Son Dakika
Emânet kelimesi hıyânetin zıt anlamlısı olup “güvenilen bir kimseye koruması için geçici olarak tevdi edilen şey”
manasındadır. (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât)
Kuran-ı Kerimde “Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder” (Nisâ,58) buyurulur. Burada hem emanet ve hem de adalet kavramları aynı ayette zikredilerek ahlak ve hukuk açısından, özellikle kamu görevi yapan kişilerin hem emanet hem de adalet ehli olmalarını zorunlu kılar. Emanet bilinci, kişinin üzerine aldığı işi veya görevi, hizmet verdiği herkese; en iyi ve en güzel (estetik) bir şekilde, vaktinde ve hukuktan ayrılmayarak yerine getirmektir. Emanet bilinci yüksek olanlar kişiler görev istemezler ve aracı da hiç kullanmazlar. Bir görev verildiğinde de sorumluluktan kaçmadan gereğini tam yaparlar. Hz. Peygamber vergi memurluğu görevi isteyen Ebû Zer el-Gıfârî’ye, “Sen güçsüzsün; bu iş bir emanettir; emanet, üstesinden gelemeyen kimse için kıyamet gününde zillet ve perişanlık doğurur” demiştir (Müslim, “İmâre”, 16).
Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayesi, her yönüyle iyi insan yetiştirmektir. Yani, Rabbini tanıyan ve inanan güzel ahlak sahibi, çevreye karşı duyarlı, üretken, adil, işini çok iyi yapan … insanlar ve toplumlar oluşturmaktır. Dar anlamda yaşadığımız coğrafyayı, geniş anlamda dünyayı, en zayıf halkasından en güçlüsüne varıncaya kadar yaşanabilir bir ortam kılmaktır. İşte o zaman insan yeryüzünün de halifesi olur.
İslam dinindeki bütün yüce değerler, insanın dünya ve ahiret mutluluğu için vardır. Bunu en çok zorlaştıran iş alanı ise, kul ve kamu hakkını içeren işlerdir. Çünkü bunlar adalet, doğruluk, dürüstlük, saygı… ister. Bütün bunlar emanet bilincine sahip insanların yapacağı şeylerdir. Ama emanet ve ehliyeti göz ardı ederek, ahbap-çavuş ilişkisi içerisinde, menfaat temin etmek, kendi adamını yerleştirmek için iş yapanlar; aynı muameleye maruz kaldıklarında ciyak ciyak bağırarak hak aramaya çalışırlar, fakat boşuna… Bu dünya etme -bulma dünyasıdır. Emanete hıyanet edenler, haktan ve adaletten ayrılanlar bir gün mutlaka yapıp ettikleri şeylerin benzerleri ile karşılaşacaklardır. Çünkü fıtrata aykırı şeyler hem tabiatı, hem kamu düzenini ve hem de insan bedenini bozar. Tabiatı ve kamu düzenini uzmanlarına bırakarak; bozulan bedeni tedavi için sağlıkçılar ilk önce sindirim sistemini kontrol eder, gerekirse bağırsak temizliğini önerirler.
Dinî ve millî birçok değerlerimizin zayıflatıldığı ve hatta içinin boşaltıldığı bir dönemden geçiyoruz. Hak, hukuk, adalet, doğruluk, kanaat, vatan millet ve bayrak…gibi çok önemli ve hayati değerlerimiz birileri tarafından kasıtlı olarak ve bile isteye içi boşaltılmaya çalışılmaktadır. Eskiden olduğu gibi, bunu da özgürlük, adalet ve hürriyet adına yaptıklarını söyleyerek sokaklara iniyorlar. Kiminin adı PKK, kiminin adı YPG, kiminin adı FETÖ ve kiminin adı LGBT … Ortak amaçları; bu ülkenin huzurunu bozmak, güçleri yeterse bölmek ve parçalamak ve her türlü zenginliklerimizi emperyalistlere peşkeş çekmektir. Ama bunu yapamayacaklar, başaramayacaklar inşallah!
Sonuç olarak; kim hangi makam ve mevkide olursa olsun, ne iş yapıyorsa yapsın, bu ülkeyi geçmişten günümüze ayakta tutan milli ve manevi değerlerimize aykırı hareket etme lüksü yoktur ve olamazda! Her T.C. vatandaşı deruhte ettiği görevi en iyi şekilde yapmak durumundadır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah Teâlâ, işi en güzel şekilde yapan kulunu (çok) sever.” (Beyhakî, Şüabü’l-îmân, 4/334.)
Ali Rıza Tahiroğlu
DİB.Başkanlık Müftüsü
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
03 Aralık 2024 Köşe Yazarları
29 Kasım 2024 Köşe Yazarları
29 Kasım 2024 Köşe Yazarları
29 Kasım 2024 Köşe Yazarları