logo

DÜNYA ŞEMSİYE GÜNÜ

Şemsiye hem yaz aylarında hem de kış aylarında kullanılabilen bir aksesuardır. Bu nedenle çok ihtiyaç duyulan ürünlerin başında gelmektedir. İnsanların hem güneşten hem de yağmurdan korunabilmeleri amacıyla kullanılan, bir sapın üzerine esnek tellere gerilmiş olan ve açılıp kapanabilen, su geçirmeyen ürünlere “Şemsiye” adı verilmektedir.

Tarihsel olarak ilk şemsiye kullanımı Mezopotamya’da gerçekleşmiştir. Eski Asur, Yunan, Mısır ve Çin uygarlıklarında şemsiye kullanımına rastlanılmıştır. M.Ö. 1200 yıllarında Antik Mısır’da koruyucu niteliği olan şemsiye, oradan Roma kültürüne geçmiştir. 16. Yüzyılın sonlarında da batı dünyasına yayılmıştır.

Şemsiyenin tarihsel gelişimine bakıldığında Mezopotamya’ya bulunan ilk şemsiye örneklerinin güneşten korunma amacıyla yapıldığı ortaya konulmuştur. Tarihte şemsiye, zenginlik ve gücün sembolü olarak görülüyordu. Şemsiye tarihte ilk olarak Çin’de yağmurdan korunmak amacıyla kullanılmıştır. Bu şemsiyeler kâğıttan yapılmıştır. Ancak reçine sürülerek şemsiyelerin su geçirmez özellik kazandırılmıştır.

İlk şemsiye örneklerinin yapımında yaprak ve papirüslerin kullanıldığı görülmektedir. Kâğıttan yapılan şemsiyeler reçinelinmiş ve su geçirmez özellik kazanmaları sağlanmıştır. İlk zamanlarda çeşitli yağ benzeri maddelerle kaplanarak su geçirmezliği sağlamaya çalışılan şemsiyelerin gün geçtikçe kullanımının artması nedeniyle dayanıklı modellerin üretilmesine sebep olmuştur. 1830 yılında Londra’da şemsiyeler için seri üretime geçilmiştir. Seri üretim şemsiyelerin yapımında ise balina kemiği ile ahşap tercih edilmiştir. 1952 yılında Samuel Fox tarafından çelik tel kullanılarak üretilen modellerin üretimine başlanmıştır. Günümüzde ise şemsiye modellerinin büyük çoğunluğunun çatı kısmı su geçirmez naylondan, sap ve tutma kısımları ise alüminyum veya cam elyafından üretilmektedir.

Şemsiyenin tanımına baktığımız da ilk kullanılan dönemlerde güneşi durdurmak anlamına gelen PARASOL (Para- durdurmak, sol- güneş” kelimesinden meydana geldiğini görmekteyiz. Avrupa’da ise şemsiye, gölge anlamına gelen Latince “Umbros” kelimesinden

gelmektedir. Şemsiye kelimesi Türkçeye Arapçadaki “şems” kelimesinden geçmiştir. Arapçada “şems”, “güneş anlamına gelmektedir.

Türkiye’de şemsiye üretimi ilk olarak 1882 yılında İstanbul’da ikamet eden Robenson isimli bir İngiliz vatandaşı tarafından gerçekleştirilmiştir. İlerleyen yıllarda özellikle Cumhuriyet döneminde birçok yerli firma tarafından şemsiye üretimi yapılmış olup halen de yapılmaktadır.

10 Şubat, her yıl “Dünya Şemsiye Günü” olarak kullanılmaktadır. Bu özel gün, şemsiyenin kullanımının ve öneminin vurgulanması amacıyla düzenlenmektedir.

Bir zamanlar bütün dünyada moda haline gelen şemsiyeler, günümüzde erkek ve kadınlar için değişik renklerde ve çeşitli boylarda çeşitleri üretilmektedir. Özellikle İstanbul’da moda haline gelen şemsiyeler, zaman içerisinde daha çok yaygınlaşarak özellikle yağmurdan korunmak için her tarafta kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde de erkekler daha çok siyah renk şemsiye kullanırken hanımların şemsiyeleri renkli ve çiçek desenli yapılmıştır. Sapı birbirinin içine giren ve telleri katlanabilen şemsiyeler böylece çantada taşınabilir oldukları için daha çok tercih edilmektedir.

Baston şemsiye, renkli şemsiye, manuel şemsiye, ışıklı şemsiye, yarı ve tam otomatik şemsiye, yay mekanizmalı açılıp kapanabilen şemsiye, katlanabilir şemsiye gibi çeşitleri vardır. Zamanla el şemsiyeleri dışında güneş ışınlarından korunmak için büyük boylarda Plaj Şemsiyesi, Bahçe Şemsiyesi, Restoran Şemsiyesi, Kafe Şemsiyesi gibi şemsiyelerde kullanılmaya başlanmıştır.

Share
710 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

3+2 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SARKOPENİ NEDİR?

    24 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Tıp dilinde sarkopeni olarak adlandırılan yaşlılarda kas erimesi, ilerleyen yaşa bağlı olarak kas kütlesi ve fonksiyonlarında meydana gelen istem dışı kayıptır. Sarkopeni aslında yaşla birlikte kas kütlesi ve iskelet gücünün kaybıdır Fiziksel olarak bağımsız bir hayat sürdürebilmek için sağlıklı bir kas dokusu ve kas fonksiyonlarına sahip olabilmemiz gerekir. Yaşlılarda sarkopeni (kas erimesi) çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olarak fiziksel yetersizlik, düşük yaşam kalitesi, travma ve ölüm gibi istenmeyen sonuçlarla bitebili...
  • Develi Çarşı Camiinin Mimarı Salim Alp

    24 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Salim ağabey ile sohbetimizde mimarlık mezuniyetimden yaklaşık 15 yıl sonra Çarşı Camii'nin yapılması bize nasip oldu, diye anlattı. Çarşı Camii Dernek Yönetim Kurulu'nun: Av: Esat Cebeci, İş adamı: Şadi Kolay, İş Adamı: Suat Köylüoğlu, Eczacı: Haluk Yalçın, Milletvekili : Salih Kapusuz'dan oluştuğunu dile getirdi. Vefat edenlere Allahtan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı bir ömür diledi. Bu proje Sayın Develi Müftümüz Mustafa Başaran'ın teşviki ile daha önce vakıfların kararı ile bir kısım yıkılmış olan eski Çarşı Camii'nin yerine yenisin...
  • RAHMANA KUL OLMAK (UBÛDİYYET) -2

    17 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Rabbimize karşı kulluğumuzda ne kadar hassas olsak da, insan olmanın gereği hata ve günahtan uzak kalamıyoruz. Ama hata edenlerin en hayırlısı hatasından pişman olup Rabbine dönmeyi bilendir. Allah da günahını fark edip pişmanlık duyan kulunun tövbe etmesine çok sevinir( Müslim, Tevbe, l). Rahmeti geniş Rabbimiz (Mü'min, 7; Mlüslim, Tcvbe, 14) gecenin son üçte birinde dünya semasına iner (rahmet nazarıyla bakar) ve "Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim! Benden isteyen yok mu, ona (dilediğini) vereyim! Benden mağfiret isteyen yok mu, onu b...
  • RAHMANA KUL OLMAK (UBÛDİYYET) -1

    17 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Ubudiyet; Zahirî ve bâtıni açıdan Allah’a tam kulluğu ifade eden tasavvuf terimidir. Dinimizde insanın Allah’a karşı hürmet, tevazu, sevgi ve itaatini göstermek, rızasını elde etmek niyetiyle ortaya koyduğu dinî içerikli davranışlar için ibadet, hayatını daima Allah’a karşı saygı ve itaat bilinci içinde sürdürmesi şeklindeki kulluk duyarlılığı için de ubudiyet kelimeleri kullanılmıştır. İbadette belirli fiilleri yerine getirme öne çıkarken ubudiyette bu fillerle kazanılan hal, ahlâkî ve manevi öz ağır basmaktadır. (TDV, İslam Ansiklopedisi, cil...