, siyaset ve ekonomisine katkı sağlayan önemli şahsiyetlerle ile ilgili yazılar var. Kayseri’deki, tarihi eserler, Hâkimiyet Gazetesi, Pastırmacılık, Dabaklık gibi meslekler, Kayseri Fıkraları, Aile Lakapları ve daha birçok konu içeren kitap büyük bir araştırma ve emek ürünü.
Abdullah ağabeyimi kitaplarını imzalayarak bizlere armağan ettiği ve ziyaretleri için teşekkür ediyorum. Ayrıca, Kayseri kültürüne katkı sağlayan eserlerinden dolayı kutluyor, saygılarımı sunuyorum.
Bu Şehir
Bu şehir bir evliyalar şehridir
Medfundur bir nice pir bu şehirde
Zamantı, bir sevgi bir aşk nehridir
Görülmez kimse hakir bu şehirde.

Kızılırmak, coşup coşup durulmuş
Erciyes, bir şahtır ufka kurulmuş
Hamuru nur mayasıyla yoğrulmuş
Olmaz ne leke, ne kir bu şehirde.

Nice müftü, âlim, şair, üdeba
Bir ince seziş ki sığmaz kitaba
Davud-I Kayseri, Somuncu Baba
Bir o şehirdedir, bir bu şehirde.

Surlarda izi var Sultan Mesut’un
Sinan’ındır şu minare, bu sütun
Gevher Nesibe’yle Mahperi Hatun
Eser bırakmış bir bir bu şehirde.

İnler at sesiyle Meşhet ovası
Keykubat’ın otağ yeri burası
Titretir dağları yiğit narası
Yatmada kaç cihangir, bu şehirde.

Işık ışık, kubbe kubbe mazimiz
Şahlanır vecd ile Melik Gazi’miz
Biz kaptan-I Derya, Şehit Nazım’ız
Ondan kan rengi nehir, bu şehirde.

Kâbe Yollarında Karani’yiz Biz
Muhabbet Telinde Seyrani’yiz Biz
İbrahim Tennuri hayranıyız biz
Duygu, düşünce, fikir bu şehirde

Osmanlı’dan kalma şu mangal, sedir
Bünyan halısı bir çini kâsedir
Doğan gün, Seyyid’den nur nur busedir
Gönül dergâhına gir bu şehirde

Bir İrem bağıdır Erkilet, Gesi…
Uzanır sularda mâbed gölgesi
Dört mevsim, Hisarcık, Talas yöresi
Zümrütten bir zıynettir bu şehirde.

Altın çağı seyret, gözünü kapa
Gümüş gümüş sebil, bakır maşrapa.
Gereme’den tut da, Kaniş-Kültepe
Kurulmuş nice şehir, bu şehirde…
Kitap: AKÇAĞ BASIM VE YAYIM PAZARLAMA A.Ş. (1785-98) arasında 2023 yılında çıktı.

Share
622 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

2+1 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • DEVELİ VE YÖRESİ DERNEĞİMİZİN İSTİŞARE VE YÖNETİM KURULU TOPLANTISI

    04 Ekim 2024 Köşe Yazarları

    19.09.2024 Perşembe günü Develimizin sevilen simalarından Naci Kaman'ın eşi Münevver Hanımı ebedi aleme yolcu ettik. Ruhu şad mekânı cennet olsun. Beylikdüzü Fatih Sultan Camii'nde cenazesine hemşehrileri ve sevenleri katılarak son görevlerini ifa ettiler. Ruhu şad mekanı cennet olsun. Cenaze sonrası Florya Emim Develi Cıvıklısı salonunda(Turan Sırakaya) Yönetim Kurulu üyemiz Seyit Subay'ın daveti üzerine Seyrani Vakfı Başkanı Suat Köylüoğlu, hayırsever Turan Aksu ağabeylerim, 26. Dönem Kayseri milletvekilimiz Sami Dedeoğlu, Yönetim Kurul...
  • DÜNYA GÜLÜMSEME GÜNÜ

    04 Ekim 2024 Köşe Yazarları

    “Tebessüm” ya da “Gülümseme”, fizyolojide özellikle ağzın iki kenarındaki ve gözlerin çevresindeki kasların hareketiyle oluşan bir yüz ifadesidir. Tebessüm, dişlerini göstermeyecek şekilde hafifçe gülümsemek demektir. Arapça kökenli bir sözcük olan tebessüm, gülümseme anlamına gelmektedir. Günümüzde gülümseme genelde mutluluk, sevimlilik, cana yakınlık gibi olumlu duygularla özdeşleştirilmektedir. Daha çok gülümseyenlerin ve tanımadığı kişilere bile gülümseyerek yaklaşanların iletişime daha açık ve pozitif kişiler olduğu algısı yerleşmiş dur...
  • CAMİ, ŞEHİR VE MEDENİYET

    04 Ekim 2024 Köşe Yazarları

    İnsanın yapıp ettiği her şey, kendi tarihi kadar eskidir. Her türlü sanat, mimari ve musiki de buna dahildir ve kaynağı da din’dir. Bunu doğrulayan Kur’an, yeryüzünde yapılan ilk mâbedin, Müslümanların kıblesi, Kâbe olduğunu haber verir. Şüphesiz âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev -mâbed- Mekke’deki Kâbe’dir (Âl-i İmrân, 96); “Bir zamanlar İbrâhim’e beytin yerini göstermiş ve şöyle demiştik: Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf eden, kıyamda bulunan, rükû ve secde edenlere evimi temiz tut” (el-Hac, 26);...
  • İNANDIĞIMIZ DİN BİZİ İNŞA EDİYOR MU?

    27 Eylül 2024 Köşe Yazarları

    İnsanın en önce Allah’a ubudiyetle (kullukla) sorumlu olan bir varlık olduğu (Zariyat, 56), bu görevi gereği gibi yerine getirebilmesi için Allah’ın ona pek çok özellik lütfetmiş ve onu diğer varlıklara üstün kılmış olduğunu biliyoruz. Kulluk. Vazifesini gerçekleştirmesi için insana verilen nimetlerin başında akıl ve sağlık gelmektedir. “Aklı olmayanın dinî sorumluluğu da yoktur” buyurur Allah Rasulü. Dinin birçok emri de yine sağlıklı olunca yapılabilmektedir. Fakat insanın ruh dünyasını ve zihin yapısını, önce anne- babası, aldığı eğitim, yet...