logo

29 Ağustos 2015

DEVELİLİ SAKIP SABANCI AĞA

1649

Sayın Cihan Çimen uzun zamandan beri gazetesinde yazmamı istiyordu; Develiden hemşehrilerimin de yoğun talepleri üzerine yazılarıma başladım. Güncel konuları ve yöremizin değerlerini sizlerle paylaşacağım.
DEDELERİM DEVELİDEN GELMİŞLER
Vefatından on beş yıl önce yapılan özel bir röportajında Sakıp Sabancı “Dedelerimin dedeleri Develi tarafından gelmişler” diye ifade etmiş.Ben yazmıyorum o söylüyor. İşte kendi ağzındanMerhum Sakıp Ağa’nın hayat hikâyesi; “Ben Kayserinin (Talas ilçesi)Akçakaya köyü’nde doğmuşum.Babam rahmetli Hacı Ömer, anam rahmetli Sadıka Sabancı da oralı.Babam Hacı Ömer orada işçilik yapıyordu.Akçakaya baba toprağımız.Sonradan Adana’ya göç ettik.
Dedelerimin dedeleri Kayserinin Develi tarafından gelmişler. Bir bağı,bir tarlası” olan fakir işçilermiş,hepside o zamanlar tarlaları sürmede kullanılan “kara saban’ın” ağaç kısmını yapıp, satar bunula ek gelir sağlarlarmış.Bizim ailenin lakabı.

1900
O bölgenin diliyle “Zabbancılar” imiş Babam Hacı Ömer Adana’ya 1921 yılında,Kurtuluş şenliklerinin sürdüğü günlerde gitmiş.Önce çırçır fabrikalarında hamallık yapmış.Zayıf vücuduyla (Pamuk çuvallarına)balya basıp,para biriktirmiş.Anam o tarihte Akçakaya’da.
Ve günler, aylar,birbirini kovaladı.Allahımıza şükür bugünlere geldik. Ailemizle, kardeşler elele vererek,birlik dirlik içinde,dağılmadan Sabancı topluluğunu oluşturduk,yaşatmaya gayret ediyoruz.Ülkemize,insanımıza faydalı olma gayreti içindeyiz.
Şimdi diyorsunuz ki, sen nereye aitsin? Ağam ben, hangi güzel ilimize, ilçemize gidersem bana şehrin anahtarını verip, ”FahriHemşehrisi”ilan ediyorlar.Sevgili hemşehrilerim ben her karışına kurban olduğum Türkiye’nin her yerindenim,hemşehrisiyim.
Babam rahmetli Hacı Ömer’den her şeyi öğrendik.Doğru olanın her zaman kazanacağına,hile yapanın mutlaka kaybedeceğine inancı vardı.Bunun içine sık sık “Gururluk eşeklik,hilekarlık ahmaklıktır ”derdi.Ölümünden önce bizlere nasihati vardır: “Birbirinizi sevin anlayın. Birlikten hiçbir şekilde ayrılmayın. Birlik olunca her türlü güçlüğü alt edersiniz ”demiştir. Babam birde “Ticarette siyaset,siyasette merhamet olmaz ”demiştir. Babam, iş adamının siyasette buluşmasını doğru bulmazdı.Babam dedi ki “Bu topraklardan kazandığının bir bölümünü,bu topraklarda yaşayanlara geri verin”
Sabancı, hayattan ne öğrendi diye soranlara: Ben demek yerine biz diyebilmenin; mutluluğa giden yollardan biri olduğunu öğrendim.” Diye cevap verir.
Develide kazandıklarının bir kısmını Develide bırakan,doğduğu topraklarla ödeşen hayırseverlerimiz var. Allah hayırsever insanlarımızın sayılarını artırsın.
Bu vesile ile Merhum Sakıp Ağa’nın şahsında bu ülkenin kalkınmasında ve muasır medeniyet seviyesine ulaşmasına vesile olanları, saygıyla anıyor, vefat eden tüm insanlara Allahtan rahmet diliyorum.Ruhları şad olsun.
Kaynak: İstanbul’daki Develiler Rehberi 1990

Share
6.118 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

8+6 = ?

#

DEVELİLİ SAKIP SABANCI AĞA” için 2 Yorum

  1. ADEM BAKMAZ : diyor ki:

    Orhanbey,e selamlar bir Develili olarak DEVELİ yi azçok takip ediyorum Sabancı dedinizde 1980 li yıllar Develiden Kayseriye okumaya geldim gareplik var yoksulluk var, ev araraken bir ihtiyar dedeye rasgeldim cami avlusundu Kartal hava ikmalin orada , derken ihtiyar amca kendisinin kiralık evi olduğunu anlattı bende baktım olur dedi hasbihal yaparken adının Mustafa olduğunu akçakayalı olduğunu 78 li yaşlarda olduğunu söyledi dedi evlat ben sana sabancının Hacıömeirin hikayeseni anlatayımmı dedi ben Kkça kaya köyün den m

  2. ADEM BAKMAZ : diyor ki:

    ……….MUstafa ağa dedi ve şöyle devam etti , ben Adanaya çırçıra gidiyor geliyordum sabancı ÖMER komşumuzun çocuğu idi yıllar geçerken bir gün Hacı ömerin annesi benim hanıma derki Mustafa ağam benide Adanaya götürsün der yalvarır bende aldım götürdüm. Handa bir müddet beraber kaldık sonra hancıya dediki ben hanı süpüreyim benden ücret alma. Bir ermeni vatandaşın atölyesinde gecelere kadar çalışırdı ağası onu çok sevdi ve birgün hacı ömer bir kantarla geldi ONİYLAN ömer DEDİM heeç musafaağam aldım dedi .tehcirde gelip çattı ağasının sayesinde dürüst olmüsı uhuacı Ömeri sabancıyaptı…… demitişti

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • RAKAM VE SAYI

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Günlük hayatta "rakam" ve "sayı" birbirine yakın birer kavram olduğu için bazen birlikte söylemek durumunda kalabiliriz. Ancak matematiksel olarak bu iki kavram arasında önemli bir fark vardır. Bu farkı anlamak, matematiksel düşünce yapısının temelini oluşturmaktadır. Rakam, kelimesi Arapça kökenlidir ve sayıları yazılı olarak ifade etmek için kullandığımız sembollere denilmektedir. Modern ondalık sayı sisteminde kullandığımız rakamlar şunlardır: 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9'dur. Yani, toplamda 10 adet rakam vardır. Rakamlar, sayıları oluşturmak için k...
  • Dünya Kayserililer Günü İstanbul’da Kutlandı

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    İstanbul'da yaşayan Kadim şehir Kayserililer Senenin 38. gününe denk gelen 7 Şubat “Dünya Kayserililer Günü” 7. etkinliği düzenledi. Kayseri Kültür ve Tanıtım Platformu tarafından organize edilen 2019 yılında başlatılan bu yıl ise yedincisi düzenlenen etkinlikte 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depremlerin 2.yılında hayatını kaybeden canlar unutulmadı. Kur'an-ı Kerim okundu dualar edildi. Tomarzalılar Vakfı Hekimoğlu Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programın sunumunu Platform başkanı Ahmet Keklik üstlendi. Etkinliğe ev sahipliği yapan Tomarzalı...
  • DOMATESİN TARİHÇESİ

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Domates (Solanum lycopersicum), patlıcangiller familyasına ait, dünya genelinde yaygın olarak yetiştirilen ve tüketilen bir bitkidir. Botanik olarak meyve sınıfına girse de mutfakta sebze olarak kabul edilir. Domatesin ilk olarak ne zaman "bulunduğu" sorusu biraz karmaşık olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü domatesin varlığı binlerce yıl öncesine dayanmakta ve bu süreçte evrim geçirerek bugünkü haline gelmiştir. Bu nedenle, belirli bir "bulunma" tarihi vermek zor. Domatesin kökeni Güney Amerika'daki And Dağları bölgesine, özellikle Peru ve Ek...
  • Saraydaki Kayserili

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    “O günlerde üstüne bir durgunluk çökmüştü. Düşüncelere dalmıştı. İşte o sırada hiç unutamam 16 Kasım 1922 günü, sabah kahvesini götürdüğüm zaman tuhaf tuhaf yüzüme bakarak: - Şaşkın şaşkın ne duruyorsun karşımda? Git bana bir kahve daha yap, dedi . - Onu ilk defa bu kadar sinirli ve bitkin görüyordum. Geceyi uykusuz geçirdiği belliydi. Sesi bile sönükleşmişti. İkinci kahveyi götürdüm. Her zamanki gibi, bir kenarda durdum. Yaklaşmamı işaret etti. - Vaziyetin vehamet kesbettiğini biliyorsun burada , artık hayatımız tehlikede…Binaenaleyh , ben ...