Son Dakika
Sevgili Okuyucularım!
Beş yıla yakın bir zamandır bu köşede yazdığım makalelerimi siz değerli okurlarımla paylaştım. Ancak Son iki hafta sağlık nedeniyle yazılarımı aksattım. İnşallah bugünden itibaren yazmaya devam edeceğim. Bildiğiniz gibi ülkemiz zor ve yıpratıcı bir süreçten geçiyor.
En önemli sorunumuz olarak gördüğüm terör, emniyet ve güvenlik olarak bizi tehdit ediyor. Terör farklı ve can alıcı lokasyonlarda alçak yüzünü göstererek bir takım mesajlar verme gayretinde. Ümit ediyorum ki bu sarmaldan tek bir canımız daha yanmadan çıkalım. Ocağına ateş düşen ailelerimizin yaralarını toplumsal bir görev olarak benimseyip, sarmaya gayret gösterelim. Bu günkü yazım da bizzat kendi tanıklığımı yansıtmakta ve ümitlerimi desteklemekte.
Ülkemiz insanının sağlık ve yardımlaşma söz konusu olduğunda göstermiş olduğu duyarlılık adeta genlerine işlenmiş. Bildiğiniz gibi 17 Aralık tarihinde şehrimizde bir terör saldırısı gerçekleşti. Sağlık sorunlarım nedeniyle saldırının gerçekleştiği sırada uzun yıllar görev yaptığım Erciyes Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yatan hasta olarak tedavi görmekteydim. Olaydan birkaç gün önce geldiğim hastanede sağlığın ne kadar değerli olduğuna dair ki ben de hasta olmadan değerini anlamayanlardanım, eşimle tatlı atışmalarda bulunuyordum. Doktorların, hemşirelerin hastalara yaklaşımlarını, görev aşklarını, hizmette kusur etmemek için gösterdikleri çabaları anlatırken birden karşımızda çok büyük bir patlamanın olduğunu gördüm. Olayın olduğu yerde dumanların, derinden gelen insan seslerinin çevrede yankı yaptığına şahit oldum. İşte tam bu sırada, yani olay duyulur duyulmaz tüm hastane personelinin gayretine ve yardımlaşmasına bizzat tanıklık ettim. Ambulansların ardı arkası kesilmezken yaşanan koşuşturma ve çözüm üretme çabasına hayran kaldım. Yatmakta olduğum servis 11. Kat olmasına karşın Acil Müdahale bölümünün içinde bulunduğu şartları hissetmek inanın mümkündü. Sonradan edindiğim bilgiler, izinde olan tüm personel acaba faydam olur mu diye çağırılmamalarına rağmen çıkıp gelmiş. Yüzlerce sağlık çalışanı bir ailenin ocağına düşmesi muhtemel ateşi söndürme gayretindelerdi. Keza şehir halkı, olayın yaşandığı andan itibaren kilometrelerce araç kuyruğunun yanı sıra şehrin kısmen dışında olan hastanemize koşarak geldiler. Duymaya alıştığımız “kan ihtiyacı var” anonsları yerine ilgililer ihtiyaç olmadığına dair anonslar geçtiler. Tüm müdahalelere rağmen sonuçta ne yazık ki bazı evlere ateş düştü. Yarınımız, umutlarımız, gençlerimiz hayatlarının tomurcuk döneminde toprağın bağrına düştü. Ailelere ve ülkemize Allah sabırlar versin. Hala tedavi altında olan yavrularımıza acil şifalar nasip etsin. Gazilerimize beraber sahip çıkalım. Bu hadiseler tekrar gerçekleşmesin diye Hakka niyazda bulunalım.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
23 Ocak 2021 Köşe Yazarları
23 Ocak 2021 Köşe Yazarları
15 Ocak 2021 Köşe Yazarları
07 Ocak 2021 Köşe Yazarları