Son Dakika
Develinin ilk atlı posta nakil arabası. Develi’de lojistik posta hizmetlerinin öncüsü Aşşa Everekli Arabacı Mevlüt Efendi posta ve telgraf idaresinden aylık otuz dokuz liraya EVEREK postasının ihale ile almış olup; Pazar, Salı, Perşembe günleri haftada üç gün akşamdan Everek’ten yola çıkar Yavaş ve İncesu istikametinden Kayseri’deki Sivas Hanı’nda (Kiçikapı’daki Sivas Oteli) birkaç saat kestirir (uyur). Posta idaresinin açılması ile EVEREĞİN posta torbasını alır. Esnafın ismariçini de (siparişini alır) toplar ve düşer yola.
Ambar, İncesu, Yavaş (Başköy) son olarak Soysallı Köyün’de atlarının yonluğunu alır.(dinlendirir). Akşam üzeri ezan vaktinde Aşağı Everek’teki Ispoğlu Hanı’na varıp postaları teslim ederek işini düzenli şekilde yaparak geçimini de sağlardı. Mevlüt efendi bu hizmeti düzenli yapması sayesinde Develiye ilk getirilen kamyonun da sahibi olur.
DEVELİYE GELEN İLK KAMYON “BAS BİİİR, KALDIR İKİ KAMYONU”
Bu yeni icat edilmiş olan kamyonun Özelliği çalışma şeklinin motosiklet gibi olmasıymış. El freni kapının dışında, debriyaj görevi görür, geri vitesi çok kuvvetliymiş.
Yıl 1919. O yıllarda posta hizmetleri atlı araba ile yapılıyordu.
YİNE BİR DEVELİ KAYSERİ LOJİSTİK SEFERİ ESNADINDA GÜZ AYLARINDA…
Milli mücadele ateşinin kıvılcımının yakıldığı günlerden bir gün Şafak vakti idi. Akşam gelip kaldığı Sivas hanına Sabaha karşı gelen Jandarma Çavuşu’nun Develi kaymakamına verilmek üzere verdiği mektubu ve çavuştan duyduğu haberler bir anda Posta görevlisi Mevlüt Efendinin beyninde yıldırımlar çakmasına vesile oldu.
Kayseri de Aldığı veya öğrendiği ve çok önemli olduğuna inandığı bir haberi duyunca kuşluk vaktinde Mevlüt Efendi Sivas Hanı’ndan postayı da siparişleri de almadan gerisin geriye Evereğe (Develi’ye) doğru yola koyuldu.
Kayseri çıkışı Ambar’a geldiğinin farkında bile değildi. Posta torbası neymiş? Şorda dursun, esnafın ismarici umurum da mı?, diye kendi kendine konuşuyor ve bir taraftan da sevinçten uçuyordu.Atlar bile bişaal, o kadar yolu sanki onlar gelmemiş gibi kafalarını sallayarak iştahlı iştahlı yola koyulmuşlardı.
Bir an evvel Everek’e ulaşmak istiyorlardı. Mevlüt Efendi atlarına, bir İncesu’da, birde Soysallı’da yonnuk aldırırdı. (Dinlendirirdi.)
Develi de Kuvayı Milliye’nin kıvılcımını ateşleyen kıvılcımın habercisi olduğunun farkında değildi. Nihayet gün batmadan Aşağı Everek’te Ispoğlu’nun Kahvesi’nin önünde durduğunda, akşam ezanına daha vakit vardı. Atların kafalarına yem torbalarını geçirdi. Tanıdıklarının yolda verdikleri selamları bile almadan yeğin yeğin (hızlı hızlı) komşusu Tıraşzade Osman Efendi’nin evine vardı. Selam ve hoş beşten sonra. Sabaha karşı Sivas Hanı’na gelen Jandarma Çavuşu’nun Kaymakama verilmek üzere verdiği mektubu ve çavuştan duyduklarını heyecanla anlatmaya başladı:
“Mustafa Kemal Paşa Sivas’a gelmiş. Erkanı ile Sivas İdadisi’ne yerleşmişler. Kayseri’den heyet gidecekmiş. Şimdi adını getiremeyeceğim möhim bir toplantı olacakmış, çok hayırlıymış, acele savdılar (gönderdiler) beni.” diyerek diyeceklerini bitirmişti.
Hepinize iyi akşamlar diyip kısa bir konuşma yaptıktan sonra sevinç sesleri ile sokakları işletmeye başlar.
“Osman Efendi benim duyduklarım, diyeceklerim buvadar (bu kadar) . Atlar yorgun ve terli biraz gezdirip ahıra dıkacağım. Bende malumualiğiz yorgunum. Bana eyvallah. Çağırsan gene gelirim” diyerek Mustafa Kemal Paşa’nın n gelişini ilk haber verme huzuru içinde Traşzade Osman Efendinin evinden ayrıldı. Traşzade Osman Efendi’nin mutluluğu sonsuzdu. Çok heyecanlanmıştı. Kaymakam Akif Tüzün Efendi’nin acilen haberdar olması lazımdı.
Haber vereceklerini de bir bir kafasında sıralayarak kâhyası Lomen Efendi ve taifesini acele koşturdu.
TARİHE TANIKLIK EDEN DEĞERLERİMİZ
Yarım saat bile olmamıştı. Kaymakam Akif Tüzün Efendi, şube ireyizi (reisi) Kolağası Nebil Efendi, Doktor Develizade Osman Efendi, İreyiz Kamberlizade Osman Efendi, Develizade Emin Efendi, Mısırlızade Mehmet Efendi, Kara Mühtü (Müftü) Fevzi Numan Cebeci Efendi, Tekkeşin Kalfa Efendi, komşulardan Çekemoğlu Mustafa, Yapıcızade Reşit, Dabak Hasan, Tıstıs Osman, Dcci (Dişçi) İbraam (İbrahim), Kara Hafız Efendiler Osman Efendi ve Everek ileri gelenleri evi bir anda doldurdu.
Haber anında ilçeye yayılmış Osman Traşzade Efendinin evinin önündeki hayvan parkı hınca hınç sokaklar at arabaları ile sıralanmış loküslü, fenerli ahaliden geçilmiyor ahalide bir heyecan hayırlı bir haberin açıklamasını beklenirken
Yaşa varol sesleri mahalleyi çınlatıyordu. Evin önü sanki bayram yeriydi. Ahalinin galeyanını, izdihamını gören şube ireyizi Kolağası Nebil Tankut Efendi, kaymakam Akif Tüzün Efendi ve İreyiz Kamberlizade Osman Efendi ile fısıldaşarak. Ahalinin merakını gidermek, durumu yarın sabah tüm Everek ahalisine yayma kararı ile şube ireyizi Kolağası Nebil Efendi merdivenin başında ahaliyi sükûnete davet ederek konuşmaya hali vaziyeti açıklamaya başladı.
Efendiler, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, erkanı ile Sivas’a intikal etmişlerdir. Sivas İdadisine de (lise) yerleşmişlerdir. Kayseri’ den de heyet gidecekmiş.
Everek mıntıkası olarak bizimde müzekaratımızın (görüşmelerimizin) sonunda yarın öğle namazından sonra müşebbusatımızı (tespitlerimizi) paşa hazretlerine ve Kayseri’ye sunacağız. Hepinize iyi geceler. Hayırlı olsun diyerek kısa bir konuşma yapar.
Sokak yine gürültüye boğuldu. Ahalinin yaşa çok yaşa paşa hazretleri diye hep birden bağırması ellerini şapılatmaları sanki tüm Evereği çınlatıyordu. Ta neçeden (ne zamandan) sonra sesler biraz yavaşladı.
Sabah, sabah iki dellal avazı çıktığı kadar bağırıyor. (Dellal: Eskiden hoparlör olmadığı için halka duyurmaya aracılık yapan sesi gür kişilere verilen ad.) Duyduk duymadık demeyin. Haaaa.. Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Sivas’a gelmiş, Haaaa…
Haber bu kadar çabuk mu yayılır, şaşılacak şey. Tüm köyler de de bir anda kabaran milli ruh’un, milli heyecanın neticesinde köyler de boşalmış yollara düşmüş. At arabası, kağnı, atlısı, eşeklisi seyrüsefer felç. Yahyalı yolu, Tomarza yolu katar dizisi. Davullar, zurnalar, halaylar eşliğinde Evereğe doğru yürüyor.
EVEREK AHŞER MAHŞER GÜNÜ:
Everek ahşer mahşer günü bütün hayvan parkları dolu. Sokaklar at arabası ve kağnılardan geçit vermiyor. Kara Yusuf’un beş yıldızlı hanı ve diğer iki han tıklım tıklım dolu, müşteri kabul etmiyor. Sinnelüğüllüler (Sindelhöyüklüler), Soysallılılar taa akşamdan gelmiş. Meczup Deli Celal Adana’da diyorlardı. O bile uçarak gelmiş.Bütün evlerin dükkânların damları kadın, kız, çocuklarla dolu. Damlar çöker mi? Kimsenin masidiği (aldırdığı) yok.
PADİŞAHIN PAŞASI
Tüysüz’ün Duran’ın davulunun, düdükçü Kazım Efendi’nin zurnasının sesini duyan ahali sese koşuyor. Evereğin sevimli meczubu İrbaam
(İbrahim) ellerini şapılatmaktan usanmıyor. Bir o tarafa, bir bu tarafa, Paşa geliyor, Paşa diye söylenerek koşup duruyor.
Ahalinin büyük bir kesimi de niye toplanıldığının farkında değil. Bayram değil, seyran değil, bir Paşa lafı dolaşıp duruyor. Acep bu paşa kim? Everek ahalisinin bildiği bir Emin Ağanın Paşa var. Bir Paşaların Cemil var. Birde Paşalıoğlu Osman var.
Başka Paşa da var mola?
Bazıları çokbilmiş ya, – yuh be size onlardan Paşa mı olur.
Dellalı duymuyoğunuz mu? Padişahın Paşası geliyor. Mekteplilerin hepsi sokakta İptidai, Zaviye, Rüştiye talebeleri, marşlar söylüyor, şarkılar ve türküler söylüyor. Şapkalarını havaya fırlatıyor, tarifsiz bir coşku.
Belediye Kahvesinin o geniş alanlı bahçesine ahaliden geçilmiyor. Sanki açık hava hanı ve aşhanesi. Yemek Yiyenler, yatanlar, bir tarafta susün oynayanlar. (susün: bir çeşit Develi oyunu). Fırınlarda ekmek bitmiş ahali getirdiği azığı yiyor.
Ahçı Mehmet Ustanın yemekleri, tüm erzaklar bitmiş dükkânı kapatmış. Halit Dayı bir kış satacağı şemşemerin (ay çekirdeği) tümünü satmış, bitirmiş.
Tüm yollar bembeyaz adeta şemşemer kabuğunun üstünde yürünüyor, çıtır çıtır. İşte buvadar (bu kadar) kalabalığı kim nizama sokacak. Zaten karakolda iki polis, dört bekçi bir de bekçibaşı var. Askerlik şubesinde iki nefer var. Buvadar ahaliye, buvadar kolluk kuvveti yeter mi?
Bereket bekçibaşı Ömer Dayı’nın elinden düşürmediği düdüğü ve gür sesi ve kararlılığı biraz tesirini gösteriyor. Ama yine de nafile ahali sevinçten ne yaptığını bilmiyor.
Belediye kahvesinin kapısında iki nefer içerisi zıka zık ( ağzına kadar) dolu demesine rağmen girmek isteyenlere meram anlatamıyor. Kimler erkenden gelmiş?…
(Merhum Yücel Suyolucu’nun Mizahımilliye Notlarından) (Devamı Haftaya)
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
14 Mart 2025 Köşe Yazarları
06 Mart 2025 Köşe Yazarları