logo

Hz. Peygamberin Vefatı ile ilgili Rivayetler

Değerli Okurlar!
Peygamberimizin vefatıyla ilgili farklı rivayetleri temel kaynaklardan yazmaya çalışıyorum O rivayetlerden bir kısmını daha önce yazmıştım. Bu gün ki yazımda da bir kısmını siz değerli okurlarıma sunmak istiyorum. Kaynakların çoğu Rasulullah (s.a.v.)’ın vefatını Rebiulevvel Ayının 13. Günü yani 8 Haziran 632 Pazartesi öğleden sonra olarak verirler. Pazartesi sabahı Hz.Peygamber (s.a.v.) kendisini çok iyi hissediyordu. Öyle ki hanımları sevinçlerinden Rasulullah’ın saçlarını taradılar, ellerinden gelen hizmeti sevinçle yerine getirdiler. Mutlulukları da yüzlerinden okunuyordu. Orada bulunan Hz.Ebu Bekir de sevinç içindeydi. Evine gitmek üzere Rasulullah’tan izin almıştı. Hz. Peygamberle vedalaştı ve evine gitti. Hz. Ali Rasulullah’ın sağlık durumunun iyi olduğunu sahabeye şu sözleriyle bildirdi: “Allah’a çok şükür daha iyidir. İyileşecek inşallah”. Bu sözleri işiten amcası Hz. Abbas Hz. Alinin ellerinden tuttu ve dedi ki: “Ey Ali, vallahi üç güne kadar sen bu halkın bir kölesi mesabesinde olacaksın. Ben Hz. Peygamber’in yüzünde Abdülmuttalibin oğullarının yüzlerinde daima gördüğüm gibi ölümü görüyorum. Gel benimle beraber Peygamberin yanına gidelim. Nüfuz ve iktidar bizim elimizde mi kalacak yoksa başkalarına mı geçecek anlarız. Muhammed (s.a.v.) halkın bize itaat etmesini tavsiye edebilir”. Bu teklife Hz. Ali Şu cevabı verdi: “ Vallahi ben böyle bir şeyi yapmam. Çünkü Rasulullah nüfuz ve iktidarı bize vermezse ondan sonra artık kimse vermez.” Pazartesi günü güneş alçalmağa başlamıştı, öğle vakti henüz geçmişti. Hz. Peygamberin hastalığı şiddetlendi. Hz. Aişe’nin göğsünde sanki hiç gücü kalmamış gibi yatıyordu. Kısa bir süre sonra kendisini kaybetti. Hz. Aişe, Rasulullah’ın vefat ettiğini anlayınca başını bir yastığın üzerine koydu. Ağlayarak diğer hanımlara haber vermeye koştu. Hepsi birden ağlaşmaya, yüzlerine, gözlerine vurmaya başladılar. Rasulullah’ın vefat haberi duyulur duyulmaz Suriye seferi için yola çıkan Üsame hemen Medine’ye dönme emrini verdi. Hz. Ömer’in de içlerinde bulunduğu Ashaptan ilk Müslüman olan birçok kişi ordu ile birlikteydi. Medine’de Rasulullah(s.a.v.)’in vefat haberi duyulur duyulmaz halkın bir kısmı hayret ve üzüntü içindeydi bir kısmı da vefat haberine inanmıyordu. Hz. Ömer de Rasulullah’ın vefatına inanmıyordu. Rivayete göre Hz. Ömer şu sözleri söylüyordu: “ Bazı münafıklar Muhammed(s.a.v.) ‘in vefat ettiğini iddia ediyorlar. Fakat vallahi Muhammed ölmemiştir. Musa gibi O’da Rabbinin huzura gitmiştir. Musa nasıl geri döndü ise O’da geri gelecektir. Muhammed artık yaşamıyor diyenlerin ellerini ve ayaklarını kestirecektir.”. Vefat haberini alınca Hz. Ebu Bekir Hane-i saadete, Hz. Aişe’nin odasına koştu. Mescidin kapısına gelince Hz. Ömer’in heyecanlı ve galeyanla halka konuştuğunu gördü. Doğruca Rasulullah’ın bulunduğu odaya girdi. Üzeri çizgili bir örtü ile örtülmüş olduğunu ve yerde yattığını gördü. Ona yaklaşarak örtünün ucunu kaldırdı, Rasulullah’ın yüzünden öperek dedi ki: “Sen benim için annem babamdan daha muazzezdin. Şimdi ölümü tattın. Artık sonsuza dek yaşayacaksın.” Hz. Ebu Bekir ağır ağır huzurdan çıktı Hz. Ömer’in yanına gitti. O hala halka konuşuyordu. Sözünü kesmek istedi, “Yavaş Ömer beni dinle” diye ricada bulundu. Ama Hz. Ömer susmak ve dinlemek istemiyordu. Hz. Ebu Bekir konuşmak istediğini söylediyse de Hz. Ömer hala konuşmaya devam etti. Halk Hz. Ebu Bekri dinlemeye yöneldi. Ömer de konuşmasını kesti. Hz. Ebu Bekir Mescid-i Nebevi’de toplanan halka şu konuşmayı yaptı: “Ey insanlar, Kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki Allah bakidir.” Bu sözlerinden sonra şu ayeti okudu: “Muhammed bir elçiden başka bir şey değildir. Ondan önce de pek çok elçiler gelip geçmiştir. O ölürse yahut öldürülürse siz gerisin geriye mi döneceksiniz. Bunu yapan Allah’a hiçbir zarar vermiş olmaz. Allah şükredenleri yakında ödüllendirecektir.”(Al-i İmran, 144) Bu sözler orada bulunanlar üzerinde çok büyük etki yaptı. Sanki bu ayeti daha önce hiç duymamışlardı. Hz. Ömer de bu sözleri işitince kendinden geçti ve sonunda Rasulullah’ın vefat ettiğini anlamış oldu. (Devam Edecek)

Share
1.464 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

1+3 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • KAHRAMANLIK

    14 Mart 2025 Köşe Yazarları

    Kahramanlık, insanlık tarihi boyunca saygı duyulan ve aranan bir özelliktir. Farklı kültürlerde ve zamanlarda farklı şekillerde tanımlanmış olsa da kahramanlık özünde cesaret, özveri ve başkaları için fedakârlık yapma isteği ile ilişkilidir. Kahramanlık, cesaret, fedakârlık, özveri ve olağanüstü başarılarla tanımlanan bir kavramdır. Kahramanlık, toplumun veya bir bireyin güçlü değer yargılarını sergileyerek belirli bir amacı veya ideali gerçekleştirme çabasıdır. “Kahraman” sözcüğü Türkçeye, Farsçadan girmiştir. Kahramanlık genellikle zorlu k...
  • Develi’de Kuvâ-yi Milliye Harakatının İlk Kıvılcımını Yakan Posta Görevlisi

    14 Mart 2025 Köşe Yazarları

    Develinin ilk atlı posta nakil arabası. Develi'de lojistik posta hizmetlerinin öncüsü Aşşa Everekli Arabacı Mevlüt Efendi posta ve telgraf idaresinden aylık otuz dokuz liraya EVEREK postasının ihale ile almış olup; Pazar, Salı, Perşembe günleri haftada üç gün akşamdan Everek'ten yola çıkar Yavaş ve İncesu istikametinden Kayseri'deki Sivas Hanı'nda (Kiçikapı'daki Sivas Oteli) birkaç saat kestirir (uyur). Posta idaresinin açılması ile EVEREĞİN posta torbasını alır. Esnafın ismariçini de (siparişini alır) toplar ve düşer yola. Ambar, İncesu, Yava...
  • ORUÇ İBADETİ VE BİZE KAZANDIRDIKLARI

    14 Mart 2025 Köşe Yazarları

    Oruç kelimesi dilimize Farsçadan geçmiştir. Arapçısı ''savm'' veya ''sıyam'' dır. Sözlük anlamı; bir işten kendini tutmak, nefsini engellemektir. Bu iki kelime ve türevleri Kur'an-ı Kerimde on dört yerde geçer. Orucun İslam dinindeki terim anlamı ise; tanyerinin ağarmasından (fecrin doğmasından) güneşin batmasına kadar oruç tutmaya niyet ederek ve oruçlu olduğunu bilerek yemekten, içmekten ve cinsi temastan uzak durmaktır. Oruç, İslâm’ın beş şartından biridir. Ramazan orucunun farziyeti Kitap, Sünnet ve icma-i ümmet ile sabittir. Orucun farz...
  • YAPAY ZEKÂ NEDİR?

    06 Mart 2025 Köşe Yazarları

    Yapay zekâ (YZ) veya İngilizce adıyla Artificial Intelligence (AI), makinelerin insan benzeri zekâ görevlerini gerçekleştirebilme yeteneğidir. Bu görevler arasında öğrenme, problem çözme, karar verme, algılama, dil anlama ve üretme gibi bilişsel (Zihinsel) işlevler bulunur. Kısacası, yapay zekâ, bilgisayarların ve makinelerin "düşünmesini" ve "davranmasını" sağlayan bir teknolojidir. En basit şekilde belirli görevleri yerine getirmek için insan zekasını taklit eden ve topladıkları bilgileri yineleyerek kendilerini geliştirebilen sistemler olar...