Son Dakika
Şanlı Ordumuz için
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
diye yazdığı bir Mehmet Akif’in İstiklal Marşının kabulünün 94. yılını idrak ettik. Haftasında Çanakkale Zaferini kutladık. Onlar için Mehmet Akif şöyle demiş:
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.
diye anlatılan Çanakkale 1915’in 18 Mart’ın ‘Deniz Zaferi’ kabul edilen günün anlamlı 100. yılı dolayısıyla pek çok insanımız milli duygularını ifade etti ve bulabildiğince yazı ve resim paylaştı. Ama 100. yıl devam ediyor. 1916 yılı başlarında düşmanlarımızın bozguna uğramaları ve kaçmalarıyla sona erdiğine göre bende biraz zaman geçince yazmak istedim.
Gördüm ki o zamanki ordumuz pek bir zayıf gösterildi. Yorgun ve teçhizattan yoksun… Halbuki İngiltere, Rusya, Almanya ve biz ordu gücü olarak ilk dördü oluşturuyorduk. Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamit Han çok önceden tedbir aldırmışlardı ‘bir gün gelecekler’ diye. Çanakkale’de istihkâmlar kurulmuştu. Hamidiye, Aziziye tabyaları vs. Ancak ordumuzun yorgun olduğu ve savaşların çoğunu kendi topraklarımızda yaptığımız doğruydu.
1876-77 Rus Savaşı,1897 Yunan Savaşı, 1908 de değişen idari yapı, çoğunluğu Türk olmayan unsurlardan oluşan ve Padişahın düşüncesinden aykırı karar alabilen bir Meşrutiyet Meclisi. Bitmedi 1911-12 Trablus, 1912-13 Balkan ve 1914-18 1. Cihan Savaşları. Nasıl yorgun olmasın ki ordu? Azınlıkların önemli bir kısmı isyan halinde!
Her şeye rağmen evinizi savunuyorsunuz ve imanlısınız. İşte bu üstünlüğünüz ve zafer!
Diğer taraftan Çanakkale savaş mahalli uzun yıllar ihmal edilmiş durumdayken ve biz istilaya gelenlerin mezarlık düzenlerine gıpta ile bakarken, bugünkü durum itibarıyla oralar Yöneticilerimizin gayretleriyle bakımlı hale getirilmiştir.
Yoksa hep gıpta ederdim hele İngiltere Üniversitelerinin ana binalarının girişlerinde Çanakkale (Dardanelle) savaşında ölen o üniversite öğrencilerinin isimlerinin görkemli bir şekilde yazılmış olmasına ve pek bir kızmıştım savaş esnasında bir subay olan Churchill’in işaret ve orta parmağıyla zafer (victory) 1915 V işaretli, ilerlemiş yaşında çekilmiş resmiyle posta pulu olarak göstermelerine. Halbuki kazanan bizdik. Ama biz ne yapıyoruz. Hala komutan kimdi münakaşasını. Bırakalım bunları ve ECDADIMIZLA ÖVÜNELİM.
Bugünlerde bir kitap okuyorum: The HOUSE of WAR (Cathrine Gavin) (Dar-ül Harb olarak tercüme edilebilir) Türkiye’nin verdiği İstiklal mücadelesini o sıralarda Türkiye’de bulunan karı-koca Amerikalı gazeteci ağzından anlatan bir kitap. (Türkçesini ve kitabı Türkiye’de bulamazsınız). Bu kitapta bir ifade dikkatimi çekti: Atatürk Girit ayaklanmasının bastırılmasına katkıda bulunmak için askeri okuldan izinsiz ayrılıp arkadaşlarıyla gizlice adaya gitmiş.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
10 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
10 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
05 Ağustos 2022 Köşe Yazarları
05 Ağustos 2022 Köşe Yazarları