Son Dakika
Eskiden şeyhler, daha fazla mal edinmeyi, daha fazla lüks yaşamayı, daha fazla rahata ermeyi gaye edinmezlerdi. Servetlerinin, duygularının, arzularının esiri olmazlardı.
Yeni bazı şeyhler ise servet edinmeyi yaşamlarının bir parçası olarak görüyorlar. Yaşamlarını Lüks villalarda, lüks arabalarda, lüks muhitlerde sürdürerek mutlu oluyorlar.
Eskiden şeyhler tüm acıların reçetesinin sevgi olduğunu, barış içinde yaşamak olduğunu söylerlerdi. Zindana dönen insan ruhundan, insanları köle, efendi diye ayıran insan manzaralarından kurtuluşun reçetesinin sevgi olduğunu söylerlerdi. İnsanı olgunlaştıran, insana manevi derinlik kazandıran ve bütün insanlığı kavrayış alanına dâhil eden şeyin sevgi olduğunu söylerlerdi. Yeni bazı şeyhler ise umutsuzluğu, kavgayı, şiddeti, kini, nefreti, yalanı, taassubu kendi çıkarları için topluma encekte etmeye çalışıyorlar.
Eskiden şeyhler müritlerine “sevgi seni sende var eder, bir göle düşen taş, durgun sulara atılan taş ne yaparsa yüreğindeki sevgi de onu yapar, muhabbetin neşvü nema bulmadığı bir toplumda Allah’a doğru olan yolculuğun gerçekleşemeyeceğini söylerlerdi. Yeni bazı şeyhler ise Fitne ve fesadı, kindarlığı, ikiliği, benliği, bencilliği, nifak ve öfkeyi, insanlar arasında ayırım yapmayı, yolsuzluğu her türlü değerin üstünde tutuyorlar, halkın kanını emiyorlar, toplumun malını mülkünü din adına sömürüyorlar.
Eskiden şeyhler, “bütün felaketlerin kaynağı hayvani nefistir, egodur. Kötü nefis yok olmadıkça kendini beladan kurtaramazsın. O nedenle nefsini muratsızdık mezarına göm de hoş ol, rahata kavuş. Kanaat bir bağdır, hırs ayağını onunla bağla. Şu beden mezara girmeden nefsin şerrinden emin olamazsın” derlerdi. Günümüzün bazı şeyhler ise fani dünyaya olan bağlılıklarını artırmakta, herkesin itibar ettiği mal, mevki ve zevk gibi maddi menfaatlere kucak açmakta, ibadet etmek için bile halktan ayrı mekânları, tenha yerleri tercih etmektedirler.
Eskiden şeyhler, namazında niyazında bir mümin olduğunu söyleyen birine şunları söylerlerdi : “ Senin kıldığın namazlarda secdeler var. Bir secdede iki yakınlık elde ediliyor. Ayeti kerimede “ secde et ve yaklaş” buyuruluyor. Peki, sen nice zamandır bu yolda yürümekte, her gün namaz kılmakta ve o şehre varmayı dilemektesin, ama hala da o şehre varamadın. Gidip durduğun yolda ne bir kervansaray gördün ne konaklanacak bir tekke, nede de bir bağ bahçe gördün. Hangi namazda bu mana yoksa bu yakınlaşmayı meydana getirmiyorsa, o namaz namaz değildir. “Vay hallerine o çeşit namaz kılanların”(mâun,4), ayetini namazda okuyorsun ama verilen mesajdan haberin yok. Pek çok insan namazında dua ediyor ama Hakk’a ulaşamamakta, irfan sahibi olamamaktadır. Nefsin için razı olduğun şeyi bırak. Gafletten uyan, acele etmekten vazgeç, ölümü hatırla; övünmeyi ve kibri bırak. Varacağın yer Yüce Yaratıcının huzurudur, ne ekersen onu biçersin, ne yaparsan onu bulursun. Bugün ne hazırladınsa yarın sana o sunulur. O nedenle söz dinle. Dinleyip işitenden ol. Sakın tembel olma, çalış. Öfkene sahip ol; başkasının ayıbını gizle. İnsanlara ikiyüzlü görünme; onlar arasında ikiyüzlü davranma. Kendine gel de bunları iyi düşün. Gerçek mümin kanaatkâr, hassas ve şefkatli davranandır”. Günümüzün bazı şeyhleri ise, para ve mal tutkusu, öz çıkarcılık hırsını taşımakta, ümit byerine korku vermekte, güçsüzleri sömürmekte, yani insan yüreğini kirletip karartan günah kirleri içinde yaşamlarını sürdürmektedirler.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
04 Mart 2021 Köşe Yazarları
04 Mart 2021 Köşe Yazarları
04 Mart 2021 Köşe Yazarları
26 Şubat 2021 Köşe Yazarları