logo

Edebiyatçı, Şair, Yazar ve Akademisyen Hocam Dr. Bekir Oğuzbaşaran

Bu haftaki konuğum, edebiyatçı, şair, yazar ve akademisyen değerli hocam Bekir Oğuzbaşaran. M. Bahaeddin Cebeci ağabeyimin üniversite yıllarından yakın arkadaşıydı. Talebelik yıllarında Fatih Vakıflar Yurdu’nda kaldıklarını hatırlıyorum. 1973 yılında Basının kalbi Cağaloğlu’nda Milli Gazete ve Yeni Devir gazetelerinde Sanat Edebiyat sayfaları hazırlarken tanışmak nasip oldu. Sanat ve Edebiyat Sayfasında tiyatro kritikleri yazmama izin verdi. O yıllardan Bekir Oğuzbaşaran ve merhum Mustafa Miyasoğlu ağabeylerimi asla unutamam. Miyasoğlu ağabeyime Allahtan rahmet, hocama sağlıklı bir ömür diliyorum. Onu ve eserlerini anlatmaya bu sayfalar kâfi gelmez ama bu bir başlangıç olsun diyorum.

AHMED İSLÂMOĞLU HOCAEFENDİ MERHUM

Kayseri Develi’nin medār-ı iftihārı
Manevî sahādaki, belki en büyük kârı

Mehmed Âkif Câmii, İmam ve Hatibiydi
İlim, irfan, ibādet, hitābet sāhibiydi

Vaaz ve nasihati, buram buram ihlastı
Verdiği örnekleri, kendilerine hastı

Mutasavvıf hocaydı; hem kāl, hem hāl sāhibi
Bütün güzelliklerin, münzevî bir kâtibi

Beşikten tā mezara; hayra, Hakk’a hizmetkâr
Ondan çok faydalandı, akıllı Müslümanlar

Dünyaya meyli yoktu, ukbāya meyli çoktu
Sözleri birer oktu, verāya meyli çoktu

Tam bir Allah Adamı, Ehl-i Sünnet Âlimi
Zikirle meşgul idi, İslâm idi tālimi

Ondaki fikir, ilim, Rahmānî idi dāim
Geceleri hep kāim, gündüzleri hep sāim

Gönüllerde taht kurdu, Nakşî postlarındandı
Peygamber sevdalısı, Allah dostlarındandı…
Kayseri,24.05.2024/Cuma

BEN KAYSERİYİM TARİH VE DOĞA KIZI

Gesi bağında cânân, Erkilet’te Hasan’ım
Sakarya’da gönüllü, liseli kahramanım
Miralay Şehit Nâzım, bayrağa düşen kanım
Kerem ile Aslı’da belki de ilk romanım
Pınarbaşı, Yahyalı, nakış nakış Bünyan’ım
Makarr-ı Ulemâ’yım, mektep, medrese, han’ım
Kızılırmak, Zamantı, Yamula’da limanım
Fetihler Kapısı’yım, Afşin’im, Alparslan’ım
”Tüm dünyâ senin” dedi, Yüce Oğuz Kağan’ım
Yabanlu Pazarı’nda ipek yüklü kervanım
Kültepe, Kaniş, Karum, Roma’da bezirgânım
Gevher Nesîbe afîf, aşk şehîdi sultânım
Mahperi Hunat Hâtun, külliyeler kuranım
Hem taşı konuşturan, hem taşla konuşanım
Makarr-ı Şuarâ’yım; şâir, âşık, ozanım
Mevlevî Remzi Dede, naatlarda Yaman’ım
Buram buram Selçuklu, Eretna ve Osman’ım
Kitaplara sığar mı binlerce hüsn ü ânım?

GÖNÜLLERDEKİ SIZI

Savaşta Battal Gâzî, sulhta Ahî Evran’ım
Bâzen bir Yûnus Emre, bâzen Karac’oğlan’ım
Kapuzbaşı diyorlar, Toros’ta çağlayanım
Bütün felâketlerde, en fazla ağlayanım
Yoksula merhamette yüreği dağlayanım
Zâlime karşı koyan, Hakk’a el bağlayanım
Kubbe kubbe mühürlü, kemer, kümbet her yanım
Çeşmeyim gürül gürül, câmide şadırvanım
Erciyes’te yılkı at, Gediris’te hozanım
Toprağıma bağlıyım, yurduma bahçıvanım…

ŞEHİRLERİN YILDIZI

Ben Abdülmennan oğlu Mimar Koca Sinan’ım
Mevlânâ’ya ilk hoca, o Seyyid-i Sırdan’ım
Somuncu Hâmid Velî, mü’min ruhlar karanım
Ben Kadı Burhâneddin, hem şâir, hem hâkanım
Şeyh İbrahim Tennûrî, aşkla ” Gülzâr” yazanım
Seyrânî, Dadaloğlu, iki büyük ozanım
Dâvûd-ı Kayserî’yim, ilim-irfan vatanım
Hacı Kılınç, Melikşâh, Tâceddin, Turesan’ım
Şem’un El Gâzî’yim ben, bir kıssa-i Kur’ân’ım
Kayseri ve Erciyes, işte Altın Destân’ım…

ÖZGEÇMİŞİ:

Dr. Bekir OĞUZBAŞARAN:
1 Eylül 1946’da Kayseri’de doğdu. İlk, orta, liseyi memleketinde ve üniversiteyi İstanbul Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu.1975-1980 yılları arasında Develi İmam-Hatip Lisesi’nde Türkçe ve Edebiyat Hocalığı yaptı.1980-1988 arasında Kayseri İHL ile TED Kayseri Koleji’nde çalıştı.12 yıl, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 2000-2011 yılları arasında aynı görevi Erciyes Üniversitesi’nde îfâ etti. 2011’de yaş haddinden memuriyetten emekli oldu. Şiir, deneme ve inceleme türlerinde yayınlanmış on beş kadar kitabı vardır.
TYB ve İLESAM üyesidir.
Lale Şairi Abdullah SATOĞLU’undan bir güzel dörtlük:
Görmez kimseyi hakir
Düşmez dilinden zikir
Bir Oğuz Başarandır;
Takva sahibi Bekir!

Share
738 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

4+6 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SARKOPENİ NEDİR?

    24 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Tıp dilinde sarkopeni olarak adlandırılan yaşlılarda kas erimesi, ilerleyen yaşa bağlı olarak kas kütlesi ve fonksiyonlarında meydana gelen istem dışı kayıptır. Sarkopeni aslında yaşla birlikte kas kütlesi ve iskelet gücünün kaybıdır Fiziksel olarak bağımsız bir hayat sürdürebilmek için sağlıklı bir kas dokusu ve kas fonksiyonlarına sahip olabilmemiz gerekir. Yaşlılarda sarkopeni (kas erimesi) çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olarak fiziksel yetersizlik, düşük yaşam kalitesi, travma ve ölüm gibi istenmeyen sonuçlarla bitebili...
  • Develi Çarşı Camiinin Mimarı Salim Alp

    24 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Salim ağabey ile sohbetimizde mimarlık mezuniyetimden yaklaşık 15 yıl sonra Çarşı Camii'nin yapılması bize nasip oldu, diye anlattı. Çarşı Camii Dernek Yönetim Kurulu'nun: Av: Esat Cebeci, İş adamı: Şadi Kolay, İş Adamı: Suat Köylüoğlu, Eczacı: Haluk Yalçın, Milletvekili : Salih Kapusuz'dan oluştuğunu dile getirdi. Vefat edenlere Allahtan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı bir ömür diledi. Bu proje Sayın Develi Müftümüz Mustafa Başaran'ın teşviki ile daha önce vakıfların kararı ile bir kısım yıkılmış olan eski Çarşı Camii'nin yerine yenisin...
  • RAHMANA KUL OLMAK (UBÛDİYYET) -2

    17 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Rabbimize karşı kulluğumuzda ne kadar hassas olsak da, insan olmanın gereği hata ve günahtan uzak kalamıyoruz. Ama hata edenlerin en hayırlısı hatasından pişman olup Rabbine dönmeyi bilendir. Allah da günahını fark edip pişmanlık duyan kulunun tövbe etmesine çok sevinir( Müslim, Tevbe, l). Rahmeti geniş Rabbimiz (Mü'min, 7; Mlüslim, Tcvbe, 14) gecenin son üçte birinde dünya semasına iner (rahmet nazarıyla bakar) ve "Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim! Benden isteyen yok mu, ona (dilediğini) vereyim! Benden mağfiret isteyen yok mu, onu b...
  • RAHMANA KUL OLMAK (UBÛDİYYET) -1

    17 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Ubudiyet; Zahirî ve bâtıni açıdan Allah’a tam kulluğu ifade eden tasavvuf terimidir. Dinimizde insanın Allah’a karşı hürmet, tevazu, sevgi ve itaatini göstermek, rızasını elde etmek niyetiyle ortaya koyduğu dinî içerikli davranışlar için ibadet, hayatını daima Allah’a karşı saygı ve itaat bilinci içinde sürdürmesi şeklindeki kulluk duyarlılığı için de ubudiyet kelimeleri kullanılmıştır. İbadette belirli fiilleri yerine getirme öne çıkarken ubudiyette bu fillerle kazanılan hal, ahlâkî ve manevi öz ağır basmaktadır. (TDV, İslam Ansiklopedisi, cil...