logo

İz Bırakanlar: Geçmişe ve Geleceğe Notlar Prof. Dr. Ali Osman Öncel

İz Bırakanlar, Dünya’da her yıl milyonlarca deprem meydana geliyor, fakat bunlardan sadece on tanesi gerçekten iz bırakıyor. İz Bırakanlar, Bu iz bırakan depremler, genellikle negatif izler bırakıyor ve milletlerin hem tarihinden hem de hafızasından silinmiyor. İz Bırakanlar, 10 Eylül 1509 İstanbul depremi, bıraktığı derin iz nedeniyle tarihte ‘Kıyamet-i Suğra’ olarak biliniyor. O dönemde İstanbul’un nüfusu 100 bin ila 200 bin arasında olduğu için, bu deprem ‘Küçük Kıyamet’ adıyla tarihe kazındı. İz Bırakanlar, Bazı büyük depremler ise pozitif izler bırakmıştır. Bu depremler, yer kabuğunun karanlık yönlerini aydınlatan jeofizik keşiflere vesile olmuş ve bu keşifler günümüze kadar aktarılmıştır.İz Bırakanlar, Tıpkı depremler gibi, bazı insanlar da iz bırakır. Bu insanların iyi izleri hafızalarda kalır, isimleri unutulmasın diye kitaplar yazılır, bu eserler nesilden nesile aktarılır. İz Bırakanlar, Özellikle, ata yurdu dışında doğmuş olan nesiller için ata yurdunda iz bırakmış insanları tanımak büyük önem taşır. Bu aidiyet duygusu ve iz bırakmış kişilere duyulan merak, ‘İz Bırakanlar Ansiklopedisi’ gibi eserlerle büyür ve yayınlanan küçük kitapçıklar insanlara mutluluk getirir.İz Bırakanlar, Bu anlamda, ‘İz Bırakanlar’ isimli kitabı kaleme alıp bana nezaketle yollayan değerli hocam M. Orhan Cebeci’ye teşekkür ediyorum. İz bırakan nesillerin teminatı, ancak geçmişte iz bırakmış büyüklerini tanıyacakları eserler sayesinde sağlanabilir.
13 Ekim 2020’de kaleme aldığım bu yazıya dört yıl sonra baktığımda, geçen zamanın bıraktığı izler üzerine bir kez daha düşünmek istedim.
Bugün fark ediyorum ki, iz bırakmak sadece büyük olaylar ya da başarılarla sınırlı değil; bazen bir söz, küçük bir iyilik ya da kalplerde açılan bir pencere de hafızalarda unutulmaz izler bırakıyor.
Depremler üzerinden verdiğim örnekler hâlâ geçerliliğini koruyor. Büyük felaketlerin bıraktığı izler, sadece yıkıntılarda değil, insan hafızasında ve toplumsal hafızada yaşamaya devam ediyor. Ancak, son yıllarda şunu daha iyi anladım: Olumlu izler bırakmak, yaşanan acılardan ders çıkarmayı ve insanlık adına geleceği şekillendirmeyi gerektiriyor.
Bir de insanların bıraktığı izler var… Her nesil, geçmişte iz bırakan büyüklerinin izinde yürüyerek geleceğe doğru adımlar atıyor. Ancak, ata yurdunu tanımak ve o yurtta iz bırakmış değerleri öğrenmek, insanın aidiyet duygusunu pekiştiren en önemli unsurlardan biri. Bugün, dünyanın dört bir yanına savrulan insanlar, bu aidiyet bağını kurmak için hâlâ geçmişin izlerini arıyorlar.
Sevgili M. Orhan Cebeci hocamın kaleme aldığı “Develi’de İz Bırakanlar” kitabı, yalnızca geçmişin izlerini taşıyan bir eser değil; aynı zamanda geleceğin nesillerine bir miras niteliğinde. İz bırakanları tanımak, onları hatırlamak ve nesilden nesile aktarmak, hepimiz için bir sorumluluk.
Bu yazının dört yıl önceki hâline eklemek istediğim son şey şu: İz bırakmak, bir amaç değil; bir sonuçtur. Yaşadığımız her an, her seçim, her etkileşim biz farkında olmasak da iz bırakır. Önemli olan, bu izlerin kalplerde ve zihinlerde iyilik ve umut olarak kalmasıdır.
Yazımı okuyan herkese ve dört yıl önce bu paylaşımı yaparken yanımda olan dostlarıma teşekkür ediyorum. Unutmayın, sizin de bir yerlerde bıraktığınız izler var – belki farkında değilsiniz, ama bir gün birinin hayatında umut ışığı olabilirsiniz.
ÖZGEÇMİŞİ :
Prof. Dr. Ali Osman Öncel, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Jeofizik Mühendisliği Sismoloji Anabilim Dalı Profesörü:
Kayseri’nin Develi ilçesinden gelen bir ailenin ilk çocuğu olarak, İstanbul’un tarihi Süleymaniye semtinde dünyaya gözlerini açtı. Eğitim hayatına bu şehrin büyüleyici atmosferinde başladı ve burada aldığı eğitim, onun mühendislik dünyasına olan ilgisini körükledi. 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’ne adım atarak mühendislik yolculuğuna başladı.
Lisans eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra, aynı üniversitede Araştırma Görevlisi olarak kariyerine ilk adımı attı ve yüksek lisans eğitimine devam etti. Yüksek lisans dönemi boyunca, “Kuzey Anadolu Fay Zonu Depremlerinin İstatistiksel Analizi” üzerine yaptığı araştırmalar onun sismoloji alanındaki derin merakını daha da pekiştirdi ve akademik kariyerine yön verdi.
1993 yılında doktora eğitimi için Edinburgh Üniversitesi’ne gittiğinde, artık uluslararası bir araştırma yolculuğuna çıkmıştı. Burada sismoloji üzerine kapsamlı bir araştırma yürütürken, kısa süre sonra İtalya’daki Uluslararası Teorik Fizik Merkezi’nde “Deprem Tehlike Analizi” konulu çalışmalara katılarak bilgi ve deneyimlerini daha da genişletti. 1996 yılında, “Anadolu Faylarının ve Depremlerinin Fraktal Yapısı” başlıklı doktora teziyle doktor unvanını aldı ve sismoloji alanında önemli bir adım attı.
Dünyanın birçok yerinde araştırma bursları kazandı ve sismoloji alanındaki başarısı, adını uluslararası arenada duyurmasını sağladı. 2000 yılında doçent, 2010 yılında ise profesör unvanını alarak bilimsel kariyerinde yükselişine devam etti.
Bir eğitimci olarak, hem Türkçe hem İngilizce dersler hazırlayıp projeler yönetti, öğrencilere her iki dilde de bilgi aktarabilme becerisi geliştirdi. Fakülte Erasmus Koordinatörü olarak görev yaparak, üniversite ve iş dünyası arasında köprüler kurdu ve sosyal medya araçlarıyla desteklenen duvarsız eğitim teknolojileri üzerinde çalışmalar yürüttü. Uluslararası İlişkiler Komisyonu’nu kurarak başkanlığını üstlendi ve küresel işbirliklerine öncülük etti.
İstanbul Üniversitesi’nde Mühendislik Bilimleri Yüksek Lisans/Doktora Ders Programı’nı hazırlayan kurucu akademik bölüm başkanı olarak, bu programın kabul sürecinde önemli rol oynadı. 2019 yılında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’ne geçerek Sismoloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev aldı ve burada da sismoloji alanındaki bilgi birikimini öğrencilerle paylaştı. 2024 yılında ise İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Jeofizik Mühendisliğine geri döndü ve akademik çalışmalarına burada devam ediyor.
Sivil toplum kuruluşlarıyla etkili işbirlikleri gerçekleştiren Prof. Dr. Ali Osman Öncel, TMMOB Jeofizik Mühendisliği İstanbul Şubesi Başkanlığı gibi önemli görevler üstlendi ve toplumsal sorumluluk projelerinde aktif rol oynadı.
Sismoloji alanındaki bilimsel çalışmalarının yanı sıra, toplumun afetlere hazırlıklı olması ve bilinçlenmesi konusundaki hassasiyeti ile tanınan Öncel, afet yönetimi, risk azaltma ve toplum bilinçlendirme konularında birçok projeye liderlik etti. Onun için, bilim sadece akademik bir uğraş değil, gelecek nesillere daha güvenli bir dünya bırakma sorumluluğudur.
Bugün, uluslararası alanda tanınan bir bilim insanı olan Prof. Dr. Ali Osman Öncel, zengin bilgi birikimi ve deneyimleriyle bilim dünyasında önemli bir figür olarak çalışmaya ve yeni projeler üretmeye devam etmektedir.

Share
210 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

9+3 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖZÜNDE DURMAK /SÖZE SADAKAT

    12 Kasım 2024 Köşe Yazarları

    Söze sadakat; sözünde durmaktır, sözünün gereğini yerine getirmektir, sözünün eri olmaktır. Sözün kime verildiği önemli olmakla beraber, asıl önemli olan bizzat verilen sözün kendisidir. Allah ve Resûlü'ne verilen sözler ayrıcalıklıdır, daha fazla hassasiyet gerektirir. Ancak sözün kime verildiğinin değil, bizzat sözün kendisinin önemli olduğunu unutmamak gerekir. Kur’an-ı Kerimdeki “Allah'a verdiğiniz sözü tutun.”(En’âm,152) emri ile Allah'a verilen sözlerin, yerine getirilmeye en lâyık olan ahitler olduğu bildirilmektedir. Allah'a verilen sö...
  • DÜNYA RADYOLOJİ GÜNÜ

    08 Kasım 2024 Köşe Yazarları

    Radyoloji; X ışınları ve diğer görüntüleme yöntemlerinin tıpta tanı ve tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Alman fizikçi Prof. Dr. Wilhelm Conrad Roetgen'in, 8 Kasım 1895 tarihinde keşfettiği X-ışınlarını insanlığın hizmetine sunmasıyla radyoloji kavramı ortaya çıkmıştır. Prof. Dr. Wilhelm Conrad Roetgen, Würzburg Üniversitesinde çalışan bir profesördür. 1901 yılında Nobel ödülünü almıştır. 2012 yılından beri bütün dünyada ve ülkemizde, bu büyük keşfin yapıldığı gün olan, 8 Kasım günü “Dünya Radyoloji Günü” olarak çeşitli etkinlikle kutlanmakta...
  • Cumhuriyet Döneminde Develi’de Ahilik ve Zanaatkarlar

    08 Kasım 2024 Köşe Yazarları

    Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu'da yaşayan halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Ahilik Ahilerin son temsilcileri, o eski ustalarla bir fotoğrafta buluşmuş: “Berber Kamil Usta, Ayakkabı Tamircisi Cemal Uyanık, Bakkal Hamdi Dığış, Kalaycı Veli Usta, Demirci Miran Usta, Bekir İzmirli, Topuzun Ahmet, İsmail Cebeci (Babam) , Mehmet Dalkılıç, Hakkı Usta (Çimen), Celilin Osma...
  • ALDATMANIN EN KÖTÜSÜ

    01 Kasım 2024 Köşe Yazarları

    Aldatmak; Türk Dil Kurumunun verilerine göre; beklenmedik bir davranışla yanıltmak, karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak, birine verilen sözü tutmamak, yalan söylemek, ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek, karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek, oyalamak ve avutmak gibi anlamlara gelmektedir. Yukarıda kelimeye verilen bütün anlamlardan anlaşıldığı gibi mahşeri vijdan da, bütün çeşitleriyle kandırmanın ve aldatmanın kötü, çirkin, aşağılık b...