Son Dakika
Genelde sosyal tarihçiler Osmanlı ‘dan Cumhuriyet’e giriş dönemine “Geçiş Dönemi” derler.Bu dönem sancılı bir dönemdir.Bu geçiş döneminde , alanlarında son derece önemli ve unutulmaz hizmetleri olan kişiler yetişmiş ve önemli eserler vermişlerdir.Bunlardan biri de musuki alanında Hafız Saadettin Kaynak’tır.3.Şubat 1961 ölümünün 57.yıl dönümüdür.
Şüphesiz Hafız Saadettin Kaynak Türk musukisinin zirve isimlerinden birisidir. Sâdeddin Kaynak 1895 yılında İstanbul’da doğdu.Babası Fatih câmii hocalarından Ali Alaeddin Efendi,annesi Havva hanım’dır.
llk zamanlarında Hâfız Sâdeddin bey olarak tanınmıştır. Bulunduğu semtte ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra İlâhiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Türk musikisinde birçok besteye kaynaklık eden Sâdettin Kaynak, birçok filmin müziklerini de hazırlamıştır. Bunların sayısı yüze yakındır. Ancak bu durum kendisini fazlasıyla yormuş ve vefatında belki de birinci müessir bu olmuştur.
Çocuk yaşında sesinin güzelliğiyle dikkati çekmiştir. Hafız Melk Efendi’den ilâhiler meşk etti. Daha sonra Hafız Cemal Efendi’den devam etti.Kazım Uz ve Emin Yazıcı’dan eser meşk etti.
Sultan Selim ve Sultan Ahmet Camii baş imamlığında bulundu.1926 yılında plak doldurmaya başladı.Profesyonel bestekarlığa başladı.1914 yılında yedek subay olarak Diyarbakır’a gitti.Burada Halk musikisinin inceliklerini de gördü.Daha sonra 85 Mısır filminin musukisi için her filme 10-20 filme adaptasyon yaptı.Türk musikisinde bozulmayı başlattığı tezi ile çok eleştirilir.Fakat Türk musikisine yaptığı büyük hizmet de hiç bir zaman unutulmadı.138 eseri ailesi tarafından tescil edilmiştir.
Hiç bir sazda karar kılmayan Kaynak hep, bu konuda pratikte kalmıştır.Yalnız bildiğimiz bazı anekdotlarda bazı musimize yanlış bir gözle bakanların eleştirisinden çekindiği için paltosunun arasında kemanını alıp camiye getirdiği göz önüne alınırsa herhalde bu konuda uzman olmalıdır. Kaynak’ın hayatı, kişiliği, eserleri burada anlatılıp geçilecek mevzuların çok ötesindedir. O sebepten çok bilinmeyen ancak güfte ve bestesi de kendisine ait olan Kore Türküsü şeklinde isimlendirebileceğimiz bir eserine burada temas etmek istiyorum. 1950-53 Kore Harbi’ne Türkiye, biraz da Amerika ile yakınlaşmak gayretiyle asker gönderiyor. Bu yıllarda orduya moral kaynağı olması için orada konser verecek müzisyenler de gönderilir imiş. Sadettin Kaynak kendisi gidemiyor ancak cephede bulunan askerlere bir Kore Türküsü yazıyor.
Elimde silahım var dilimde Allahım var
Kore’ye gidiyorum ateşim var ahım var
Allâhu ekber Allahu ekber
Yolun açık olsun asker
Barışa yardım kanım Türküm uludur şanım
Hâk korusun vatanım ateşim var ahım var
Allâhu ekber
Yİğitoğlu yiğidim cenkdir sana öğüdüm
Ya gazi ya şehidim kalbimde Allah’ım var
Allahu ekber
Sadettin Kaynak 1953 senesinde Hamiyet Yüceses’in Şişli’de bulunan evinde, “,” filminin şarkılarının provası esnasında beyin kanaması neticesinde felç geçirmiş ve derhal Şişli Etfal Hastanesi’ne kaldırılmıştır.
Rahatsızlıkları 1961 yılına kadar artarak devam etmiştir. Vefatından 3-4 gün evvel Alaaddin Yavaşça’ya daha önce hiç ortaya çıkarmayıp, hiç kimseye de vermediği, saklı tuttuğu “Merhem koyup onarma sinemde kanlı dağı” isimli parçanın notalarını vermiş ve “Ölmeden bana bu eseri dinletirsen çok memnun olurum” demiş. Yavaşça bir iki gün içerisinde bu parçayı seslendirmiş ve hocasına da dinletme bahtiyarlığına erişmiştir.Merhumun segah makamındaki ,sözleri M.Akif Ersoy’a ait “Çanakkale Şehitlerine” ait güftesi de değerli bir çalışmadır.Ayrıca İstiklal Marşı’nı da besteleyenlerden biridir.
1961 yılının 3 Şubat’ında 2.eşi, dini nikahlı Gülfiye Hanım’a “Ben Allah’ın huzuruna gidiyorum. Hakkını helal et.” demiş ve arkasında yüzlerce kalıcı eser bırakarak ahirete irtihal eylemiştir. Vasiyeti şöyledir: “Bu evde benim bir pardösüm, iki kat elbisem, bir bavulum, bir radyom, bir buzdolabım var. Bunları Gülfiye’ye bırakıyorum. Benim evimde birikmiş param yoktur. Emri hak vaki olduğu zaman Sıraselviler’deki apartmanımın 1, 3, 9 numaralı dairelerinden kiralar alınıp cenazemin teçhiz ve tekfinine (kefenleme işlemi) sarf edilsin. Cenaze namazım Nuruosmaniye Camii Şerifi’nde kılınsın. Merkez Efendi’de kabrim hazırdır. Kabir taşımı Gülfiye yaptırır. Yazılacak şey şudur: Sultan Selim Cami Şerifi Başimamı ve Sultanahmet Camii Şerifi İkinci İmamı ve Hatibi Meşhur Bestekâr Hacı Hafız Sadettin Kaynak’ın ruhuna Fatiha.”
Burada bir izah düşmek gerekirse, eşyalarını bırakmış olduğu Gülfiye Hanım Sadettin Kaynak’ın hayatının son on beş yılında çok önemli bir mevki işgal etmiştir.
Nezih Uzel merhum, Sadettin Kaynak’ın cenaze törenini şöyle satırlara dökmüş: “Sadettin Kaynak’ın cenaze namazına gittik. Aman Allahım, bir insan seli… Namaz kılındıktan sonra tabut musalladan hareket ederken bir kıyamet koptu… Meydanı dolduran on binlerce insan gök gürültüsünü andıran bir uğultuyla Yunus Emre’nin ‘Ey âşık-ı sadıklar gelin Allah diyelim, Bezmi Hakk’a layıklar gelin Allah diyelim’ diyen ilahisine coşkuyla başlayınca sanki Fas’tan Endonezya’ya tüm İslam dünyası ‘Allah’ diyordu. Derviş Himmet güfteli ikinci ilahideki ‘Ey Muhammmed ümmeti tutun farzı sünneti’ mısraına sıra geldiğinde cemaat coşkunun zirvesindeydi. Mesaj kainatı kapladı. Ben elli yıldır bir daha böyle feyyaz bir cenazede bulunmadım. Kaynak’ın yakınları daha sonra bu iki ilahiyi cenazesinde okunmak üzere bestelemiş olduğunu rivayet ettiler.
Makamı Cennet olsun.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
10 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
10 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
05 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
05 Ağustos 2022 Köşe Yazarları