Son Dakika
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre tüm ölümlerin yüzde 12’sini oluşturan nörolojik hastalılara dikkat çekmek amacıyla, 2014 yılında Dünya Nöroloji Federasyonu tarafından federasyonun kuruluş tarihi olan 22 Temmuz gününü, “Dünya Beyin Günü” olarak kabul edilmesine karar verilmiştir.
Türk Nöroloji Derneği de 22 Temmuz’un “Dünya Beyin Günü” olarak ülkemizde kutlanmasına karar vermiş ve etkinlikleriyle bu süreci desteklemiştir. Dünya Beyin Gününde nörolojik hastalıkların tüm dünyadaki ölümlerin yüzde 12’sini oluşturduğu hatırlatılarak bu hastalıkların önemli bir kısmının önlenebilir olduğu vurgulanmaktadır.
Beynimiz en önemli organımız olup, beynimizin sağlıklı çalışması bütün sağlığımızı doğrudan etkilemektedir. Vücudumuzdaki her organın, her dokunun, her hücrenin sağlığı çok önemlidir. Ancak beyin sağlığı yerinde değil ise bunların anlamı kalmaz. Uzmanlar stresli kişilerin daha fazla beyin hastalıklarına yakalandığına dikkat çekmektedir.
Beynimiz vücudumuzu ustaca yönetme becerisine sahiptir. Bunu yapmak beynimizi aktif durumda tutmaktadır. İnce el becerileri, düz çizgide yürümek gibi denge gerektiren hareketler, top yakalamak gibi beceri ve atiklik gerektiren egzersizler, hızlı hareket gerektiren oyunlar hem vücudumuza hem de beynimize yarar sağladığı uzmanlarca ifade edilmektedir.
Özellikle beynimizin sınırlarını zorlayacak şekilde çalıştırdığımızda beynimizi zorlamış olmayız, aksine geliştirmiş oluruz. Çalıştıkça gelişir, çalıştıkça sağlıklı olur ve çalıştıkça genç kalır. Problem çözmek, yaratıcı düşünceler geliştirmek, en zor şeyleri hatırlamaya çalışmak, yüksek düzeyde dikkat gerektiren işler yapmak, hızlı işlemler yapmak, öğrenmek, yorumlamak, muhakeme etmek, okumak beynimizi canlı tutacak aktivitelere örnek olduğu yine uzmanlarca belirtilmektedir.
Beynimiz öğrenmeyi, sevmeyi ve davranışları yöneten organımızdır. Beyin gerektiği gibi çalışıyorsa tüm vücut da gerektiği gibi çalışıyor demektir. Aynı şekilde eğer beyinde bir problem varsa bu durum çok kısa bir sürede vücudunuza da yansıyacaktır. Beynimiz toplam vücut ağırlığımızın yalnızca %2’sini kapsadığı halde vücudumuza giren besinlerin en az %20’sini harcamaktadır. Alınan oksijenin %25’ni kullanır ve vücudumuzdaki kan akışının %25’i beyinden geçmektedir.
Bu kadar yüksek enerji ve kapasite ile çalışan beynimiz maalesef gün boyu yaşadığımız ortamdan gelen radyasyon, elektromanyetik dalgalar, hava kirliliği, zararlı kimyasallar yanı sıra besinlerden gelen toksinlere maruz kalmaktadır.
Beynimizin çalışmak için kanla gelecek birçok maddeye (oksijen, vitaminler, mineraller, glikoz gibi…) ihtiyacı vardır. Başta oksijen olmak üzere bütün ihtiyaçların kesintisiz ve yeterli düzeyde sağlanması gereklidir.
Günümüzde beyinle ilgili pek çok hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu, yaşlanan nüfusla birlikte Alzheimer, inme, şizofreni, otizm, depresyon, Parkinson ve madde bağımlılığı gibi önemli beyin hastalıkları için yeni tanı ve tedavi yöntemleri gelişmiştir.
Dünya Nöroloji Federasyonu, yaptığı açıklamada beyin sağlığı ve nörolojik hastalıklara yönelik yeterli düzeyde farkındalık olmadığını vurguluyor. İnme ve demans gibi hastalıkların sağlık sistemlerinin baş edemeyeceği oranda arttığına dikkat çekmektedir.
Nörolojik hastalıklar kişisel kayıplara sebep olduğu gibi sosyal ve ekonomik etkileri de oldukça ağırdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre en çok ölümle sonuçlanan hastalıkların başında nörolojik hastalıklar gelmektedir. Nörolojik hastalıklar maalesef dünya çapında en fazla fonksiyon kaybına neden olan ve ikinci sırada ölüme neden olan hastalık grubudur. Beynimizi darbelere karşı korumak adına elimizden geleni yapmalıyız.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
10 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
10 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
05 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
05 Ağustos 2022 Köşe Yazarları