Son Dakika
Dinin temel rükünleri dörttür. Kitap, Sünnet, İcma-ı Ümmet, Kıyas- ı Fukaha. Buna “Edille-i Erbaa” denir. Kitap: Kur’an-ı Kerim. Sünnet: Hz. Peygamberin sahih hadisleri. İcma: Hz.Muhammed(sav)’den sonra herhangi bir yüzyılda Müslüman müçtehitlerin / âlimlerin bir meseleye ilişkin dini bir hükümde birleşmeleridir. Bir mesele üzerinde yapılan icma, yapıldığı yüzyıl değişince, yeniden değişecek olaylar ve meseleler için geçerli demokratik bir mekanizmadır. Fakat ne yazık ki bu tanımı koyan zihniyet asırlar geçtiği halde hiçbir değişiklik olmadan olduğu gibi korunmuş, hatta dinileştirilmiş ve bir daha tartışmaya ve değerlendirmeye alınmamış, dinin temel kaynağı gibi kabul edilmiştir.
KIYAS ise: ayet veya hadis ışığında yeni bir hüküm çıkarmadır. Şimdi bu dört delile yani “Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyasa ilaveten İmam Azam Ebu Hanife Hazretleri iki delil daha getirmiştir: “İSTİHSAN” ve “ÖRF”. İSTİHSAN: Bir şeyi güzel görmek, onun güzel olduğuna inanmaktır.
Terim anlamı ise: Bir meselede ortaya çıkmış daha kuvvetli ve gerektirici bir sebebi esas alarak, benzeri meselelerde alışılmış hükmü vermekten vaz geçmektir. Ebu Hanife fıkhi meseleleri çözümlerken istihsan metoduna büyük önem vermiştir. Ebu Hanife bu metodu kullanırken bu uygulamanın sahabe tarafından da kullanıldığını söylemektedir. Buna örnek olarak özellikle Hz. Ömer gösterilmektedir. Hz. Ömer dinin genel ilkelerini ve zamanın şartlarını dikkate alarak, sadece hadislerin değil, ayetlerin bile hükmünü askıya almıştır. Gerekçesi ise sadece şuydu: “ Toplumun talepleri bugün bu hükmün uygulanmamasını gerektirir”.
Hz. Ömer, bu mantık ve uygulama ile Müelleftü’l-Kul’ub denen İslam’a yeni girmiş zümreye vergilerden pay çıkarmayı durdurmuş, kıtlık zamanı hırsızlık yapanlara ceza uygulamamış, Ehli Kitaplarla evlenmeyi yasaklamıştır. Hal bu ki tüm bunlar Kur’an ayetleriyle hükme bağlanmıştır. Hz. Ömer itirazlara karşı: “ Bu gün bu şekilde davranmak, İslam’ın ruhuna ve genel maksadına daha uygundur” demekle yetinmiştir. Hz. Ömer’in bu uygulaması, örfü işletmek, maslahatı sağlamak, kolaylığı elde etmek ve zorluğu kaldırmak içindir.
İstihsan, aynı zamanda müçtehidin, aklıyla güzel bulduğu ve görüşüyle meyil ettiği şeydir.
İmam Azam Ebu Hanife’nin fıkıhtaki usulü, halkın ihtiyaçlarını göz önünde tutarak işlerin barış ve iyilik üzere gitmesi için dikkat çekmektir. İşler kıyas üzere yürütülür, kıyas uygun düşmez ise istihsana gidilir, istihsan da sonuç getirmez ise toplumun geçerli uygulamaları esas alınır. Yani Ebu Hanife güvenilir rivayeti alır, kabul eder, çirkin görülenden kaçar, halkın muamelatına en uygun olanı alır, toplumda işlerin iyiye, güzel ve doğru gitmesinde yol gösteren örf ve adetleri kabul eder. Ebu Hanife, örfü bir hüküm kaynağı olarak görüyor. Çünkü Kur’an örfü iman ve İbadet alanı dışındaki konularda bir hukuk kaynağı olarak benimsemektedir: “ Örfü emret” (Araf,199) ayeti bu konuda temel ilkedir. Ancak şunu da ifade etmek gerekir: Örfü bir hukuk kaynağı olarak alabilirsiniz, ama onu dinileştirip iman ve ibadet alanına sokamazsınız. Örf muamelatla/ sosyal hayatla ilgilidir. Sürekli değişir, çünkü maslahat ve muamelat da sürekli değişir.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
06 Mart 2025 Köşe Yazarları