Son Dakika
Mülteci, ırkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, bu sebeple başka bir ülkede yaşayan kişidir.
Acaba bu dünyada mülteci olmak kadar zor bir şey var mı? Bir gün başta eviniz olmak üzere her şeyinizi bırakarak vatanınızdan, yurdunuzdan kopartılarak gitmek zorunda bırakıldığınızı ve bilmediğiniz bir yere veya ülkeye sığındığınızı, bunlar yetmiyormuş gibi gittiğiniz yerde ikinci sınıf insan muamelesi gördüğünüzü düşünerek bir empati yapalım. Bu düşüncenin bile insanı ne kadar kötü duruma düşürdüğünü hissedeceksiniz. Oysa bu duyguyu her gün dünyada milyonlarca insan yaşamaktadır.
Yerlerini, yurtlarını, ailelerini, akrabalarını terk etmek zorunda kalan mülteciler kimi zaman kamyon kasalarında, konteynerlerde, hınca hınç dolduruldukları teknelerde “Umut yolculuğuna” çıkmaktadır. Ancak bu yolculuklarını kâbusa çeviren insan kaçakçıları yüzünden çoğu zaman ölüm ve yaşam arasında gidip gelen bir trajediye dönüşmektedir. Varabildikleri noktalarda ise ilerisini göremedikleri bir bekleyiş veya belirsizlikle karşı karşıya kalmaktadır. Tüm bu acılar yetmezmiş gibi istenmeyen, suçlu kabul edilen mağdur ve mazlum insanların yüzüne, çoğunlukla sığınmak istedikleri kapılar kapanmaktadır.
BM Genel Kurulu, 4 Haziran 2000 tarihinde aldığı karar doğrultusunda 20 Haziran gününü “Dünya Mülteciler Günü” olarak kabul etmiştir. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği dünya genelinde artan yoksulluk, doğal afet, savaş, çatışmalar ve benzeri durumlar nedeniyle zorla yerlerinden edilen yaklaşık 66 milyon mültecinin bulunduğunu belirtmektedir.
Türkiye, geçmişte de kendi topraklarından kopmak zorunda kalan çeşitli millet ve farklı inançlardan milyonlarca insana ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin kucak açmıştır. Abhazlar, Afganlar, Ahıska Türkleri, Azeriler, Boşnaklar, Bulgaristan Türkleri, Çerkezler, Cezayirliler, Estonyalılar, Gürcüler, Irak Kürtleri, İranlılar, İspanyollar, Kazaklar, Kırgızlar, Kırım Tatarları, Kosovalılar, Macarlar, Museviler, Polonyalılar, Ruslar ve son olarak Suriyeliler için Türkiye tarih boyunca güvenli liman olmuştur.
Türkiye aynı zamanda sınırları dışında kalan mültecilere de yardım elini uzatmaktan geri kalmamıştır. Myanmar, Arakanlı Müslümanlar, başka bölgelerde yaşayan Afgan mülteciler, Etiyopya-Jijiga’da Somalili mülteciler, Cibuti’ye sığınan Obogk Kampındaki Yemenli mülteciler, Moritanya, Senegal ve Nijer’deki mülteciler de Türkiye’nin insani yardım gönderdiği topluluklar arasında yer almaktadır.
Türkiye, bugün yaklaşık 4 milyon Suriyeliye ve Suriyeli olmayan 300 bin mülteciye ev sahipliği yapmakta ve dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunmaktadır.
Mülteci krizinde yük sadece birkaç ülkeye yıkılmamalıdır. Bu küresel yükün paylaşımı gerekmektedir. Her türlü mahrumiyeti yüklenerek yerini yurdunu geride bırakan bu insanların acılarını dindirebilmek, ihtiyaçlarını giderebilmek, sorunlarına çözüm bulmak için herkesin bir an önce adım atması gerekmektedir.
Dünya Mülteciler Gününde, Birleşmiş Milletlerin ülkeler arasındaki ve içindeki çatışmaları önlemesini, yurdundan ayrılmak zorunda kalmış mültecilerin yaşam haklarını korumasını, barış ve güvenliklerini sağlamasını, ailelerin birleştirilmesini ve bir an önce bu mültecilerin ülkelerine dönerek insanca yaşayacakları bir ortama kavuşmalarını diliyorum.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
15 Ocak 2021 Köşe Yazarları
07 Ocak 2021 Köşe Yazarları
07 Ocak 2021 Köşe Yazarları
01 Ocak 2021 Köşe Yazarları