logo

DÜNYA İŞKOLİKLER GÜNÜ

İşkoliklik, çalışmaya aşırı düşkün olma, işe aşırı bağlılık ve işle ilgili aktivitelerin diğer yaşamsal alanlardan öncelikli tutulması gibi belirgin özelliklere sahip durumdur. İşkolikler, işleriyle ilgilenmekten zevk alırlar ve bu durum kişisel yaşamlarını, sağlıklarını ve sosyal ilişkilerini etkileyebilmektedir.

İşkolik olan kişiler, sürekli olarak çalışma isteği ve ihtiyacı duyarlar. Çalışma hayatında, kabul görmek, onaylanmak ve saygı duyulması için sektörel alanda uzmanlaşmanın yanı sıra çok çalışkan olmak gerektiğine inanırlar. Bu durum, genellikle iş performansını artırmak isteyen kişilerde görülmektedir. Ancak, işkolikler aynı zamanda kişinin sosyal ve kişisel hayatını olumsuz etkileyebilmektedir. İşkolikler, genellikle işlerine aşırı derecede bağlı olurlar ve işlerini bitirmek için gerektiğinde aşırı stres altına girebilmektedir.

Türkiye’de her gün sabahın ilk ışıklarından neredeyse yatana kadar çalışan, pazar günü bile dinlenmeyen, tatile çıkmayan ve bu tempoyu yıllardır devam ettiren pek çok insan bulunmaktadır. Bunların başında da işadamı ve çeşitli birimlerde çalışan yöneticiler gelmektedir. Bu kişiler kendilerini işkolik olarak ifade etmeseler de onlar kendilerini daha ziyade “çok çalışan ve işini seven” insanlar olarak tanımlamaktadır.

İşkolik sözcüğü, iş ve alkolik kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş bir birleşik sözcüktür. İşkolik terimi genellikle olumsuz çağrışımda bulunmasına rağmen, bazen olumlu anlamda kişinin kariyerini, bağlılıklarını ifade etmek isteyen insanlar tarafından kullanılmaktadır. Söz konusu iş genellikle ücretli iş ile ilişkilidir ama aynı zamanda spor, müzik ve sanat gibi bağımsız uğraşlarda da geçerlidir.
05 Temmuz tarihinde, “Dünya İşkolikler Günü” kutlanmaktadır. Bu özel gün, sürekli çalışma ve işe olan bağımlılığın üzerine düşünmeyi ve iş-yaşam dengesini hatırlatmayı amaçlamaktadır. Dünya İşkolikler Günü, insanları işten uzaklaşıp dinlenmeye ve keyifli vakit geçirmeyi teşvik etmektedir. Çalışma hayatının önemli olduğu kadar, dinlenmeye, hobilerle ilgilenme ve sosyal ilişkilere de zaman ayırmanın önemli olduğunu hatırlatmaktadır.
Yapılan bir araştırmada işkolikliğin sosyal, finansal ve teknik olmak üç nedenden kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Bu yapıdaki işkolik insanlar, gittikçe daha çok çalışmayı gerektiren iş düzeni ve bu düzene uyum sağlayan iş çevreleri yüzünden çalışamazlarsa geri kalacaklarını düşünürler. Bu yaklaşım işkoliğin sosyal nedenini oluştururken, başarının gittikçe daha maddi ve ekonomik kazanımlarla değerlendirilmesi ise finansal boyutunu oluşturmaktadır. Araştırmada önemli görülen üçüncü neden ise teknolojik gelişmelere olduğu ifade edilmektedir. E-posta, cep telefon, mesaj, faks makineleri ve dijital organizatörler, sınırların çizilmesini engellemekte ve özel yaşama ayrılan zamanı azaltmaktadır.

Yapılan başka bir araştırmada, işkolik olmanın sosyal ilişkilerinin bozulmasına neden olduğu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, işkolik olmak bireyin kendine zaman ayırmaması anlamına gelir ki bu da zamanla hayattan kopmaya ve kişisel gelişimin sekteye uğramasına neden olabilmektedir. İşkolik olan insanların evlilik hayatları zamanla bozulmakta ve evliliklerin parçalanmasına neden olmaktadır. İşkolik olmak zamanla depresyon, yorgunluk ve dolayısıyla da huzursuzluğa yol açmaktadır. İşkolik olan insanlarda strese bağlı sağlık sorunlarına sıklıkla rastlanılmaktadır. İşkolik insanlar günlük hayatta gerekli geri beslenmeyi yaşayamadıkları için zamanla yaratıcılık ve üretkenlikleri düşmekte ve hata yapma olasılıklarında artışlar görülmektedir.

Aşırı çalışmanın sağlık üzerine olumsuz etkileri mevcuttur. İşkolikler sıklıkla beyin ve zihinsel işlevlerinin bozukluğundan dolayı uyku yoksunluğu ve acı çekerler. Sağlık, mutluluk, sevgi, gerçek yakınlık ve ilgi kaybederler.

Sonuç olarak iş-yaşam dengesi doğru kurulmalıdır. Özel hayat, aile ve arkadaşlar önemlidir. Onlara gereken önemi vermeye özen gösterelim. İşi ilişkilerinize, ilişkilerinizi de işe taşımayalım. Bu arada spor yapmaya ve hobiler edinmeye çalışın. Dinlenmeyi tembellik addetmeyin. Tıpkı yemek yemek, su içmek gibi dinlenmenin de bir ihtiyaç olduğunu kabul edin. Sağlıklı bir iş-yaşam dengesi kurmaya çalışın, böylece daha mutlu ve huzurlu bir hayatınız olacaktır.

Share
558 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

3+3 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İLGİNÇ BİLGİLER – 2

    10 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Bir önceki yazımda dünya nüfusu ve konuşulan diller hakkında bilgi vermiştim. Şimdi de dünyadaki insanların yaşantısı, sosyal hayatları hakkında derlediğim ilginç bilgileri aktarmak istiyorum. Yapılan araştırmalarda dünyada yaşayanların %77'sinin konutu var. %23'ünün ise yaşayacak yeri dahi yok. İnsanların %21'i aşırı yemek yiyor, %63'ü istediği kadar yiyebiliyor. İnsanların yüzde 16'sı yetersiz besleniyor. Ancak, dünyada en çok yemek yiyen ülkeleri kesin olarak sıralamak oldukça zordur. Tüketim oranı, ülkelerin nüfus büyüklüğü, yaşam tarzı, ...
  • Üç Gonca Gülüm Adıyaman Ah! Adıyaman Şehitlerim Meral Bulut

    10 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Üç Gonca Gülüm Adıyaman Ah! Adıyaman Şehitlerim Meral Bulut “Alevler sizdeyse, közü bizdedir. Sizde ki yaranın, özü bizdedir.” Bir romanı elinize alıp okumaya başlayınca bırakamazsınız ya, bu da öyle bir kitap. Meral Hanım'ın tasvirleri ve akıcı üslubu sizi yaşayarak kitabı okutuyor sanki. Yazmak bir yetenek ve tutku. Bunun mektebi ve eğitimi de bana göre yok. Tamamen Allah vergisi. Okuyan kendini geliştiren toplumun sorunlarına duyarlı olan elbette başarılı olur. Söz kulağa, yazı uzağa gider. Meral Hanım'ın asrın felaketi depremde haya...
  • GELECEĞE UMUTLA BAKMAK

    10 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Miladi 2025 yılının şu ilk haftalarında, geleceğe ümitle bakabilmek için, her şeyden önce geçmişimiz ile ilgili ciddi bir muhasebe yapıp hatalarımızdan ders çıkarmamız gerekir. Aynı hata ve yanlışları tekrarlamamak çok önemlidir. Bir de geçmişteki başarısızlıklarımıza takılarak geleceğimizi de, aynı olacak diye ipotek altına almak yanlışların en büyüğü olur. Geleceğe umutla bakmak bizim şiarımız olmalıdır. Ümit (Reca) kelimesi, daha çok tasavvufta kullanılan ve kulun Allah’ın rahmetine ve mağfiretine güvenerek ümit içinde olması anlamında ge...
  • GEÇEN BİR YILIN MUHASEBESİ

    10 Ocak 2025 Köşe Yazarları

    Herkesin zaman algısı farklı olsa da zamanın evrendeki en değerli kaynak olduğunda hemfikirdirler. Fakat bu öyle bir değer ki; durdurulamaz, tasarruf edilemez, biriktirilemez, saklanamaz, alınıp satılamaz, ödünç verilemez, kişiye özel duruma dönüştürülemez, devredilemez, geri döndürülemez ve ötelenemez. Allah (cc) Kur’an-ı Kerimde adı “Asır/ zaman” olan bir sure indirmiştir ve öneminden dolayı ona yemin ile başlamaktadır. “Andolsun asra / zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de salih ameller işleyenler, birbirlerine hak...