logo

İyilik Ve Doğruluğu İnsanlık İçin Yegâne Meziyet Saymayan Var Mı?

Asırlar ötesine giderek, en eski, din kitaplarından başlayarak filozofların eserlerini gözden geçiriniz, iyilik ve doğruluğu insanlık için, ulus için, toplum için yegâne meziyet saymayana rastlayamazsınız. Tüm dinler ve tüm filozoflar, bir ulusun, bir toplumun yükselmesini, medeni bir toplum olmasını o toplumda yaşayan insanların doğru ve dürüst olmaları ile özdeşleştirmişlerdir. Yalanın, hilenin ve güvensizliğin egemen olduğu uluslar ve topluluklar ise ya geriliğin, açlığın ve sefaletin boyunduruğu altında ezilmişler ya da yok olmaya mahkûm olmuşlardır.
Çağımızda gelişmiş ülkelerde en önde olan ve kalkınmalarının temel felsefesini oluşturan her şeyden önce güvenli yaşam ve huzurlu bir ortamın olmasıdır. Güven bunalımının yaşandığı, kötü insanların, yalancı kişilerin egemen olduğu toplumlarda insanlar tereddütler içinde çırpındığı gibi, kalkınmış ülkelerin alaylı bakışlarının hedefi haline gelmekten de kurtulamazlar. Güven ve dürüst olma değerlerini yitiren bir toplum, bir ülke paranın cazibesine kapılarak gelişmiş ülkelerin kapısında beyhude yere yorulur. Çünkü fakir, yoksul ve yalancı bir dille hakikatin söylenmediği ve kabul edilmediği herkesçe bilinir. Zaten güven duygusu zayıflamış veya güven ahlakının aşınmış olduğunu fark eden insanlar ve ülkeler birbirlerine karşı ilişkilerindeki bağları koparırlar. Çünkü böyle bir toplumda güven bunalımı meydana gelmiştir de ondan. Güven bunalımı ise kargaşayı doğurur. Kargaşa ise şiddeti, kini ve nefreti toplumda egemen kılar. Böylece insanlarda iyi olmanın, doğru dürüst yaşamanın bir anlamının olmadığı, iyi meziyetlerin bir değer ifade etmediği inancı egemen olur.
Hal bu ki, bir ulusun bireyleri için, bir insan için, hele hele bir Müslüman için en büyük meziyet doğruluğu ve dürüstlüğü yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak görmek ve ona göre yaşamaktır. Yüce Dinimizin en önde gelen değerlerinin başında dürüst olmak, doğru ve düzgün bir hayat yaşamak esas kabul edilmiştir.

Share
3.310 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

9+8 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • RAKAM VE SAYI

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Günlük hayatta "rakam" ve "sayı" birbirine yakın birer kavram olduğu için bazen birlikte söylemek durumunda kalabiliriz. Ancak matematiksel olarak bu iki kavram arasında önemli bir fark vardır. Bu farkı anlamak, matematiksel düşünce yapısının temelini oluşturmaktadır. Rakam, kelimesi Arapça kökenlidir ve sayıları yazılı olarak ifade etmek için kullandığımız sembollere denilmektedir. Modern ondalık sayı sisteminde kullandığımız rakamlar şunlardır: 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9'dur. Yani, toplamda 10 adet rakam vardır. Rakamlar, sayıları oluşturmak için k...
  • Dünya Kayserililer Günü İstanbul’da Kutlandı

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    İstanbul'da yaşayan Kadim şehir Kayserililer Senenin 38. gününe denk gelen 7 Şubat “Dünya Kayserililer Günü” 7. etkinliği düzenledi. Kayseri Kültür ve Tanıtım Platformu tarafından organize edilen 2019 yılında başlatılan bu yıl ise yedincisi düzenlenen etkinlikte 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depremlerin 2.yılında hayatını kaybeden canlar unutulmadı. Kur'an-ı Kerim okundu dualar edildi. Tomarzalılar Vakfı Hekimoğlu Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programın sunumunu Platform başkanı Ahmet Keklik üstlendi. Etkinliğe ev sahipliği yapan Tomarzalı...
  • DOMATESİN TARİHÇESİ

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Domates (Solanum lycopersicum), patlıcangiller familyasına ait, dünya genelinde yaygın olarak yetiştirilen ve tüketilen bir bitkidir. Botanik olarak meyve sınıfına girse de mutfakta sebze olarak kabul edilir. Domatesin ilk olarak ne zaman "bulunduğu" sorusu biraz karmaşık olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü domatesin varlığı binlerce yıl öncesine dayanmakta ve bu süreçte evrim geçirerek bugünkü haline gelmiştir. Bu nedenle, belirli bir "bulunma" tarihi vermek zor. Domatesin kökeni Güney Amerika'daki And Dağları bölgesine, özellikle Peru ve Ek...
  • Saraydaki Kayserili

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    “O günlerde üstüne bir durgunluk çökmüştü. Düşüncelere dalmıştı. İşte o sırada hiç unutamam 16 Kasım 1922 günü, sabah kahvesini götürdüğüm zaman tuhaf tuhaf yüzüme bakarak: - Şaşkın şaşkın ne duruyorsun karşımda? Git bana bir kahve daha yap, dedi . - Onu ilk defa bu kadar sinirli ve bitkin görüyordum. Geceyi uykusuz geçirdiği belliydi. Sesi bile sönükleşmişti. İkinci kahveyi götürdüm. Her zamanki gibi, bir kenarda durdum. Yaklaşmamı işaret etti. - Vaziyetin vehamet kesbettiğini biliyorsun burada , artık hayatımız tehlikede…Binaenaleyh , ben ...